Hayvanat BahcesiRiki
Tilki kulaklarim neler duyuyor oyle
JakeJay
NASIL JAKE NEY JAKERiki
biraz daha iyiymis
Sunghoon ayildigini ama hala caninin yandigini o yuzden cok da hareket edemedigini soyledi az once telefonda sunooyaHeeseung
gidip gorelim miRiki
😸😸😸
trust me you wouldn't want to see them cuddling like married 50 year old couplesJay
niye ing gectikRiki
cunku bu cumleyi turkce yazamamSunghoon'un neredeyse beş günlük küçük çaplı refakatçi depresyonu Jake'in son nefeslerini ciğerlerine çekme çabasıyla beraber uyanmasıyla son bulmuştu. Evet uyanıktı belki ama hâlâ iyi sayılmazdı. Bütün vücudu iflas ederken sinirleri beynine bağlı olduğu için en küçük şeyde hemen uyarılıyor, nöropatik ağrı denen şeyi sırtında özellikle uçlarda yaşatıyordu hem de bilinci açıkken. Jake şu an her zamankinden daha çok acı içindeydi ama Sunghoon rahatlamıştı.
Bu ağrıları sabaha gitmiş olacak ve Jake artık tamamen iyileşmiş bir şekilde onunla olacaktı. Ancak şu an ilgilenmesi gereken biri vardı yanında bunları düşünecek halde değildi.
"Sunghoon, nefes." Nefesleri kesiliyordu çünkü ciğerleri neredeyse sönüktü ve Jake nefes almaya alışıktı her ne kadar artık bir vampir bile olsa.Sunghoon Jake'in yanına yavaşça uzanıp yüzüne düşmüş saçlarını kulağının arkasına toparladı ve kafasını göğsüne koydu biraz da olsun rahatlatabilmek için. "Bebeğim, nefes almana gerek yok. Sakin ol geçecek hepsi burdayım ben, sen sakin ol yeter." Saçlarını okşuyor arada da öpüyordu aynen Jake bu hale gelmeden önceki geceki yaptığı gibi.
Jake zar zor elini kaldırıp Sunghoon'un elini tutabilmişti, gitmesin diye tek yapabileceği şeydi bu. "Çok canım acıyor Sunghoon beni bırakma."
Sunghoon eğer bir insan olsaydı, bu duyduklarından sonra bağırarak ağlardı. Jake'in tuttuğu elini dudaklarına götürüp hafifçe öptü. "Buradayım, hiç gitmedim, gitmeyeceğim de. Senin için her zaman buradayım güzelim tamam mı gerekirse yüz yıl burada saçlarını okşarım."
Jake çok belli belirsiz gülümsemişti duyduklarına. "Bana söylediğin her şeyi duydum." En ufak mırıltısını bile dinlemişti, ara sıra gözlerinden akan yaşlar vücudunun yaptığı bir şey değild, işin aslında son kez ağlıyordu.
Sunghoon bu sefer gülen taraftı, "Baya çok şey öğrendin o zaman." Aslında tahmin etmişti ara ara onu duyduğunu ama her şeyi duymasını beklememişti. Açıkcası şaşırmıştı Jake'in ne kadar güçlü olduğuna.
"Biraz daha... Hah... arada nefesim.. Çok üzgünüm." Hâlâ nefes almaya çalışıyordu. Ciğerleri iflas ederken konuşması bile oldukça şaşırtıcıydı aslında.
Sunghoon saçlarını okşayıp geçeceğini, nefes almasına gerek olmadığını ve yanında olduğunu sürekli tekrar ediyordu artık. Sırtındaki nöropatik ağrıları iyice kötüleştiği için yan dönüp Sunghoon'un yüzünü kendininkine paralel hale getirmişti.
"Bebeğim, sen uyurken söyledim şimdi de söyleyeceğim.. Zor biraz tabii ama... Ben senden uzak durmaya çalışırken sana çok aşık olmuşum. Jake seni bir yerde yanımda göremediğimde delirdiğimi fark edemedim çünkü hep yanımdaydın... Sana dokunamadığımda nasıl boşlukta olduğumu fark edemedim çünkü hep ya elimi tutuyordun ya da yanımda duruyordun... Çok özür dilerim.. Çok, çok özür dilerim ben seni hayatta tutamadım. Ne de seni benim ilk aşkım olan bana yeniden canlı gibi hissettirem neşeli ve canlı Jake olarak korumayı beceremedim. Bu demek değil ki sana artık eskisi kadar aşık değilim. Jake ben sana o zamanlar tahmin edebileceğimden daha da çok aşık olduğumu anladım şu beş günde."
Evet... Belki biraz uzatmıştı ama artık sevgilisi(!) uyanık olduğu için kelimeleri bir araya getiremeyecek kadar mutluydu Sunghoon. beş gün öncesi olsa ağzını bile Jake'le konuşmak için zor zahmet açacakken şimdi kelimeleri kısa cümlelere sığdıramıyor, binlerce kez dile getirmek istiyordu nasıl çok sevdiğini.
"Sunghoon, seni çok seviyorum." Belki de Jake'in yeni hayatında söylediği ilk cümleydi bu.
Sunghoon altı günlük aradan sonra ilk kez dudaklarını öpmek için hafifçe yüzünü Jake'inkine eğdi, umrunda değildi soğuk olup olmaması. Çünkü Jake hep Jake'ti ve yaşıyor ya da yaşamıyor fark etmeksizin Sunghoon ona deli gibi aşıktı.
Dudaklarını onunkilerden çekmek istemiyordu. Belki de bu değişim onlar için iyi olmuştu, böylece artık nefes arası vermeden dakikalarca öpüşebilirlerdi.
"Ben de seni çok seviyorum. Ve söz veriyorum sana, sabah olduğunda hepsi geçecek. Biraz susamış olacaksın, hemen onun çaresine bakıp seni arkadaşlarının yanına götüreceğim."
Jake şimdiden bile çok daha iyiydi psikolojik olarak. Duymak istediği her şeyi duymuştu bir şey dışında.
"Sunghoon, zahmet olmayacaksa eğer, şu çıkma teklifini de eder misin?"
Sunghoon eğer ciddi bir ortamda olmasa şu duyduğuna kahkaha bile atardı. İlk önce gülerek hızlıca Jake'in dudaklarına bir öpücük kondurdu ve sorusunu cevapladı;
"Sabah sen iyi olunca ilk işim o olacak söz veriyorum sana."
O gün, sabah olana kadar kısa kısa sohbetler ettiler ve Sunghoon Jake'e bundan sonra nasıl yaşayacaklarını anlattı. Jake hepsi için çok heyecanlanmıştı ama en çok çıkma teklifi ve arkadaşlarını görmek için heyecanlıydı.
-------------
final olsun hiiiiç istemiyorum elimden geldiğinde uzatacağım sanırım

ŞİMDİ OKUDUĞUN
impurities •jakehoon
Fanfiction"Madem öncesinde ne olduğu önemli değil o zaman bu odada hemen şimdi sevişebiliriz ve kaderimizde hiçbir şey değişmez."