Epilogue

591 60 35
                                    


Sunghoon ve Jake hayatlarının belki en güzel günlerinden birini yaşıyordu. Jay ve Jungwon'un Singapur'daki düğünlerinin tören kısmından sonrasında olacak parti için giyinip, otellerinin önünde Sunoo ve Riki'yi bekliyorlardı. İçlerinde insanlarla en çok iç içe olan çiftti Jay ve Jungwon çifti. Düğünleri ve öncesi olan her kutlama için olup olabilecek en insansı planları yapmışlar ve insanlar gibi eğlenmişlerdi her birinde.

Sunghoon ya da Jake için fazla renkli ve eğlenceli olsa da ikisi de ellerinden geldiğince eğlenmişlerdi. Ancak, bu seferki partiye harcanan emek ve efor inanılmazdı. Jay ailesinden devraldığı iş ile insanlar için olan fortune 500 listesine şans eseri 50. sıradan girmiş ve ilk 100'ü barındıran Valhalla Club adlı sadece üst seviye insanların oylama ile bir parçası olabileceği bir club'a üye olarak seçilmişti. Düğün sonrası parti'leri de işte tam olarak Valhalla Club'ın en üstten bir alt katındaki  balo salonunda organize edilmişti. Organizatör olarak Vivian Lau/Russo ve süslemeler ile konsept için Alessandra Davenport'la birlikte çalışmıştı Jungwon. Bu parti, her iki çevre için de önem barındıran bir etkinlik olacaktı.

Sunoo ve Riki de onlara katıldığı zaman insanlar gibi görünebilmek için lüks bir araba kiralamıştı Sunghoon. Aralarında uyum sağlamakta zorlanan kimse olmasa da hala öğreniyorlardı. Jake, Sunghoon'un yanına oturdu ve elini tuttu sakince. "Salonun bir üst katında bir gözlem odası olduğunu duydum" diye fısıldadı kulağına doğru dudaklarını değirerek. Etrafta onları dinlemekten ziyade zihinlerine girecek asıl kişiler olduğu için basitce söylemeyi seçmişti Jake. Sunghoon neyi kast ettiğini tabii ki rahatça anladı. "Üstündekilere yazık olacak o zaman." diyerek cevapladı sevgilisini Sunghoon. Hafifçe gülümsedikten sonra dudaklarına sakin bir öpücük kondurdu.

"İnmeyi düşünüyor musunuz?" ikisini de kendilerine Sunoo'nun iğneleme yapan sesi getirmişti. "Mhm" Diyerek hızlıca indiler.
Kırmızı halıdan neredeyse kaçarak uzaklaştıktan sonra arkadaki girişten direkt bara girdiler. Sunoo ve Riki fotoğraf çektirme olayının tam ortasındalardı. Yüz yıllık arayışın ardından modellik yapmakta karar kılmışlardı ve yüzyılın en iyi erkek modelleri olarak ünlenmişlerdi, ironik bir şekilde. Bara açılan kapıdan girmelerini Jay bizzat istemiş, Vivian ile uzunca onların çevresindeki türler ve zararsız olmaları üstüne konuşup planları olanlara yönelik esnetmişti.

Tabii Vivian Russo'nun bildiği her şeyi eşi Dante Russo da bilmek zorundaydı. Sunghoon'un hayatında tanıklık ettiği ve edebileceği en saçma kişiliklerden biriydi. Fortune 500 listesinin dokuzuncusu Dante Russo dışarıdan inanılmaz korkunç bir adamdı. İnsan öldürmek ve illegal işler konusundaki bakış açısı Sunghoon gibi birine bile kıyasla kat kat daha esnekti. Vampirler en azından kendi türlerine ve ailelerine saygılarından dolayı kendilerinden olanı öldüremiyordu. Dante Russo dışarıdan kısa bir görüşle bile kolayca yargılanabilecek türden bir adamdı. Neredeyse iki metreye çıkan bir boy kaslı ve aşırı fit bir vücut ve sert bakışlar. Sunghoon'u onu gördüğü zaman şok eden şey ise adamın kızına bakarken erimesi olmuştu. Daha üç aylık bir bebek olan kızı için eriyordu o korkunç adam. Normalde bu fikirden hoşlanmadığı halde onu o halde gördüğü zaman Sunghoon bile "Acaba" diye düşünmüştü. Dante, Jay ve Jungwon'un çevresinin insanlardan ibaret olmadığını öğrendiğinde; Vivian işe gelip giderken onunla beraber gezek bir koruma ordusu tahsis etmişti karışına. Ancak Sunghoon ve Jake'le yaptığı birkaç görüşmeden sonra Valhalla'nın bar katında onlar için tam anlamıyla "bloody" mary olan kokteyllerin servis edilmesini sağlamıştı. (Sadece bir gecelik)

Jake ve Sunghoon kokteyllerini alıp balo salonuna çıktıklarında en az yirmi kişilik bir kalabalığı -Jungwon, Vivian, Sunoo ve birkaç tanıdık yüz de dahil- Lady Marmalade şarkısıyla dans eden  Moulin Rouge ekibine eşlik ederken görmeyi beklememişti. "İnsanların eğlence anlayışları... değişik." Jake olduğu yerde geniş bir gülümsemeyle konuştu. Gördüğü şey o kadar komik ve aynı zamanda eğlenceliydi ki... "Saçmalık..." Diyerek cevapladı Sunghoon Jake'i. Sunghoon Jake'in aksine dehşete düşmüştü. Belki yedi yüz yıldır tanıdığı arkadaşı karşısında insan arkadaşlarıyla beraber düğününden sonra elinde taşlarla süslenmiş bastonlar ve sandalyelerin üstünde... dans... ediyordu... "Jake ben dayanamayacağım.." dedi ve arkasını döndü.

"Sevgilim sen böyle şeyler için çok mu yaşlı kaldın?" dedi Jake gülerek. "Sanırım..." Sunghoon'un cevabını duyduğunda sakince gülümsedi ve sevgilisini elinden tutup onu bahsettiği gözlem odasına çıkardı. Kapıyı açtığı anda kendini tabii ki duvar ve Sunghoon arasında bulacağını biliyordu. "Burada minderler yok.." Jake dudaklarını hızlıca birleştirmeden konuştu. "Umrumda gibi mi duruyor?" Sonrası oldukça iç içeydi. Sunghoon, elinden geldiğince dikkat ederek Jake'in kıyafetlerini çıkarmış, dudaklarıyla sevgilisinin vücudunda bir harita oluşturmuştu. Elleri, dudakları... Jake'in bedenine Sunghoon'un izlerini kazımak için oldukça efor sarf etmişti. En azından odanın ortasındaki koltukta, Jake kucağındayken ona sunulan her şeyi tüketmişti Sunghoon. Sevgilisinin vücudunda artık ezbere bilmediği tek bir nokta olmasa bile yıllar sonra tekrardan gezegenlerin karşısında ilk seferlerindeki gibi saatlerce sevişmişlerdi. Vücutlarında dokunulmadık... dudaklarına değmedik tek bir nokta bırakmamıştı. "Benim sevgilim... Benim.."

----
Partinin sonuna doğru, Jake ve Sunghoon balo salonuna dönmüş ve hatta Jake'in hatrı için biraz dans bile etmişlerdi. Jungwon'un ve Jay'in birbirleri için söyledikleri karaoke şarkılarında hayatlarının eğlencesini yaşamışlardı. Yüz elli yıl önceki kişiler değillerdi artık.. Hepsi, zamanla farklı insanlara dönüşmüş zamana ve trendlere uyum sağlamışlardı. Aralarında belki en çok değişen Jungwon olmuştu. Hayatının aşkını bulduktan sonra gerçek eğlenceli ve rahat kişiliği ortaya çıkmıştı. Sunghoon arkadaşının bu yeni tavrını o kadar çok seviyordu ki.. Karşısında sanki tekrardan ölümlü, her gününü son günü gibi yaşayan biri varmış gibi hissediyordu ona her baktığında son birkaç yıldır. İkisini izlerken Jake'in aklından geçen tonla şey vardı. Sunghoon'la evlenmeyi ve böyle büyük bir partinin ikisi için de yapıldığını görmeyi o kadar isterdi ki... Ancak Sunghoon'a sadece basit bir çıkma teklifi ettirmek için ölmesi gerekmişti. Hayalini imkansız yapan şey de tam olarak buydu. Şimdi ise sakin bir şarkıya dans ederken Jake, sevgilisinin omzu üstünden etrafını izliyordu. Bu şekilde de mutlulardı ve Jake asla şikayetçi değildi ancak... Özeniyordu işte... "Jake.." Sunghoon'un oldukça sakin bir sesle kulağına fısıldayışı ile hafifçe irkilmişti. "Efendim?"

Otele dönmekle ilgili bir şeyler bekliyorken saniyeler içinde Sunghoon, Jake'in başını omzundan kaldırdı ve dudaklarını öpüp ona belki hayatında duyduğu en saçma soruyu soruyu sordu. "Benimle evlenir misin?"

---------------
SURPRIZZZZZZ NASILSINIZ
Bu bölüm size bundan sonraki yazacağım fic hakkında bilgi vermek amaçlı yazıldı biraz da bu arada😉😉

impurities •jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin