20

1.2K 133 42
                                    


Sunghoon'un bahsettiği işlerini halletmesi biraz uzun sürmüştü. Jake'i çok merak ediyordu işin aslında ama bir yandan Jungwon'un ona yardım edeceğinden emindi. Jake'i çok kötü bir halde bulmamıştı zaten onun gözünden bakılınca. Anlayamamıştı herkesin bir noktaya kadar neden bu kadar korkup endişelendiğini, normal bir insan degildi Jake sonuçta.

O vampirleri yüzyıllardır tanıyordu ve yaptıkları şeyin ölen aileleriyle bir alakası olmadığına çok emindi. Sadece türünden dolayı Jake'in canını yakmışlardı ve bu yüzden sinirliydi Sunghoon. Belli etmese bile Jake'i deli gibi seviyordu ve o dokunmaya kıyamazken birkaç embesil Jake'i neredeyse öldürecekti...

Sunghoon zaten herkesin neden bu denli endişeli olduğunu Jake'i bulunca anlamıştı. Bilseydi eğer.. Ona bunların olmasına izin vermezdi.

Jake'i kendi odasına götürmeyi istiyordu işin aslında ancak çok emindi arıza arkadaşlarının, özellikle de Heeseung'un bu konuda bile zırlayacak bir şeyler bulacağına. Kafaları asla çalışmıyor, diye düşünüyordu kendi kendine Jake'in odasına dönerken.

Heeseung konusu da çok umrunda değildi gerçekten. Aslında onluk bir durum da yoktu çünkü onları vampir yapan zehir babasının zehiriydi. Sunghoon'un aklına bile gelmemişti öylesine bir bebeğin büyüyüp de bu şekilde yakasına yapışacağı. Aklındaki bir diğer düşünce de "Her cinsin yavrusu çok gereksiz." şeklindeydi.

Bilerek yavaş gidiyordu Jake'in odasına çünkü çok iyi biliyordu ki eğer Heeseung'la aynı ortamda olursa mutlaka o konuda bir kavga ya da anlaşmazlık çıkacaktı. Ve eğer dürüst olmak gerekirse, Heeseung yüzyıllar sonra bile umrunda değildi.

Monster High

Sunghoon
arkadaslar ben geliyorum simdi
yalvarmaktayim
riki disindaki herkesi odadan cikarin
valla cok gergoyum
hic kaldiramam suratsiz jay ve heeseungu

Jungwon
aman
iyi ki bir sevgilisi iki uc kemigini kirdi
oturduk blof oynuyoruz
yarrak gibi blof yapiyo bu arada sunghoon olmaz bundan az once dort tane as attim sunoo blof diye acti blof cikmadi SIMDI BU DORT AS DIYO SALAK BU

Sunghoon
jungwon
hadi canim
bak sinirim tepemde zaten
hadi hayatim
bak eminim jay sana bakip bakip diyordur offf ne guzel eleman bi tur soyle bi offfffff

Sunoo
gerizekali
madem ODANIN ONUNDESIN VE JAYI DINLIYORSUN
GIRIP BIZZAT CIKAR SUNLARI AMK

Sunghoon
Sunoo
sana bir iyilik yapip jakei odama gotureyim mi

Sunoo
hayir
hala kusum ona
Jakei odana goturmek icin de beni kullanamazsin ayrica.

Sunghoon
tuh

Sunghoon'un şansına o odaya çaresizce girmeden önce Jake istemişti çıkmalarını. Sesi onu bulduğu andan daha da yorgundu garip bir şekilde.. Jungwon hiç mi yardım etmemişti..?

Hepsi odadan teker teker çıkarken Jungwonla kısaca küçük bir düşünce değişimleri oldu, "Sen gittiğin için üzüldü." Sunghoon kahrolduğunu hissetmişti. "Geldim, ayrılmam yanından."
Jungwon kafasını "tamam" anlamında sallayıp Sunoo'yla odasına gitti.

Sunghoon içeri girer girmez Jake ona dönmüştü parlayan gözleriyle. "Gelmeyeceksin sandım.. Umursamadığını ve benden sıkılıp gittiğini düşündüm..." dedi kırgın ve kısık bir tonda. Onları izleyen Riki'nin ise midesi bulanmıştı bu kadar romantiklik ve sevgi patlamasından.

Sunghoon, Jake'in yanına yere çöktü ve saçlarını okşamaya başladı. "Sana neden gittiğimi kimse söylemedi mi güzelim?" Jake başını "hayır" anlamında sallayınca sinirini belli etmesin diye gülmeye çalışıyordu. Jake'e doğru eğilip çok hafifçe, canını yakmaktan korkarcasına bir dikkatla dudaklarını öptü.

Sunghoon tabii ki asıl yaptığı şeyi söylemeyecekti. Kurtboğanlar da yalandı. Sunghoon evet belki şiddete karşı olabilirdi ama bu yaratıklar yaşamayı hak etmeyen zavallılardı sonuç olarak.

"Şey çok pardon bölüyorum bu romantik ruh eşi anınızı ama eğer burada kalacaksanız nolur biraz daha az... Yapış yapış olmayı deneyin." Riki'nin sesi cidden iğrenmiş gibi çıkıyordı. Sunghoon'un aklında elbette Jake'i kendi odasına götürmek vardı ama Riki'den böyle bir yorum beklemişti bilerek.

Jake'e döndü ve yürüyüp yürüyemeyeceğini sordu. Yürüyemiyor olsa bile rahatça taşıyabilirdi sonuçta Jake özünde bir köpekti Sunghoon'un gözünde ve köpekler onun için oldukça hafif yaratıklardı.

Ancak Jake, yürüyebileceğini, iyi olduğunu söylemişti ve hatta odadan çıkarken Riki'ye komik bel altı şeyler ima eden kaş göz işaretleri yapıyordu. Sunghoon'u görmek inanılmaz iyi gelmişti.

"Jake neden bana haber vermedin? Neden hiçbir şekilde yanıma gelmiyorsun?" Sunghoon bu duruma kırılmıştı ama konuşmak için Jake'i odadan çıkarmayı beklemişti. Tahmin edebiliyordu az çok alacağı cevabı.

"Sunghoon, ortada bir ilişki yok, bir şey yok. Neden durduk yere yanına gelip sana bunları anlatayım ki?" Evet tamamen tahmin ettiği cevabı almıştı. Ve tabii ki bu konuda bir ton planı vardı ancak şu olanlar planlarını baya bozmuştu.

"Dalga mı geçiyorsun? Ortada daha nasıl bir ilişki olabilir güzelim sen nasıl bir şey olduğunu düşünüyorsun sonsuza kadar aşık olma konseptinin?" Çok ciddiydi. Evet, belki çıkma teklifi etmemiş olabilirdi ancak günlerdir beraber uyuyup beraber derslere girip oldukça yakın tensel temas kurmalarının da sözlükteki adı "arkadaşlık" olarak geçmiyordu.

Jake bir anda olduğu yerde durdu. Çok kırılmıştı duyduklarına. "Sunghoon, evet biliyorum ben vampir olacağım aşık olacağız sonsuza kadar beraber olacağız ama ben sana yapışmak istemiyorum. Seni hazır hissetmediğin bir ilişkiye de erkenden zorlamak, sana sorumluluk yüklemek istemiyorum, sen hazır olduğun bir zamanda bunları konuşalım bir şeyleri kesinleştirelim istiyorum evet tamam olacakları bildiğimiz için şimdiden rahatız ama işte beni de anla Sunghoon ben senin kadar rahat olamıyorum çünkü sadece 19 yaşındayım ve böyle şeyleri yüzlerce kez yaşayamadım.. Sana yük olmaktan korkuyorum. "

Gözleri dolmuştu. Sunghoon'un yüzlerce ilişkisi olduğunu hatırladığı çoğu zaman içinde bir kırgınlık duygusu oluşuyordu ama bu sefer cidden çok özgüvensiz hissetmişti. Sunghoon 1000 yıldır bu dünyadaydı ve çok şeyi biliyor, yapabiliyordu. Sunghoon'un kimseye bağımlı olmasına gerek yoktu. Ancak Jake...

Jake sadece on dokuz yaşında zavallı bir çocuk gibi hissediyordu. Sunghoon'a yük olacağından korkuyordu aslında. Sunghoon da tabii çok rahatça anlamıştı şu son duyduklarından sonra Jake'in düşüncelerini.

Sakince ellerini Jake'in beline ve yanağına yerleştirdi, önce dudaklarından başlayıp yavaşca boynuna indi dudakları. Kimsenin onları göremeyeceği kendi odasının koridorundalardı zaten, rahat olabilirdi.

"Benim evet yüzlerce ilişkim oldu ancak hiçbiriyle hayatımın sonuna kadar beraber olma fikri seninle olduğu gibi güzel gelmedi bana. Jake ben seni korumak istiyorum, hayatını biraz daha yaşa, kanının aktığını hisset, kalp atışlarını hisset istiyorum."

Bunları söylerken atar damarının üstünde geziyordu dudakları.

"Ben yüzlerce yıl seni aradım, hayatıma girdiğinde bir şeylerin gözümde anlam kazanacağı birini aradım. Seninle bir ilişkimin olması için hazır olmam diye bir şey yok. Seni mutlu ve güvende gördüğüm bir zamanı bekliyorum sadece. Ayrıca bana yük olman gibi bir şey yok bebeğim benim, ben bu durumdan rahatsız olsam ya da bana yük olduğunu düşünsem sence neden bana gelmiyorsun diye sorar mıyım?"

Jake ağlıyordu. Haftalardır duymak istediği her şeyi kelimesi kelimesine duymuştu ve o kadar içi rahatlamıştı ki artık sırf bu yüzden ağlıyordu.







"Sunghoon..."

"Efendim?"

"Uyuyalım artık yoruldum."

------------
ÇOK ŞÜKÜR YAZABİLDİM BELKİ BİRKAÇ KİŞİNİN AKLINI DAĞITMASINA YARDIMCI OLUR DİYE ACELEYE GETİRDİM BİRAZ

ve fark ettiniz mi asla birbirlerine belli iki kelime var onu söylemiyorlar

impurities •jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin