Bölüm- 11 FOTOĞRAF!

2 0 0
                                    


Uzun süre sonra, tekrar rahat nefes alabileceği bir yerdeydi Cihangir. Hiçbir yerin, burası kadar huzur ve mutluluk vermeyeceği bir yerdeydi ve şu an bütün huzur kaynağı olan, dünyanın en güzel varlığının yanındaydı.


"Seni, çok özledim anne" dedi Cihangir, mutluluktan ve duyduğu özlemden dolayı ağlamaklı sesle.


Begum Hanım, kapının eşiğinde duran, oğlunu hiç bekletmeksizin içeriye aldı ve onu doğrudan, oldukça büyük olan villanın, misafirler için özel tasarlanmış olan odasına götürdü. Oğlu, koltuğa oturduktan sonra, o da hemen yanına oturdu ve oğluna doya doya bakarak, özlem gidermeye başladı.


...


"Diğerleri nasıl, oğlum?" diye sordu, Begum Hanım.


"Çok iyiler, anne" dedi, Cihangir, sayıklar gibi, kısık sesle.


Annesi, çay yapmak için mutfağa gidince, ayağa kalktı Cihangir. İlk önce odanın içine göz gezdirdi. Lüks evin, oldukça şatafatlı odasıydı. Özel antika eşyalar, odanın etrafını süslerken, odanın kaplamasında kullanılan kırmızı, beyaz ve siyah renkler, İmran'la kurduğu BKT'ye bir gönderme ve destekti.Çünkü bu renkler; BKT'nin;  bayrak ve flama renklerini temsil ediyordu.


Camdan, dışarıya baktığında ise, villanın bahçesinin oldukça geniş ve düzenli biçimde dikilmiş ağaçlarla kaplı olduğunu fark etti. Daha da uzaklara doğru bakınca da, bu çevre de bulunan bütün evlerin aynı şekilde olduğunu anladı ve gülümsedi.


İçerinin bir hayli sıcak olduğunu hissetmesiyle, üzerindeki parkayı çıkardı ve kapının yanında bulunan askılığa astı. Üzerindeyse, çok önem ve değer verdiği, kırmızı beyaz ve siyah şeritli kazağı vardı. Değer ve önem vermesinin sebebiyse; Saamia'nın; doğum gününde hediye etmiş olmasıydı.Annesi, elinde, üzerinde iki fincan çayın bulunduğu tepsi ile içeriye girince, yeniden koltuğa oturdu Cihangir. Kendisine ait olan şekersiz hayli sıcak çayından bir yudum aldı ve tekrar tepsiye koydu.

 O sırada da annesi ile göz göze geldi. Cihangir oldukça gerginken, Begum Hanım, oğlunun aksine, etrafına güller saçıyordu;

"Saamia kızım, nasıl peki?" diye sordu, Begum Hanım, gülümseyerek.


Birden kıpkırmızı olan Cihangir, afallayıp, hiçbir cevap veremedi. Ancak, Begum Hanım, istediği cevabı, oğlunun gözünden ve yüz şekliden net bir şekilde aldı ve gülümsemeye devam etti.


"Utanacak, sıkılacak bir şey yok Cihangir. Onu sevdiğini, çok iyi biliyorum" dedi, kendinden emin bir şekilde.


Artık sıcaklığını yitirip, ılıklaşan çayından bir yudum daha aldı Cihangir, sonrasında ise bardağı geri tepsiye bırakmak yerine elinde tutarak, öylece bardağa bakmaya başladı.


"Bazen bir bardak çay bile, insana nasıl birisi olduğunu hatırlatır anne. Ben, onu seviyorum ama Saamia; beni ve kişiliği mi seviyor mu? Orası önemli."


"Ben onu, bunu anlamam" dedi Begum Hanım, ardından da tam bir gelenekçi Pakistan kadını ağzıyla konuşmaya başladı;

HAYALET  "SINIR"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin