Acıdan, dişlerini sıkarak, kolundaki sargı bezini çıkardı. Bu biraz canını acıtmış olsa da, işleme devam etti. Kolundan, aldığı sargı bezini çöpe attıktan sonra ilk önce sıyrık yarasının durumuna baktı. Halen daha aynı şekilde durduğunu görünce, tek çaresi olarak, bir kez daha pansumanyapmaya karar verdi. Ecza ve ilk yardım dolabından gerekli malzemeleri aldıktan sonra özel tekli koltuğuna oturdu ve masanın üzerine koyduğu steril gazlı bezi eline alıp, üzerine çok az miktarda serum döküp, bezi nemlendirdikten sonra, yarasını ve çevresini temizledi. Ardından da kuru bir gazlı bezi, yarasının üzerine yapıştırdı ve son olarak da üzerine en sevdiği siyah renkli kazağını giyerek, yarasını, dışarıdan gizledi.
Kolundaki yara, hastaneye gidememesi, atılan pusu ve pusuyu atan keskin nişancı saldırganı konuşturamaması ve en önemlisi de teslimata engel olamaması. Hepsi ardı ardına geldiği için Farhan'ın, canını epey sıkıyordu, tabi yakında birde bunların üzerine patron'un azarları da eklenecekti. Daha şimdiden ne yapacağını düşünüyordu ki, telefonu çalmaya başladı. Ekrana, ufak bir göz attığında ise patronun aradığını fark etti.
Farhan, daha"efendim" demeye kalmadan, patron büyük bir sinirle konuşmaya başladı;
"Neler oluyor sana Farhan. Ben sana o kadar adamı boşuna mı gönderdim. Hem, kim olduklarını öğrenememişsin, hem yara almışsın, hem de teslimata engel olamadın."
Diyecek, bir şeyi olmayan daha doğrusu düşünecek vakti bulamayan Farhan;
"Özür dilerim, efendim" dedi, kısık bir sesle.
"Özür mü diliyorsun" diyerek çıkıştı patron. "Pakistan hükümetinin; Türkiye 'den aldığı İHA ve SİHA'ların gücünü biliyor musun? Yoksa sen onları sıradan bir drone veya maket uçak mı sandın?"
"Hayır efendim. Eğer, bunları yapan bir Türk ise zaten o silah veya araç en iyisidir" dedi Farhan, kendisi de bir Babür Türk 'ü olduğu için gururlu bir şekilde.
Patron Yakub Alim, daha fazla sinirlendi;
"Madem ki biliyorsun, o zaman neden engel olmadın? Pakistan bu araçları, yeni saldırılarında kullanacak. Ve biz de, senin sayende çekirdek çitleyerek, onları izleyeceğiz."
Bu kez, Farhan'da, sinirleniyordu, hatta şu an aklından geçen tek şey; gidip Yakub'un kafasına sıkmaktı. Bu sinirini içine atmaya başladı, dışarıya ve patrona yansımasını pek istemiyordu.
"Pakistan istediği kadar İHA ve SİHA alsın efendim. Güvenlik protokolü ve yazılımı olmadan, hiçbir işe yaramazlar" dedi Farhan, kendinden emin şekilde.
"Ne yapacaksın Farhan, Onları almak için Türkiye'ye gidip, MİT'e mi sızacaksın?" diye sordu Yakub, alay edercesine.
Gülümsedi Farhan, kendi kendine;
"Yazılım ve protokol, toplantı da ISI'ya teslim edildi. Yani protokol şu an ISI genel merkezinde. ISI'nın, en yetenekli ajanı Hayalet, şu an yönetimin gözünde bir hain, onu kullanarak, yazılım ve protokolü ele geçirebiliriz."
"Ben anlamam Farhan. Nasıl yapacağın beni ilgilendirmez. O İHA ve SİHA"lar, iki gün sonra yapılacak olan test uçuşunda uçmayacaklar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET "SINIR"
ActionKasım 2021'de yayınevi aracılığı ile yayımladığım, HAYALET "KEŞMİR" kitabının devamıdır... İlk kitaptaki olaylardan, üç yıl sonrasını anlatır. "Hayalet" lakaplı ISI ajanı, Rehan Khan, "Keşmir Operasyonu" isimli oldukça önemli bir görevi başarıyla bi...