26. Bölüm

479 25 3
                                    


Hale gider gitmez yukarı çıktım ve Kerem'in bana ayırmış olduğu odaya girdim. Ne yapacağımı ne diyeceğimi hiç bilmiyorum. Aklımda sadece Hale'nin yaşadığı ve neler olduğuydu. Hale yaşıyordu ve benim haberim yoktu. Hadi bunu geçtim Hale'yi bu şekilde hiç tanıyamazdım. İçeriye Kerem girdi. Yüzünde aynı benim gibi şaşkınlık ifadesi vardı.

"Hale geri dönmüş. Benim yanımda kalacakmış ve ben insanlara söylediğim yalanı nasıl açıklayacağım bilmiyorum." O an anlamıştım. Kerem'in sevgilisi rolünü almıştı Hale. terk edince de öldü bahanesini ortaya sürdü ve onu unutmaya çalışmıştı. Şimdi ise zamansızca geldi.

"Ben geleceğini bilmiyordum. Özellikle de beni bulacağını hiç düşünmemiştim. Bunun için üzgünüm." Kerem'in yanına gitti ve ona sarıldım. Ona güven verircesine.

"Hayır bu bizim için sorun olmamalı. Hem ben senin yanında olacağım her şeyi birlikte atlatacağız. En kötü zamanında bile ben hep yanında olacağım." onu bırkmaya hiç niyetim yok. Bırakırsam boşluğa düşerim. Çıkmaza girer çaresizce ölmeyi beklerim. Kerem benim nefesim.

"Biliyorum. İyiki de yanımdasın Bücür." her şey yoluna girecek ben buna inanıyorum.

"Hadi aşağıya inelim ama haberin yokmuş gibi davran." diyerek gülümsediğinde gülmüştüm. Hemde en içten gülüşümdü bu. Çocuk gibi söylemişti ve çok hoşuma gitmişti.

"Tamam görmedim duymadım ve bilmiyorum." dedikten sonra burnumu sıktı.

"Seni çok bilmiş." elinden kurtuldum ve Kerem'den kaçtım. Mecbur yatağın üstüne çıktım kaçacak pekte yerim yoktu.

"Gel buraya kaçma." en sonunda beni tutup yatırdı ve gıdıklamaya başladı.

"Kerem yapma... Kerem... Bak... Bayılacağım... Yapma..." gülmekten zorlukla konuştum. Boş bir anını yakalayıp onu yanıma yatırdım ardından kollarını tuttum. Kendisini serbest bırakmıştı bunu anlayabiliyordum. Her seferinde benim yenmemi isterdi.

Kahkahalarımız odayı doldururken kafamdaki anılar canlandı. Sadece kısa bir anlığına. Gözlerine baktıkça hatırlıyordum. Ama sadece güzel anılarımız.

"Pes ediyorum Bücür sen kazandın artık bırakabilirsin." bunu gülerek söylemişti.

"Hayır bırakmıyorum bir şartım var." diyerek bileklerini başının yukarısında sabit tuttum.

"Nedir o şartın ufaklık?" düşündüm. Evet bir şartım yoktu ama şimdi bulacağım.

"Şartım şey..." hala düşünüyorum. Aklıma bir şey gelmiyor çünkü.

"Bütün gün seni bekleyebilirim." ama ben bekleyemezdim böyle. Evet aklıma geldi.

"Sorumu yanıtlarsan bırakırım." başını sallayarak onayladı.

"Benden başkasını sevecek misin hayatında? Eğer bana bir şey olsaydı yani sever miydin?" yüzündeki sinirli ifadeyi fark edebiliyordum ama merakta ediyordum.

"Evet severdim." bunu duyduğumda normalmiş gibi karşıladım ve kafamı salladım. Kalkıyordum ki beni tuttu.

"Sen gidersen ben kalamam buralarda bende arkandan gelirdim. Eğer yaşamaya devam edecek olsaydım sana benzeyen tüm kız çocuklarını severdim. Anılarımızı severdim. Ben bir tek sensizliği sevemezdim ve buda imkansız olur." anında yüzümde gülümseme oluştu.

"O zaman seni o şımarık kız çocuklarına bırakmayacağım."

"Bırakırsan küserim zaten." işte tamda buydu ama bırakırsam hayata küsmesin bir başkasını sevsin ve mutlu olsun. Hayatta acı çekerek yaşamasın. Bensiz de yaşayabilsin. Ben acı çekmesine dayanamam. Çünkü o mutlu olmayı hak eden tek insan hayatımda.

BücürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin