⁰²

593 61 17
                                    

"Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi davranıyorsun."

°°°°°°°°°°°°°°°♤°°°°°°°°°°°°°°°

Normal bir eşofman takımı giyinmiş saçlarımı topuz yapmıştım. Özenmeme falan gerek yoktu. Alt tarafı proje ödevi yapmaya gidiyordum ve bu kardeşimin dolabından kıyafet çalmam için geçerli bir sebepti. Ben sert çantama yönelirken Ningning bana yüzünü ekşiterek bakıyordu. "Bu kızın bu yüzden hiç sevgilisi yokmuş. Ben de anneme suç atıyordum."

Sadece gözlerimi devirmekle yetindim. Moda ikonu kardeşimin eleştirisinin ardından Hyunjin'in Kahkahaları eşliğinde çıktım evden. Sırt çatamı da aldıktan sonra kapının önüne çıktım ve gösterişli araca baktım annem yanıma gelirken. Annem arkamdan gelmiş arabayı süzmüştü.  "Abisi alcaktı beni. " 

Açıklama yapmıştım çünkü annemin erkeklerle sorunu bizi de uzaklaştırmaya çalışmasına neden oluyordu. Yanımda -çok görmese de- gördüğü her erkeği sorguluyordu. Bizim kedimiz bile kızdı. Evdeki tek erkek abim ve annemin benden bir kaç yıl sonra doğurduğu gereksiz kardeşimdi. Kardeşime nazaran abim oldukça iyiydi. Arada bana para bile veriyordu çılgın şey ama kardeşim tam bir baş belasıydı Atsan atılmaz, satsan satılmazdı. Bir şekilde katlanıyorduk işte.

Annem kıstığı gözleriyle -ne kadar içine sinmese de-  beni, başını sallayarak onaylarken bana döndü ve omzuma hafifçe vurdu. Dudaklarımı birbirine bastırırken sitem etmemek için kendimi zor tutuyordum. Yavaş da vursa eli ağır bir kadındı. "Sakın geçenki gibi barın önünden geçmeyin. O adamla da muhattap olmayın."

Gözlerimi devirip derin bir nefes aldım sadece."Tamam anne, milyonuncu kez söylediğin gibi barın yakınından bile geçmeyeceğim. Görüşürüz."  Minik bahçemizden çıkmadan önce elimi rastgele sallayıp arabaya yürüdüm. Annem şimdilik Jisoo'nun abisini akıllı, efendi biri biliyordu. Ona barın sahibinin arabasına bineceğimi söyleyemezdim. Bu benim ölümümü kendi ellerimle yazmam gibi bir şey olurdu.

Arabanın kapısını açtım ve sürücü koltuğundaki adama baktım bir süre. Karşıya bakıyor, benim binmemi bekliyordu. Yine gözüm ilk dövmesine kaydı daha sonra ise yan profiline. Sağ eli direksiyondaydı ve sol eli de vitesteydi. Sol elini vitesten çekip gözlüğüne götürdü. Derin bir nefes alıp havanın karanlık olmasına rağmen taktığı güneş gözlüğünü çıkardı ve bana döndü. kendini havalı sanıyorsa eğer doğru düşünüyordu. Gece gözlük takması onu gülünç göstermiyor aksine daha da havalı yapıyordu.

Bu hali bile oldukça ürkütücüydü. Babam yüzünden erkeklerden ürküyordum ve hayatım boyunca hiç erkek arkadaşım olmamıştı. Bunu babama borçluydum. Herkesi babam gibi sanması annemin suçu değildi.

"Binmeyecek misin ?" Sürücü koltuğu sağdaydı ve evimizin diğer tarafta kalması işime geliyordu. Annem Taehyung'u göremezdi.  "Sadece doğru arabaya binip binmediğimi konrtol ediyordum." Mırıldanışıma karşılık vermeyip gözlüğü torpidoya koydu sadece. Elinde bile dövme vardı. Arabaya binip kapıyı kapattım ve direkt elimi kemere yönlendirdim. Taehyung'un kemerini takmaması ise dikkatimi çekmişti ama uğraşmamaya karar verdim.

Bu adamla olabildiğince az konuşacak ve bir daha görüşmeyecektim. Ona ne zaman baksam kendi babamı hatırlıyor, annemin hala ödediği borçlar aklıma geliyordu. Ardından ise aptal babamın kaçtığı ve bizi yalnız bıraktığı...

Gittikçe sıkıcılaşan yolun ardından Taehyung'un hızlanması ile kaşlarımı çattım. Ona dönerken bir elimle de kucağımdaki sırt çantamı tutmuştum sıkıca. "Yavaşlasana."  Bana bakma gereği duymadan hızını arttırdı. Alayla gülerken yan profilinin ne kadar güzel olduğunu düşünmeyi daha sonraya bırakmıştım. Şuan daha büyük sorunlarımız vardı. "Yol boş zaten."

Home•TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin