3. Bölüm

2.4K 147 11
                                    


İyi okumalar dilerim ♪

Ne yaşam belliydi, nede ölüm. Bir gün ölmeyi dilerdim küçük günahsız bedenlerin yerin de..

Gözlerimi Mardin'in doğan güneşi ile açtım. Dün duş aldıktan sonra hemen den yorgun düşen bedenimi yorganın altına koyarak uyuya kalmıştım.

Yeni hayat, yeni insanlar, yeni eşyalar,yeni başlangıçlar. Aslında herşey bir dünya yalanına bağlıydı eski ve yeni diye sadece kendimizi kandırıyorduk ama ne fayda insan oğluna...

Yavaşça yataktan kalkıp pencerenin önüne gelerek perdeyi araladım, doğan güneşe baktım.
Nede güzeldi, yeni doğan herşey güzeldi aslında...

Dolaba doğru ilerledim ve kapağını açtım. İlk iş günüm idi ve öyleydi ki ne giyineceği mi , nasıl davranacağı mı hiç bir fikrim yoktu ama dün Şüheda ile konuşmuş içimdeki bir çok sıkıntıyı , stresi bertaraf etmiştim.

Giyimime ve saygı çerçevesi içinde ki davranışlarıma kimse karışmayacaktı onu anlamıştım. Elime mavi çiçek desenleri olan elbisemi alarak aynadan üstüme tuttum. Bence bugün için gayet uygun idi. İlk önce pijama üstümü ve daha sonra altımı çıkardım, yazı anımsatan elbisemi giyip aynadan kendimi süzdüm. Siyah dalgalı saçlarım ile çok güzel olmuştu.

Kapının çalması ile ' Gir ' diyerek içeri buyur ettim. Gelen kişi Şüheda ' dan başkası değildi.

" Günaydın. Nasıl rahat uyuya bildin mi?" diye sordu.

" Günaydın. Çok güzel uyudum. Teşekkürler " diyerek karşılık verdim.

" Teşekkür etme. De hâyde kahvaltı hazır anam çağırdı. " dediğinde.

" Tamam geldim." diyerek onun yanına yürüdüm ve aşağı yemek odasına doğru adımladık.

İçeri girdiğimizi gören Delâl Hanım yanında ki boş sandalyeye elini atarak ,

" Günaydın keçâmın. Gel yanımda otur." demesiylen bende günaydın diyerek yanına oturdum. Başımı kaldırıp karşıma bakmam ile Aram Ağa'nın karşımda olduğunu gördüm. Gözleri sadece tabağına odaklanmış şekilde çatalı ile oynuyordu. Yanında ikizler sonra karısı Zerrin oturuyordu.

Payiz Ağa'nın " De hâyde afiyet olsun" diyen

Sesini işitmem ile bende tabağıma kahvaltılık koymaya başladım. Herkes kahvaltısına başlarken bir anda odada yankılanan çatal sesi ile karşımdaki aram ağaya baktık. Sanırım çatalı yere düşmüştü, eğilip alırken karısı ondan önce kalkmıştı. Aram Ağa hızla çatalını yerden almıştı.

Delâl Hanım içeriye doğru seslenerek " Yağmur Yeni bir çatal getir" dedi.

Adının yağmur olduğunu öğrendiğim kız elinde çatal ile içeri girdi. Çatalı getirip benim önüme bırakması ile tam ona söyleyecekken birden Aram Ağa'nın gözlerime bakarak benim önüme elini uzattıp çatalını alması ile susup önüme döndüm.

Neden sürekli bu adam ile hususum oluyor anlamıyorum?
Kahvaltı edildikten sonra erkekler işlerine gitmek için ayaklanmıştı.

Aram Ağa tam giderken " Şüheda telefonu mu getir yukarıdan!" demesiyle
Şüheda hızla kalkarak üst kata çıktı.
Herkes salona doğru giderken ben tek sofrada olduğumu anladığım da hemen ayağa kalktım.

Acaba tek kalana kadar neredeydi aklım?
Önüme düşen saçlarımı toplayıp arkaya atarak tam salona doğru giderken Aram Ağa'nın saçlarıma takılan gözlerini görmem ile hemen den bende baktım. Birşey mi vardı acaba? diye ellerimle önüme topladım saçlarımı ama birşey yoktu.

ÂŞ𝑬𝑲𝑨 | 𝑻Ö𝑹𝑬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin