27. Bölüm

456 26 2
                                    

Hani bir çocuk küçücük çikolatayla nasıl mutlu oluyorsa, bende öyle mutluyum. Öyle temiz, öyle saf ve en güzel mutluluğun içerisindeyim. Bazen diyorum kendime, eğer bu denli olaylar yaşanmasaydı yine böyle olur muydu? Her şey yolundayken ya Kerem başkasını sevseydi, yada ben? Birbirimize bu kadar hasret kalabilir miydik?

Ya gidenler? Onlarda hayatlarımızda olsaydı normal bir hayat içerisinde olur muyduk? Sadece merak işte bunlar. Hayatımız böyle. Artık ne değişebilir nede düzene girebilir. O anı yaşamak gerekir hepsi bu. Mutlu olmuşsun yada üzülmüşsün ne fark eder? Düzelmeyecek.

"Düşünme artık. Bırak her şeyi. Ne olduysa oldu. Unut demiyorum ama vazgeç. Ben yanındayım bak." sol gözümden akan yaşı fark etmemiştim. Kerem silince anladım o an ağladığımı.

"Mutluluktan bu göz yaşı. Yoksa ağlamak mümkün mü senin yanında?" kollarıyla sarmıştı beni. Sırtım ona dönüktü ve gece nasıl uyuduysak yine öyleydik. Gözlerimi açtığımda yüzüme gülümseyerek bakıyordu. Ama daha değişik bir gülümsemeydi. Biraz mutluluk, biraz acı, biraz hasret.. en büyüğüde özlemle gülümsüyordu.

"Ağlamana izin vermem. Her zaman mutlu olmanı ve gülmeni sağlayacağım." bunu sağlayamayacaktı. Sağlayamazdı çünkü bu imkansızdı.

Canım o kadar çok acıyor ki durduk yere. Bunu ben bile durduramıyorum. Kerem hayatıma tekrar girene kadar ağlayamayan bir insandım. Fakat sanki tekrardan yaşama dönmüş gibi tüm duyguları tadıyorum.

"Bu elimizde değil biliyorsun. Boş ver. Sen varsın ya o bana yeter." ne kadar yorgun oluyor insan birden bire. Bu vücut yorgunluğu değildi. Kalp yorgunluğuydu. Kalbim yorulmuştu sadece.

"Sana yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ama önce kahvaltı yapalım." Ne yaşadığını çok merak etmiştim birden bire. Çünkü o an aklıma geldi. Ben ailemle her şeyden habersiz yaşarken, Kerem kimin yanında nasıl büyümüştü bir fikrim yoktu.

"Bana istediğin zaman istediğin şeyi anlatabilirsin. Her zaman dinleyip yanında olacağımı unutma." Peki ne kadar yanında olabilirdim? Veya Kerem ne kadar yanımda olabilirdi? Bu günlerin hepsi tamamı geride kalıp her şey unutulacak mı? Bunlar gibi daha bir çok soru var aklımda. Hangisini cevaplayabilirim ki? Hepsi yanıtsız.

"Bugün sana bir süprizim var Bücür. Hadi oyalanmadan çıkalım." yüzüne bakmam tüm düşüncelerimi siliyor aslında. Bir insan bu kadar mı temiz gülümser? Gülümseyişi beni bu dünyadan alıyorken onun bunun farkında bile olmaması en güzel sır belkide.

"Hmm heyecanlandım şimdi. Tamam o zaman sen odadan çık ben üzerimi değiştireyim." kollarının arasından çıkmıştım. Yatakta otururken ellerini gözlerine götürüp sırt üstü uzandı.

"Tamam ben bakmıyorum hadi bekliyorum." şaka yapıyordu sanırım. Çünkü rahat olamazdım. 

"Söz veriyorum bakmayacağım Bücürüm." söz verdiyse bakmazdı o halde rahat olabilirdim. Kerem'e güveniyorum çünkü. Sahiden zaten başkasına güvenebiliyor muyum ki? kim kaldı yanımda güvenebileceğim? Güven kelimesi o kadar güzel bir o kadar kötü bir histir ki olduğunda huzur olmadığında keşkelere bırakan çaresizliğe sürükleyendir işte. Unutmamak gerekir ki bir insan güvenemiyorsa -ki ben o kişilerdenim- yalnızlığa sarılmıştır hemde sımsıkı. Kimseye sarılmadığı gibi.

"Gözlerini açabilirsin." saçlarımı çözüp önümde sallandırdım bir kaç defa ardından geriye attırdığımda başım dönmüştü. Kendimi tutamayacağım sırada Kerem sarıldı sıkıca. Neyse ki anlamamıştı. Bugünü hastalıkla geçiremem.

"Seni özlemek bu kadar güzel bir o kadarda kötü olabilir mi?" 

"Özlemek insana sevgiyi gösterir ve ben o sevginin sonunu göremiyorum." sonu olmayan bu yolda kaybolmaktan korkuyorum.  Bir sonuca varamamaktan. En kötüsü de belirsiz kalmaktan. 

BücürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin