10. Bölüm

1K 51 5
                                    

Kendimi çok yorgun hissediyorum. Neredeyse her yerim ağrıyor. Sanki büyük bir iş yapmışım gibi. Özellikle de başım çatlıyor. Bu yorgunlukla gözlerimi açmaya bile üşeniyorum. Eninde sonunda gözlerimi açacağım gerçeğiyle gözlerimi açtım.

Kahretsin. Burası neresi? Daha önce hiç görmediğim bir odanın veya evin birindeyim. Üzerimde okul kıyafetleri var. Son olanları hatırlamaya çalıştım. Düşündüm, düşündüm ve düşündüm.

Ah olamaz! Ben ne yapmıştım öyle. Karan'ı öpmüştüm ve bana karşılık vermesi için zorlamıştım.
Buda yetmezmiş gibi ona bir ton laf edip güçsüz olduğumu ilan etmiştim resmen. Ardından da düşmüştüm. Hatta bayılmıştım. Gerçekten aptalın tekiyim.

Ne diye kafa tuttuysam. En önemlisi ağlamamam gerekirdi. Onun karşısında iyice ezik duruma düştüm ama ben böyle biri değilim ki. Yada kendimi kandırıyorum. Bilmiyorum.

Üzerimdeki yorganı kenara çektim. Yataktan kalktım ve etrafıma göz gezdirmeye başladım. Oda kahverengi ve siyah tonları taşıyordu. Fazla düzenliydi. Kendi odamdan bile düzenliydi. Kıskanmadım değil. Ve o tanıdık koku. Nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. Çok farklı bir koku.

Burası Karan'ın odası olsa gerek. Çalışma masasını gördüm ve yavaşça oraya doğru yürüdüm. Masanın çekmecesini açmaya çalıştım ama kilitliydi. Açılmadı. Diğerini deneyecektim ki arkamdan gelen bir ses beni durdurdu. 

"Sana ailen başkalarının eşyalarını karıştırmaman gerektiğini öğretmedi mi Bücür? Tam anlamıyla Bücür kelimesini hak ediyorsun." Yüzünde hafif gülümseme belirdi.

"Hayır. Bana ailem öğretmedi. Çünkü bana ayıracakları vakitleri yoktu. Ama merak etme ben her şeyi biliyorum." masaya yaslandım ve kollarımı birbirine bağladım. Karan'da o sırada kaşlarını havaya kaldırdı.
Kabul etmeliyim şuan fazla yakışıklı ve mmm.. Neyse yakışıklı görünüyor işte. Cümleme devam ettim. 

"Peki senin ailen sana kalp kırmamanı veya can yakmaman gerektiğini öğretmediler mi?" Yüzü asıldı birden. Yanlış bir şey mi söyledim acaba?

"Benim ailem yıllar önce öldürüldü. Bir cezayı hak ediyorlardı ama ölmeyi hak etmemişlerdi. Yaşasaydılar emin ol bana her şeyi öğretirlerdi."  Ardından odadan çıkıp gitti.  Bende odadan çıktım. Etrafta göremedim. Merdivenleri görünce merdivenlere yöneldim. Aşağı indiğimde Karan mutfakta su içiyordu.

"Bilmiyordum. Kusura bakma. Kalbini kırdım."

"Önemli değil. Ben alıştım artık. Kırılmadım. Sende unut takma kafana."  Karan mutfaktan çıkınca o esnada da kapı çaldı. Kapıya yönelmiştim ki duyduklarımla durdum.

"Karan evdesin biliyorum. Kapıyı aç! Yoksa kırmak zorunda kalacağız!" Bunlarda kim? Ne istiyorlar Karan'dan. Tam 'Karan' diye seslenecekken ağzımı kapattı. Ardından da kolumu tutup yürümeye başladı. Beni bir alt kata sürükledi. Burası karanlıktı. Elini ağzımdan çekti.

"Karan neler oluyor?" sesini çıkarmadı. Örtüyle birlikte bir kapak açtı yerden. Şaka mı bu? Ben anca filmlerde görürdüm. Karan içine girdi. Bana gel dercesine elini salladı. O sırada da silah sesi duyuldu. Korkuyla hemen bende içine girdim ve Karan kapağı kapattı.

Az önce burası karanlık demiştim ya lafımı geri alıyorum. Asıl burası zifiri karanlık. Burası aynı zamanda fazla dar. Bu nedenle Karan'ın kucağında oturuyorum. Aslında karşı çıkardım ama başka çare yoktu.
Yüzlerimiz birbirine çok yakın. Çünkü nefesini tenimde hissediyorum. Kalbim nedensizce hızlandı. Hayır. Sakin ol Derya. İlk kez bu kadar heyecanlanıyorum sanırım. 

"Karan." sesini çıkarmadı. "Bu adamlar kim?" ses yok. "Senden ne istiyorlar ?" yine ses yok. "Sana diyorum." 

"Susmazsan seni susturmak zorunda kalacağım." 

BücürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin