Kampın içinde telaşlı telaşlı koşturuyordu Cihangir, her köşede, her taşın altında en yakın dostu İmran'ı arıyordu. Ancak, ondan ne bir iz vardı ne de ses.Kampın etrafını dolanmaya devam ederken, Nasir'le karşılaşan, Cihangir, onun yanında durdu. Burada İmran'dan sonra en çok güvendiği adam oydu.
"İmran'ı gördün mü? Nasir." diye sordu. Olumsuz bir cevap alınca hiç durmadan yürümeye devam etti.
"Nerede bu" diye geçirdi içinden, ne evindeydi ne de kampın herhangi bir yerindeydi.
Şehre gitmiş olabileceğini en başından düşündü ama İmran, şu ana kadar şehre ve herhangi bir yere giderken, sürekli haber verirdi ya da yanına Cihangir veya Nasir'i alıp, öyle giderdi.
Poligon kısmından silah seslerinin geldiği duyan Cihangir, orada olabileceğini düşündü. Zaten poligonu, eğitim dışında pek kimseler kullanmazdı. Koşaradımlarla poligona geldiğinde, kalbi hızla atmaya başladı Cihangir'in. Sanki yerinden çıkacakmış gibiydi, ve buna da engel olamıyordu.
İmran yoktu orada ama onun yerine, tıpkı ona benzeyen çoğu keşmir kızının ve İmran'ın aksine beyaz tenli ve sarı saçlı olan İmran'ın kız kardeşi Saamia vardıOnu görünce, bir an İmran'ı unuttu, Cihangir. Aklının her köşesinde şu an Saamia vardı ve şu an sadece onu düşünüyordu.
Ağır adımlarla, atış poligonuna doğru ilerledi. Saamia'nın atış talimini zevkle ve heyecanla izlemeye başladı. Hem güzelliği hem de silah kullanma beceresiCihangir'i oldukça büyülüyordu. Cihangir'in, yanına gelip, kendisini izlediğini fark eden Saamia, duraksadı ve silahın şarjörünü çıkarıp, beline takılı olan kılıfa silahını koydu.
"Sen, beni mi izliyordun?" diye sordu Saamia, gülümseyerek.
"Aslında, abini arıyordum. Ama senin atış yaptığını görünce, izlemeye daldım" diyerek cevap verdi Cihangir, Saamia'ya eşlik edip, gülümseyerek.
"Abimi, ne yapacaksın?" diye bir kez daha sordu, Saamia.
Cihangir, yüzünü düşürdü birden. Bu kötü haberi vererek, onları üzmek istemiyordu, ama yapacak bir şeyi yoktu. İşi ve görevi buydu Cihangir'in."Ona söylemem gereken bir şey var" dedi Cihangir, hemen ardından da hem diğer BKT üyelerine hem de kendisine sorduğu sorunun, aynısını Saamiya'ya sordu.
"Peki, sen İmran'ı gördün mü?"
Hayır dercesine salladı başını Saamia;
"Sabah, paltosunu giyip, çıktı gitti. Daha da görmedim."
"Nereye gittiğine dair bir tahminin var mı?"
Saamia, yine olumsuz manada salladı başını.
"Abimin işlerine hiç belli olmaz. Bunu da en iyi sen biliyorsun."
Cihangir, sadece kendi sesini duyabileceği kadar kısık bir sesle; "biliyorum" dedi ve hızlı adımlarla yürümeye devam etti. Şimdi biliyor gibiydi, İmran'ın,nerede olduğunu.Yaklaşık 10 dakikadır, hiç durmaksızın yürüyen Cihangir, sonunda istediği yere, kapmın sonundaki, Himalaya dağlarına bağlanan ovaya vardı. Tahmin ettiği gibi de İmran, orada tek başına durup, uzaklara dalmış bir halde, bir şeyler düşünüyordu. En yakın arkadaşının yanına yaklaştı ve onunla beraber, Himalaya dağlarının eteklerini izlemeye başladı. Şu an tam baktığı yer, İmran için oldukça önemlive değerliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET "SINIR"
ActionKasım 2021'de yayınevi aracılığı ile yayımladığım, HAYALET "KEŞMİR" kitabının devamıdır... İlk kitaptaki olaylardan, üç yıl sonrasını anlatır. "Hayalet" lakaplı ISI ajanı, Rehan Khan, "Keşmir Operasyonu" isimli oldukça önemli bir görevi başarıyla bi...