26.BÖLÜM Gece

7 2 27
                                    

19.04.2023 🥀 onu asla unutmayalım olur mu? Bu bölümü paylaşıyorum tarih 23.04.23 onun yokluğunun 4.günü o yıldız oldu.

                                  🥀

Jisung'tan...

Bugün günlerden Cumaydı uzun bir okul haftası daha bitiyordu. Bu hafta yazılılardan önce rahat geçirdiğimiz son haftaydı. Gerçi yazılıları pek önemsediğim söylenemezdi derslerim çok kötü de değildi. Minho'dan sonra o hariç birşey çekici gelmemeye başlamıştı. İlk açıldığım zamanı hatırlıyorum sanki biliyormuş gibi bir tepki verip anlıma kondurduğu o öpücüğü. Ne kadar anlaşamadığımız kavga ettiğimiz küs olduğumuz zamanlar da olsa gözüm Minho'dan başkasını görmüyordu. Defalarca beraber yatmıştık ama öpüşmekten ileri geçtiğimizi hatırlamıyorum. Minho bunun için daha çok fazla vaktimiz olacağını söylerdi.

Binasının önünde hazırlanmasını beklerken bunları düşünmek çok güzel geliyor kalbimdeki kelebekleri canlandırıyordu. Bazen duygularım ağır da gelse bırakmak istemiyordum. Bugün Hyunjin'in babası evde olmayacağı için hepimiz ona kalmaya gidiyorduk. Yeji sorun olmayacağını hatta bizimle takılacağını söylediğinde hepimiz kabul etmiştik. Sağ tarafımdan adımın seslenildiğini duyduğumda telefonumdan kafamı kaldırıp sesin geldiği yere baktım ve merdivenden inen Minho'yu gördüm.

"Jis yaa" diye seslendi sadece bana karşı kullandığı sevimli ses tonuyla. Her zaman bana Jis derdi daha yumuşak olurdu. Ama bana karşı söylenen birşeye asla sakin kalamazdı bu özelliğini biraz törpülemiştim. O da alışmış eskisi kadar tepki vermiyordu. El sallayarak karşılık verdim ve kollarımı sarılması için açtım. Kollarımı indirip beni kendi kollarının arasına aldı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Bazen baskın taraf olmayı denesem de ilişkimizde baskın taraf her zaman Minho'ydu.

"Gidelim mi sevgilim?" Dedim kollarının arasından kurtulup elini tutarken.

"Hadi Hyun'u bekletmeyelim bari." Sakince yürümeye başladık. Yol boyunca her zaman konuştuğumuz gibi sohbet edip gülerek devam ettik. Binanın önüne geldiğimizde kapıyı onun için tutup açtım.

"Centilmen erkeğim benim." Kapıdan geçerken yanağıma bir öpücük daha kondurdu. Tüm dişlerim gözükecek şekilde gülmeye başlamıştım. En sonunda tüm ciddiyetimi toplayıp zili çaldım. Bizi Yeji karşılamıştı. Girdiğimizde de Hyunjin'i mutfakta üstü başı un olmuş şekilde bulduk. Minho bir süre göz gezdirdi ve Hyunjin'in yanına geçti.

"Çekil bir işi becerememişsin şu üstünün başının haline bak." Diyip Hyunjin'i kenara itti kollarını sıvayıp Hyunjin'in yoğurduğu hayır yoğuramadığı hamuru yoğurmaya başladı. Minho çok güzel yemek yapıyordu ve yemek yapan Minho'yu izlemek benim için terapiye gitmekten daha güzel bir rahatlama yöntemiydi. Hamurla uğraşırken omuzlarının ileri geri hareket etmesine bayılıyordum. Arada dönüp bana bakıp gülümsüyordu. Hyunjin ise atom parçalar gibi dikkatle Minho'yu takip ediyordu. Gülmemek için zor duruyordum. Bir yandan da Yeji ile okulun dedikodusunu yapıyorduk sonra ikimiz de mutfakta çalışan ikiliye bakıp kahkaha atmaya başladık.

En eğlenceli anda kapı çalmıştı. Yeji karnını tutarak kapıya doğru gitti ve kapı kolunu indirdi. Felix gelmişti ve iki eli de doluydu.

"Hoşgeldin Lix." Hyunjin mutfaktan başını uzatıp Felix'e göz kırptı. Felix mutfağa doğru geçip elindekileri bıraktı.

"Boş gelmek içime sinmediği için brownie ve cookie yaptım akşam yeriz hep beraber."

"Ellerine sağlık hayatım ne gerek vardı ben hazırlıyordum birşeyler."

"Ne hayatım falan noluyo şerefsiz giderayak yürüme çocuğa senin manitan var." Minho un olmuş ellerine baktı ve Hyunjin'in poposuna bir tekme attı.

"Hemde ne hazırlaması geldiğimde hamur seni yoğuruyordu. Bir hamuru beceremedin beceriksiz." Minho Hyunjin'in poposuna bir tane daha vurdu. Biz tekrar gülmeye başlamıştık.

Yaklaşık yarım saat sonra poğaçaları fırına verebilmişlerdi bu arada da Changbin ve Jay aramıza katılmıştı.

"Diyorum işte uğraşmayacaksınız not toplamaya zamanında çalışmanız lazım." Jay sınavlar için not isteyen Changbin'e sitem ediyordu.

"Oğlum baban okulun sahibi müdürü istesen sınav soruları da elinde yok mu şu garip kardeşlerine bir güzellik yapman."

"Yok kardeşim çalış kendi hakkınla al notunu." Jay hâlâ sakindi. Bizde bunu zevkle seyrediyorduk.

"Ama bak kaç senelik arkadaşlarınız sadece kendim için istemiyorum inan bu iyiliği bak bari Chan'ın hatırına nolursun be Jay." Jay en sonunde büyük bir sesle hareket çekti.

"Nah veririm. Hem Chan sen mi çalışıp alıyor notunu."

"Aman be birşey istemedik bundan sonra da sen yemeğimden falan istersin bende vermem ondan sonra görürsün." Changbin küsüp arkasını döndü. Kapının çalmasıyla Yeji kapıya bakmak için gitti. Chan ve Yeonjun da sonunda gelebilmişlerdi. Yeonjun son birkaç aydır çok tuhaf davranıyor ve sebebini bize söylemiyordu ama ortada birşey olduğu vardı. Sadece Chan biliyordu. Gerçi Chan hepimiz hakkında herşeyi biliyordu her birimiz  başımız sıkıştığında ilk Chan'a koşardık.

Saat akşam sekize gelmek üzereydi saatlerdir sohbet ediyorduk. Karnımın guruldadığını hissediyordum. Yanımda oturan Minho da bunu hissetmiş olacak ki birşeyler yemeyi teklif etti ve Yeji ile Chan mutfağa doğru yöneldiler. On dakika sonra ellerinde tabaklarla geldiklerinde dağıtmalarına yardım ettim. Hepimiz sessizce yemek yemeye başlamıştık.

"Yemekten sonra doğruluk cesaret oynayalım mı?" Ortaya bir teklif sundum.

"Tamam cevaplamak istemediklerimiz için ne yapıyoruz peki?" Chan normalde pek katılmadı ama bugün ilk tamam diyen o olmuştu.

"Dolapta babamın sojuları var getirmeli miyim?"

"Sakın böyle birşeyi aklından geçirme Hyun. 2 Nisan'dan sonra istediğin haltı ye ama henüz çocuksun." Yeji kısıtlayıcı anne göreviyle Hyunjin'i durduruyordu.

"O zaman cevaplamamak gibi bir seçeneğimiz yok. Herkes söyleneni cevaplamak veya uygulamak zorunda." Jay de bize dahil olduktan sonra yemeğimize döndük.

Serendipity Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin