Bölüm-2 Keşmirin lideri BKT olacak!

9 0 0
                                    


Dışarıda yağan karı fark edince, kendini hemen dışarıya attı. Boş arazinin tam ortasında durdu ve başını gökyüzünü rahatça izleyebilecek bir şekilde
kaldırdı. Yerinde hiç kıpırdamadan sabit durarak yüzüne yüzüne düşen kar tanelerini izlemeye başladı. Gülümsedi, çocukluğundan beri kar yağmasını
çok severdi özellikle iki en yakın arkadaşı ve babası ile birlikte izlemeyi severdi. Ama şimdi ne o arkadaşları ne babası vardı ne de kar yağışının tadını çıkarabilecek
bir yerdeydi.

Çoğu insana yabancı gelen, uğramak hatta yanından bile geçmek istemeyecekleri bir yerdeydi İmran. Burası; onun eviydi, ailesiydi, dünyasıydı, her şeyiydi...

Srinagar'ın dışında, Himalaya dağlarının eteğinde, boş bir ovada kurulmuş olan birkaç tane ev, onlarca çadır ve silahlı eğitim alanlarından oluşan,
tıpkı askeri üssü andıran bir yerdi.

Kendini burada buldu İmran. Burada büyüdü, burada yetişti ve şimdi burada BKT adlı gizli bir örgüte; kız kardeşi Saamia ve yakın arkadaşı Cihangir ile
birlikte liderlik yapıyordu.

Azadi-Keşmir'in Ambor kasabasında doğup, büyüyen İmran; müslüman olan babasını savaş esnasında Hint saldırılarında, hindu olan annesini ise müslüman saldırılarında kaybedince
bütün ümidini yitirir. Fakat kolay kolay vazgeçmez, intikam almaya ve bu saldırıları sona erdireceğine dair yeminler eder. O sırada da  Cihangir ile
tanışır ve İmran için, olay buralara kadar gelir.
Bundan sonra da, böyle de devam edecek gibi görünür.

Kız kardeşinin, dürtmesiyle kendini toparladı İmran, yine her zamanki gibi geçmişi düşünürken dalmıştı. Kendisini dürten ve düşüncelerini yarıda kesen
kız kardeşine baktı İmran. İlk önce sinirli bir halde baksa da daha fazla dayanamayıp, gülmeye başladı ve kız kardeşi Saamia'ya sarıldı.
Ancak, Saamia, abisinin aksine biraz gergin görünüyordu.

"Ne oldu canım, neyin var?" diye sordu İmran.

Saamia, abisinin kolundan tutarak, eve doğru çekti. Doğruca salona götürdükten sonra televizyonu açtı ve 'SON DAKİKA' ibaresiyle yayınlanan haberi
gösterdi.

"Birisi veya birileri, Keşmir hükümet binasına saldırmış" dedi, Saamia.

Kafasını öfkeyle salladı İmran. Hızla evden çıktı ve doğruca Cihangir'in kaldığı eve doğru ilerlemeye başladı. Eve yaklaştığı anda Cihangir'in,
telefonu ile hararetli bir şekilde konuştuğunu gördü. İlk önce telefonu kapatmasını bekledi Farhan. Birkaç dakika sonra da telefonu kapatıp, cebine
koyan Cihangir'in yanına gitti.

"Haberleri sende izledin mi?" diye sordu İmran, sinirden dişlerini sıkarak.

"İzledim Farhan. Hatta az önce bu olay hakkında konuşuyordum ve bilgi alıyordum." dedi, Cihangir.

"Kimden bilgi alıyordun, amcandan mı?" diye sordu bir kez daha İmran.

'Evet' dercesine salladı başını Cihangir. En az İmran kadar sinirliydi. Ama İmran gibi dışına pek yansıtmıyordu. Her zaman sakin kalmaktan yanaydı
Cihangir. Küçüklük zamanlarında bile İmran sürekli kavga eder, Cihangir'de sakin kalıp, kavgayı ayırırdı.

"Bir şeyler biliyor mu amcan." dedi İmran.

"O da henüz bilmiyor, bir şey bulursa haber verecek."

İmran, onaylarcasına başını salladı ve arkasını dönüp, kendi evine doğru ilerlemeye başladı. Birkaç adım attıktan sonra, duraksayıp, arkasına döndü.

"Ya kendin git, ya muhbir gönder ya da amcan bir şekilde halletsin. Akşama kadar bu işin arkasında kimin olduğunu öğrenmek istiyorum." dedi İmran,
yüksek sesle, bağırarak. Ardından da yeniden arkasına dönüp, yürümeye devam etti.

Himalaya'nın dondurucu soğuğu kendini hiç olmadığı kadar hissettirmeye başlayınca, adımlarını hızlandırdı İmran. Yıllardır Himalaya'nın eteğindeki
bu kamp alanında yaşadığı için soğuk havaya alışkındı ama bazen de buradaki sıcaklık donma seviyesinin altına da iniyordu. Ve şu an da o anlardan
biriydi.
Hızla eve girdi İmran. Doğruca salonda oturan Saamia'nın yanına gitti. Onu, oldukça düşünceli görünce;

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu.

"3 yıl öncesine kadar hergün bir saldırı yapılıyordu. Ya trenlere, ya camilere ya da mabedlere. Birgün Müslümanlar ölüyordu birgün Hindular.
ama 3 yıl önce sonunda bu günler geride bırakmıştık. Değil saldırı yapmak, insanlarda düşüncesi bile yoktu. Şimdi ne oldu da  3 yıl sonra yine Keşmir'de
bir saldırı yapıldı. Bunu yapan Hindistan mı? yoksa Pakistan mı? Kim 3 yıl sonra böyle bir şeye cesaret edebilir ki?"

İmran, sarıldı kardeşine, saçlarını eliyle birkaç dakika okşadıktan sonra, kardeşinin başını, kendi omzuna yaslandırdı ve konuşmaya başladı;

"Hindistan 3 yıl önce başlayan iç karışıklık ve ekonomik krizden henüz kurtulamadı. Onların yapması imkansız. Pakistan desek; zaten Pakistan'ın sayesinde
Keşmir yarı bağımsız islam devleti oldu. Herhangi bir terör örgütü yapsaydı şimdiye kadar suçu 100 kez üstlenmişlerdi. Bu bir ülkenin, örgütün ya da grubun
işi değil, bu tek bir kişinin işi."

"Peki kim bunu yapabilir?" diye bir daha sordu, Saamia.

"Bende bilmiyorum canım. Ama en geç bu akşam kimin yaptığını öğreneceğim ve hesabını soracağım."

Tam bu esnada da kapının zil sesi duyuldu. İmran, doğrularak ayağa kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Kapıyı yavaşça açtığında karşısında Cihangir'i
gördü ve yüzü gülen Cihangir'i, soğukta daha fazla bekletmeden içeriye aldı.
Doğruca salona geçtiler. Cihangir, Saamia'da burada olduğu için çekingen bir şekilde koltuğa oturdu.

"Bir şeyler mi buldun?" diye sordu İmran, ümitli bir şekilde.

Gülümsedi Cihangir. Bir an gözlerini kapadı geri açtığında ise Saamia ile göz göze geldi. Saniyeler içinde kıpkırmızı olan Cihangir, gözlerini
kaçırmaya çalışarak yeniden İmran ile göz kontağı kurdu ve hemen anlatmaya başladı;

"Amcamdan haber geldi. Başka bir kaynakta amcamın anlattıklarını teyit etti. Saldırı dün öğle saatlerinde yapılmış, medyanın çarpıtmasının aksine
çok fazla bir maddi hasar da yok. Sadece görüntü ve ses vermek için kullanılan bomba.."

İmran, daha fazla dayanamayıp, araya girerek;

"Uzatma Cihangir. Saldırganın kim olduğunu söyle." dedi.

Cihangir, derin bir nefes aldı ve cevap verdi;

"Saldırganın adı Farhan Ekber Shah. 1990 Lahor doğumlu. Pakistan Türkmenidir.
Kendisi Babür Shah'ın, soyundan gelir yani bir nevi torunudur. Saldırıyı neden yaptığı bilinmiyor ancak
haberlerde bahsi geçen o not kağıdında; bir hedefi olduğu ve er ya da geç o hedefi gerçekleştireceği yazıyor."

"Bir bu eksikti zaten." diyerek mırıldandı İmran, kendi kendine.

"Muhbirlerine söyle, bu adamı takip altına alsınlar." dedi bu kez sesli bir şekilde ardından da dışarıya çıktı ve sigara yakarak, kuvvetini her geçen
saniye arttıran kar yağışını izlemeye başladı.

Ancak yine rahat edemedi İmran. Kendisi dışarı çıkar çıkmaz, Saamia ve Cihangir'de peşi sıra çıkıp, tam İmran'ın yanında durdular.
İmran, sigarasından son dumanı da aldıktan sonra izmariti yere attı ve kardeşiyle yakın arkadaşına bakarak:

"Bu son kışımız." dedi.

Samia ve Cihangir, İmran'ın dediğine bir anlam veremeyeip, sessizce bakakalınca; İmran bu kez gülümsedi;

"Önümüzdeki bahar da artık kendimizi göstereceğiz. Keşmir'in lideri sadece BKT olacak!"

HAYALET  "SINIR"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin