13. Bölüm

847 53 16
                                    

Güzel yorumlarıyla beni güldürdüğü için bu bölümü sevvalokuyomus'a ithaf ediyorum.
--------------------
Önce yutkundum. Şuan sinirim tavan yapmış durumda. Karan'a bakmıyorum bile. Buse' de pis pis sırıtıyor zaten. Yerimden kalktım ve Buse'nin karşısına dikildim.

"Bana bak kızım. Sen beni anlayamadın veya tanıyamadın sanırım. Sana kendimi kaç defa tanıtacağım bilmiyorum ama bu sana son uyarım. Yada uyarmayacağım. Daha önce yaptım çünkü." omuzlarından tutup duvara yapıştırdım.

"Eğer bir daha bana veya bir başkasına sürtük dediğini duyarsam elimden kurtulamazsın. Saçlarına yazık olur..." Karan kolumdan tuttu ve beni geri çekti.

"Tabi sende haklısın. İnsan sevgilisini korur. İkinizde gözüme gözükmeyin bir daha. Sizden iğreniyorum." 

Sınıfta bir kaç kişi vardı sadece. Bizimkiler dışarı çıkmışlardı. Sinirle bende sınıftan çıktım.
Karan nasıl olur da Buse'yle sevgili olur. Bana inat mı yapıyor anlayamıyorum. Ben ona ne yaptım da o bana böyle yapıyor? Bana yakın davranarak ümitlendiriyor. Sonra da eski haline dönerek bana uzak duruyor. Üzerime büyü yapıldığını düşünmeye başlayacağım artık. Öyle şeylere inanmam ama inanmaya başlayacağım artık. Çünkü bana yaklaşan sonrada bana uzak duruyor.

Bunları düşünürken kendimi okulun yangın merdivenlerinde buldum. Ne zaman sinirlensem ya müzik odasına giderim yada buraya gelirim.

"Onun için mi üzülüyorsun?" Bir sen eksiktin zaten oda tam oldu.

"Hayır tabi kide." Aslında evet onun için üzülüyorum. Çünkü o bana Kerem'i hatırlatarak kendimi ona yakın hissettirmişti.

"Önceden beni severek bakan gözlerin şimdi onu seviyor. Bunu görebiliyorum. Buda benim canımı yakıyor." Sustum cevap vermedim bir süre. Öylece ona baktım.

"Eski konuları açma. Beni rahat bırak Ediz." yanıma oturdu. Laftan anlamıyor.

"Evet ben seni hak etmiyorum. Çünkü sen benden daha iyilerini hak ediyorsun ama kalp bu işte vazgeçmiyor. Ben sana erişebilmiştim. Fakat daha sonra rüzgarınla savrulup o yükseklikten düştüm. Yaralarım hala duruyor." Elimi tuttu ve kalbinin üstüne koydu. "İşte yaralarım burada. Bir türlü kapanmıyor." Ediz böyle biriydi de benim mi haberim yoktu?

"Sen benim yarım kalan cümlelerimsin. Hiç söyleyemediğim söylemediğim o sözlerim... Sen benim kovulduğum Cennet'imsin. Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim Derya." Gözleri dolmuştu bunları söylerken. Uzanıp alnımdan öptü. Ardından elimi bırakıp gitti. Ben sadece arkasından baka kaldım.
Ediz gerçekten de değişmiş. Ama ben onu artık sevemem. Aklım yine karıştı. 

Giriş zili çalınca yerimden kalktım. Sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Ediz'in söyledikleri aklımdan çıkmıyor. Birde Buse'yle Karan'ı düşünüyorum. 

Sınıfa girdiğimde Buse hala buradaydı. Bu sefer gülmüyor. Beni görür görmez yanıma geldi.

"Derya az öncekiler sadece benim uydurmamdı. Karan'la sevgili değiliz. Sana sürtük dediğim içinde özür dilerim." Ne saçmalıyor bu? Karan'a döndü. "Oldu mu?" Karan sadece başını salladı. Buse'de hemen sınıftan çıktı. Bende bizimkilerin yanlarına gittim. Hoca gelince yerime geçerim.

"Bir sorun yok değil mi?"

"Yok Akın. Sadece yanlış anlaşılma."

"Karan Buse'yi ağlattı."

"Bir şeyler konuştular ama duyamadık." Melisa ve Özge olayı anlamaya çalışıyorlardı.

"Bir fikrim yok kızlar malesef." dediğimde Edebiyat hocamız sınıfa girdi. O kadar özlemişizki birbirimizi gözlerini üzerinden çekmiyor. Yerime geçtim bende.

BücürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin