8.BÖLÜM Gökyüzündeki Yıldız

16 6 1
                                    

İyi okumalarr ✨✨

                                🦄

1 Hafta sonra...

Beomgyu'nun vefatı üstünden bir hafta geçmişti. Hyunjin daha yeni yeni toparlanıyordu. Kaç gündür bizimle kalıyor babamla konuşuyor. Baba oğul vakit geçiriyorlardı. İkisinin arası daha iyiydi. Hyunjin ne kadar unutmak için bunu yapsa da gece yarısı ağlayarak uykusundan kalktığı oluyordu. Bugün ise akşam Paris'e gidecektik. İkimiz de valizlerimizi hazırlamış bekliyorduk.

"Yine onu mu düşünüyorsun? O kötü anın aklını kurcalamasına izin verme artık. Kendini daha fazla bitirme. Babam o okulda da daha fazla durmanı istemiyor. Benim okula nakil aldıracağını söylüyor. Yeni insanlar belki daha iyi gelir sana." Gözlerinden bir damla yaş süzüldü dudaklarını birbirine bastırdı ağlamamak için zor duruyordu ama bana belli etmiyordu.

"Tamam olur. Haklısın belki ortam değişikliği iyi gelir benimde yapabilecek birşeyim kalmadı çünkü." Zorlanıyordu özlüyordu ama çaresiz kalmıştı o da kabul etmekten başka seçeneği kalmamıştı. Babam valizleri arabaya koymak için yanımıza geldi ufak çantaları alıp bizde yardım ettik. Havaalanına doğru giderken hiçbirimiz konuşmadık. Valizlerimizi banda yerleştirdikten sonra uçağa binmek üzere kapıdan geçiyorduk. Hyunjin resim defteri ve kalemini eline almıştı. Muhtemelen uçakta birşeyler çizecekti.

Yerlerimize oturduktan sonra Hyunjin'e uçakla ilgili birkaç saçma espri yapmaya başladım. Hyunjin drama queen mooduna girip benimle uğraşmaya başladı sonrasında Hyunjin'e gelen bir bildirim tüm konuyu dağıttı. Yüzündeki gülümseme aniden soldu telefon ekranına baktığımda bende aynı tedirginliği hissettim. Uçaktan indiğimizde Hyunjin gözyaşlarını silmiş takside elindeki kalem ile oynuyordu. Uçakta gördüklerinden sonra derin düşüncelere dalmıştı. Umarım Paris tatilimiz ona iyi gelecekti.

"Evimiz Eyfel kulesinin karşısında önce valizleri bırakalım sonra güzel bir yemek yiyip Eyfel kulesine gidelim mi?" Babamın ani konuşmasıyla yerinden fırlayan Hyunjin birşeyler mırıldandı ve resmine geri döndü. Sanırım Beomgyu'yu çiziyordu kafasının çok dolu olduğu belliydi.

"Babaa bu odanın ışığı daha güzel diyorum burası benim olsun ama oğlun ne yapacaksın ışığı çok güzel resim çizilir burda diyor." Hyunjin'i babama şikayet edip koluna hafifçe vurdum ama Hyunjin  kendini hemen yere attı. Yerden kalkmasına yardım ettim salona ilerlerken kavgamız devam ediyordu

"Ne var diğer odayı alsan ama orası da güzel sadece pek bir manzarası yok binaya bakıyor."

"Ya banane kızları ararım onlara gösteririm işte. Biz evden çıkınca falan Fransız kızı mı atacaksın odaya da büyük olanı sen alıyormuşsun." Hyunjin'in gözleri büyüdü ve kendini kanepeye bıraktı.

"Bak fena fikir de değil aslında hem güzel oluyo Fransızlar. Tamam oda benim konuyu tartışmaya kapattım." Koşarak odaya gidip kapıyı kapattı. Kapıya dayandığı için ne kadar denesem de açamıyordum babam yanımıza gelen kadar. Güldü " N'oldu kaptırdın mı odanı. Prensim kalsın bu sefer de o odada birkaç resim çıkarır belki bize." Hyunjin odanın kapısını açıp bana dil çıkardı tam üstüne gideceğim sırada kendini yere bırakıp ağlama numarası yapmaya başladı. Bir süre bakıştıktan sonra hepimiz gülmeye başladık.

Yemeğimizi yemiş ve bisiklet kiralamıştık. Şimdi de bisikletlerle Eyfel kulesine gidiyorduk. Hyunjin birkaç dakikada bir bana yarış teklif ediyordu. En son kulenin önünde fotoğraf çekmek için bir süre bekledik. Babam ikimizin de fotoğraflarını çektiğinde Hyunjin elindeki fotoğraf makinesi ile etrafı fotoğraflıyordu. Ardınden yine bisikletlerimize binerek etrafta tur atmaya başladık. Babam bu halimizi gördükçe daha fazla mutlu oluyordu. Sonunda bisikletleri bırakıp eve dönmüştük. İkimiz de yorulmuştuk. Hyunjin bilgisayarını açıp çektiği fotoğrafları aktarmaya koyuldu. Babam salonda televizyon izliyordu. Bende hızlıca pijamalarımı giydim ve yukarıya çıkmak için Hyunjin'in odasına gittim. Yeni duş almıştı saçlarını kurutuyordu. Hemen yanına dikildim önünde duran telefonu ile fotoğraf çekti.

"Hadi gidiyoruz yorganını al ve beni takip et." Hyunjin anlam veremeyen bakışlarıyla bakıyordu. Merdiveni köşeden çıkarıp yukarı katın kapısına dayadım. Hyunjin düşmemem için merdiveni tutarken büyük kapağı ittirdim. Merdiveni daha sağlam yerleştirdikten sonra yukarı çıktım ve Hyunjin'de beni takip etti.

"Nasıl ama küçükken bulmuştum. Babamdan saklanmak için çıkar burda otururdum. Sonra hep buraya gelmek istedim."

"Çok güzel burası. Demek burası için bu odayı istiyordun seni uyanık." Yere yorganı serdikten sonra ikimiz de üstüne uzandık.

"Yıldızlar çok güzel görünüyor."

"Kesinlikle. Ordaki yıldız Eyfel kulesinin orda da vardı." Hyunjin sadece yıldızları seyrediyordu. Bir süre sonra ikimiz de telefonlarımız ile ilgilenmeye başladık hiç konuşmuyorduk. Instagram hesabından gelen bildirime baktım.

hyunpicss:

My babe (⁠•⁠ө⁠•⁠)⁠♡ @yejihwang

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

My babe (⁠•⁠ө⁠•⁠)⁠♡ @yejihwang

İlk defa beni etiketleyip fotoğraf atmıştı. Demekki hesabını sürekli aktif kullanıyordu. Aynı şekilde bende storyme ekleyip my bro yazdım ve gönderdim. Hyunjin bana bakış atıp güldü. Instagram akışında gezinirken Hyunjin yeni bir post daha paylaşmıştı.

hyunpicss:

Arkamdaki en parlak yıldız olarak beni mi takip ediyorsun? Şimdiden çok özledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkamdaki en parlak yıldız olarak beni mi takip ediyorsun? Şimdiden çok özledim...

yejihwang: O seni hiçbir zaman bırakmadı. Bak verdiği sözü tutuyor:)

Serendipity Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin