bu bilgilendirme bolumudur, bu gunden sonra bolumler eskisi kadar sık gelmeyecektir. tamamen sinava odaklanmis durumdayim, herhangi bir seye haftada iki uc bolum atacak zamani coktan gectim.keyifli okumalar.
•
Havanın güneşli ama soğuk olduğu günleri seviyordum. Hem güneşin sıcaklığını yüzümde hissetmek hem de rüzgarın esintisini hissetmeyi seviyordum. Yine böyle bir günde sırtımı Chan'ın sırtına vermiş, gözlerimi yummuştum. Bana flörtlerini anlatmasını dinliyordum.
"Ama bu kız biraz naz yapıyor."
"Chan," dedim sakince ve gözlerimi açtım. "Şerefsizlik yapma, birine yardım ederken bile flörtöz davranıyorsun ve kızlarda bunu yanlış anlıyor."
"Ama o anlamda yapmıyorum Hyunjin." dedi. Tabii ki o anlamda yapmıyordu ama kanında mı vardı anlamıyordum, birine yol verse bile kızlar ondan hoşlanmaya başlıyordu. Chan'ın yaydığı enerji bir başkaydı.
"Seninkiyle aran nasıl?" diyerek konuyu dağıtmaya çalıştı.
"Hangisi?" dedim dalgınlıkla.
Alayla gülmeye başladığında sırtımı dayadığım sırtından ayırdım ve yan bir şekilde oturarak omzuna vurdum. Umursamadı ve alaylı sesiyle "Jinhyeong'dan başka sevgilin mi var?"
"Bir an seninle fazla empatiden kendimi senin gibi sandım sanırım." dedim üzgünce. Sırtımı banka dayadım. "Ayrıca çok iyi gidiyor, nasıl gidebilir?"
"Jinhyeong iyi çocuk." dedi.
"Evet," Sırıtarak ona döndüm. "Tek başarın bizi sevgili yapmak herhalde."
Gülümsedi ve o da yan dönüp sırtını benim gibi banka dayadı. "Sürekli senden bahseder olmuştu, normalde takılmazdık ama birden yanımda beliriyordu. En son çok hoşlanıyorum bir şey yap diye paçama yapışmıştı."
Güldüm ve "Dalga geçmesene sevgilimle." dedim.
Omuz silkti. "Korkak şerefsizin teki, ben olmasam olmazdınız."
"İşte bu yüzden senden nefret ediyorum."
Sohbetimizi bölen Minho'nun yorgun sesiyle kurulmuş cümle göz devirmeme sebep oldu. Kendini karşımızdaki banka attığında yanına da Jisung oturdu.
"Of," dedi Chan bıkkınlıkla. "Baban bu kadar kısıtlamıyordur seni." diye eklediğinde güldüm ve başımı sallayarak onayladım.
"Felix nerede?" diye sordum Jisung'a. Elindeki telefona bakarken "Minjee ile kantindeydi."
Duyduğum cümle ile gözlerim kısıldı. Beynimde yanıp sönen sirenler vardı. Sıra en yakın arkadaşımda mıydı?
"Gerizekalı." diye kısıkça söylendi Minho. O benim karakterimi bildiğinden tabii ki bunu benden saklayacaktı. Kollarımı göğsümde bağladım ve sakince bir nefes aldım. Neden bu kız yanın benim en yakınlarımı istiyordu? Bu bir tesadüf müydü, ben mi çok alıngandım yoksa kasıtlı mıydı?
"Selam selam!" Arkamdan sesini duyduğun Felix ile başımı öne eğip sakince oturmalarını bekledim. O sırada yanıma yaklaşan Felix yanağıma bir öpücük kondurmuş sonra da boş olan diğer yanıma oturmuştu. Ona döndüğümde göz kırpmıştı. Bu bakışlarını biliyordum çünkü biz çok yakındık.
"Naber Minjee?" Chan'ın sorusu ile karışımda Minho'nun yanına oturan Minjee'ye çevirdim bakışlarımı. Elindeki muzlu süte pipeti geçirirken gülen yüzle Chan'a döndü.
![](https://img.wattpad.com/cover/332566210-288-k710288.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
15 dozen roses, hyunho
Fanfictionellerimden öptü, ellerimden. avuç içlerimden öptü. unutabilir misin şimdi? ben ölsem unutmam. |250123