33

976 112 70
                                    


yorum yapmiyorsunuz hic yazasim gelmiyor☹️☹️☹️
------

Sunghoon ve Jake bu günü neredeyse beş gün boyunca planlamıştı. Hatta Jake, Sunghoon'u sadece anneannesiyle konuşmaları için ikna bile etmişti oldukça ağır duygu sömürüleriyle. Sunghoon da çok mutlu olacağından yapmıyordu bunu zaten o yüzden kabul etmek çok da planlarını bozmamıştı.

Jake, Sunghoon'a anneannesinin evini tarif ederken bile kasılmış bir halde öylece oturuyordu arabada. Anneannesi onun ailesiydi ve bugünden sonra geriye kalan son aile üyesini de kaybetmiş olacaktı. Mümkün olsa titrer ve gerginlikten terlerdi ancak şimdi ise sadece kaskatı oturup somurtabiliyordu.

"Sunghoon, ben tek konuşsam olmaz mı?" Tek başına giderse o kadar büyük bir tepki almayacağına emindi. "Anneannen koklayarak arabanın plakasını bile anlar biliyorsun değil mi Jake? Tek gitmen bir seçenek değil." Sunghoon şu son günlerde o kadar çok sıkılmıştı ki bu başlıktan artık şu işi bitirdiğinde huzura ereceğini düşünmeye başlamıştı.

Kurtların ve vampirlerin keskin sınırları çok yoktu Jake'in sürüsünün olduğu yerde o yüzden rahatça gidebilmişlerdi Jake'in çocukluk evine.
Kokularını alan ve onları hisseden kurtlar da balkonlarına ya da bahçelerine çıkmış, onları izlemeye başlamışlardı. Neredeyse hepsi Jake'in büyürken sevip, saygı duyduğu kişilerdi ve Jake'in son halini gördüklerinde yüzleri düşmüş ve şok olmuşlardı.

Onları şok eden bir diğer şey ise Jake'in sarıldığı hatta öpüştüğü vampirin özel olarak "Sunghoon" olmasıydı. Ailesinin katili olarak bilinen vampirle beraber dönmüştü bölgesine Jake, hem de bir vampir olarak. Komşularının birbirlerine fısıldadıkları şeyler kulağına geldikçe daha da gerilmişti.

"Ailesinin katilini getirmiş bir de yanında... Gurursuz. Ne hakla onu buraya getirebiliyor?"

"İğrenç."

"Yaptığı yüzsüzlükten başka bir şey değil, getirdiği adam onu da öldürebilirdi."

"Yanındaki vampir var olmuş en yırtıcı yaratık olabilir sürümüzün yarısını yok etti kansız orospu çocuğu. Onu da öldürür yakında."

Jake bunların hepsine kendini hazırlamıştı ama düşündüğünden daha da koymuştu duydukları. Sunghoon hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Evin zilini çalarken fark etmişti anneannesinin onları kapıda beklediğini. Kapının açılması bir saniye bile sürmemiş, dünyanın en sevecen varlığı olan anneannesi karşısında nefret dolu bakışlarla belirmişti.

"Geç içeri. Yanındaki de girsin beklesin kapıda."
Emir veriyor, kısık gözlerle Sunghoon'a bakıyordu. Jake sessizce geçip koltuğa oturdu ve Sunghoon'a yanında durmasını istediğini söyledi aklından. Sunghoon yanına gelmişti ama koltuğun arkasında tam Jake'in hizasında duruyor, elini tutuyordu sessizce.

Anneannesi sadece kendine bir bardak su getirip karşılarına oturdu. "Bırak onun elini." Kadına acı vermişti torununu böyle biriyle böyle bir halde görmek. "Anneanne böyle yapma." Bir umut söyledi Jake bunu. Kadın ne yapsa hakkıydı çünkü.

"Bu halin ne? Nasıl bir yüzsüzsün sen, hiç mi saygın yok anne babana?" Sinirden elleri titriyordu Sunghoon'a bakarken. Aklına onu ilk gördüğü gün gelmişti. Kızı eşi ve damadıyla yemektelerdi ve Jake de odasında uyuyordu...

İlk gördüğü Sunghoon'un babasıydı, kırmızı gözlerini kırpmadan eşinin boğazını parçalamasına, sonra kızının boynunu kırışına ve damadının parçalara ayırılışına tanık olmuştu. Bunlar olurken Sunghoon Kenarda duruyor ve bir şeyleri dinliyordu. Sunghoon kimseye dokunmamıştı ancak hiçbir şey yapmayışı onu da katil yapıyordu kadının gözünde. Kadın tanık olduğu onca şeye rağmen güçlü durduğunu ve Sunghoon'un babasına direnmeye çalıştığını hatırlıyordu en çok. Kendine hakim olmaya çalışırken fark etmişti arkada duran vampir ve diğer iki çocuğun Jake'in odasına girdiğini. Gücünün yettiği gibi koşmuştu oraya ancak kendini hazırlamıştı onu da ölü bulmaya.

Ancak odaya girdiğinde tahminlerinin çok ötesinde bir manzara vardı. Vampir çocuk Jake'i yatağına geri yatırıp üstünü örterken bir yandan da Jake'in minik elini tutuyordu. "Bırak onun elini."

Vampir olan ve diğer ikisi kadının gözlerine bakıp oradan ayrılmışlardı saniyeler içinde arkalarında yıkılmış bir ev bırakarak.

"Anneanne biliyorum.. Gerçekten biliyorum çok korkunç durduğunu ama-" Kadın hiçbir şey duymak istemediği için sözünü kesti Jake'in.

"Keşke seni de öldürseydi arkandaki. Gerçi, öldürmekten beter etmiş seni. Ne işin vardı bu yaratıkla?" Gözünün kenarı seyiriyordu konuştukça.

"Aynı kalede eğitim alıyorduk sonra... Sonra ikimizin bir bağlantısı olduğunu öğrendik öyle oldu." Kendinden emin değildi anneannesinin yüzüne bakmaya utanıyor bir şeyler geveliyordu.

"Kes saçmalamayı. Neymiş o bağlantınız? Seni o gece öldürmemiş olması bağlantısı mı?" Kadın o kadar yerinde sorular soruyordu ki Sunghoon zekasını oldukça etkileyici bulmuştu.

"Benim burada olmamın sebebi bu sorunun cevabını vermek oluyor. Jake'i ilk gördüğüm günü sen de biliyorsundur."

Kadın çığlıklar atmayı istiyordu o an. "Bana sen diye hitap edemezsin, saygısız."

Bu duydukları da Sunghoon'u sinirlendirmişti. "Sen 68 yaşındasın ben 1080 yaşındayım asıl senin bana saygılı olman gerek."

"Jake'in sevgilisi gerekirse kırk bin yaşında olsun umrumda değil. Ne anlatacaksan anlat da defolun burdan."

Bir açıdan haklıydı aslında. Gurur kırıcı olurdu torununun neredeyse bütün ailesinin katili olam sevgilisine saygı ifadesi kullanmak.

"Yanımdaki arkadaşlarımdan biri bir cadıydı ve o gün Jake'i kontrol etmek için kucağına alırken elim Jake'in eline değdiğinde bir görü gördü, eğer ölümsüz olmasa hayatını yarıya bölecek bir görü. Gördüğü şey de Jake'le benim gelecekteki bu halimizdi, aşık olacağımızı ve dünyanın sonu gelene kadar onunla olacağımı gördü. Jake daha bebekken belliydi benim olacağı."

Sunghoon'un son cümleleri zavallı kadının beyninde yankılanıyordu. Kendini yerlere atmak ve ciğerleri yırtılana kadar bağırmak istemişti duyduktan sonra.

"Ben... Ben onca yıl kızımın ve kocamın katili için mi büyüttüm seni..? Benim oğlum dediğim çocuk.. benim biricik kızımın katiline aşık oldu... Ben, bilmiyorum artık hayatımın her anı... Tanrıya en azından seni benden almadığı için şükür ettiğim geceler... Keşke senin kafanı koparsalardı da kızıma dokunmasalardı."

Jake hareket edemez hale gelmişti duydukları karşısında. Sunghoon bile son cümleden sonra bir şeylere zarar vermemek için Jake'i kolundan tutup kaldırmıştı götürmek için.

"Bundan sonra Jake'i öldü bil. Onun hakkında böyle düşünecek kimseye ihtiyacı yok. Sevgilime ben yeterim." Kapıya giderken tekrar Jake'in elini sıkıca tutup söylemişti bunları. Sevgilisinin bu durumda kalmasına bir yere kadar göz yumabiliyordu, amaçlarına ulaşmışlardı ve orada harcayacak bir saniyeleri yoktu artık.

Jake mahvolmuş gibi hissediyordu, Sunghoon'a aşık olduğu için asla pişman değildi ama anneannesi de onun yanında olsa çok mutlu olurdu. Kapıdan çıkmadan gözlerine baktığında anlamıştı anneannesinin onu öldürdüğünü. Kötü düşünmek istemiyordu en azından hayatının sonuna kadar ona aşık olacak biri ve arkadaşları vardı yanında.

Sunghoon arabaya binmeden hemen önce durmuş ve Jake'in yüzünü göğsüne bastırarak sıkıca sarılmıştı. "Sakın üzülme, tamam mı? Sakın. Senin hakkında böyle düşünecek kimseye ihtiyacın yok güzelim anladın mı? Kaleye dönünce bizimkilerle dışarı çıkarız olur mu? Beraber bir şeyler yaparız. Söz veriyorum sana bir daha asla böyle bir şey yaşamayacaksın, söz veriyorum."

Etrafta onları izleyen kimseyi, bulundukları yeri umursamadan sevgilisinin dudaklarını derince öptü Jake.

Monster High

Sunghoon
erkek arkadaslarinizi toplayin
karina sen de ismi lazim degil adinin bas harfi h olan embesili getir disari cikcaz acil durum moral alisverisi dari dari

-------------
WUUUUHU IC KARARTICI BOLUMDEN SONRA EGLENCELI BOLUM GELECEK🔥

impurities •jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin