8.

1.5K 159 131
                                    



selam ben ve her seyden az sevdigim ficim gece gece sizi rahatsiz etmeye geldi nbr

keyifli okumalarr🤍

     ☆ ★ ☆

"Kyo teyze, oğluna biraz daha hızlı olmasını söyler misin? Her sabah onu bekleyemem böyle!"

Minho'nun evinin bahçe kapısına yaslanmış, küçüklükten beri yaptığım gibi kapının üst kısmına gövdemi yerleştirmiş bir ileri bir geri sallanıyordum. Joonki amca okulda olmasaydı bunu yaptığım için kapılarını kırmam hakkında uzun bir nutuk çekerdi. Kapının üstüne çıkmam pek de mantıklı değildi ama ne yapabilirdim ki bunlar çocukluk alışkanlıklarımdı.

"Hyunjin," dedi gülerek evden çıkan Kyo teyze. "Onu hep senin beklediğinden emin miyiz?"

Genişçe sırıttım ve başımla onayladım onu. Tabii ki ben bekliyordum her gün.

"Aptal, seni her gün bekleyen benim." Minho sırtına aldığı çanta ile kapıdan çıktı. "Bir gün beklesen ölmezsin." diye ekledi. Kapının üstünden indim. Sanki onu hiç duymamışım gibi gülümseyerek etrafı izlemeye devam ettim.

Minho kapıya onunla birlikte çıkmış annesine döndü. Kyo teyze kendinden uzun olan oğlunun omuzlarına ellerini yerleştirdi. "Yemek yemeyi aksatma, ilaçlarını da zamanında al tamam mı? Muhtemelen sen geldiğinde evde olmayacağım."

Minho gülümsedi ve kafasını salladı. Eğilip annesine bir öpücük verdi. Kısa süren bir sarılmadan sonra Minho arkasına dönüp yanıma doğru adımlamaya başladı. Kyo teyzeye dönüp el salladım.

"Bana emanet!" Kyo teyze zor da olsa dediğim şey ile gülümsedi ve başıyla onayladı beni. Minho yanıma ulaştığında birlikte caddeye çıktık ve yan yana yürümeye başladık.

Göz ucuyla ona baktığımda onun gözlerinin yerde olduğunu gördüm. Bir yere çarpmasından korktuğumdan koluna girdim. Çarpmazdı ama korkuyordum işte. Tebessüm ederek bana döndü. "Bu sabah nasılsın?" diye sordum gülümseyerek. Birkaç saniye yüzümde gözlerini gezdirdi. "Sayende daha iyiyim." dedi. İyi olması içimi kıpır kıpır ederken önüme döndüm.

Hep iyi olsun istiyordum. İyi olması için her şeyi yapardım.

Minho duygu durumları benden farklı olan bir çocuktu. Hassas değildi ama onu tetikleyen olaylarla baş ediyordu. Travmaları yüzünden düzenli bir şekilde olmasa da psikiyatriste gidiyor ve ilaç kullanıyordu.

Ona döndüğümde gözlerinin etrafta gezindiğini gördüm. O kendini kötü hissettiği, ilaç kullandığı her dönemde gözümün önüne o anlar geliyordu.

Başımı iki yana sallayıp unutmak istedim. Bir daha o halini hatırlamak istemiyordum. Unutmak için çok çabalamıştım, tekrardan beni etkilemesine izin veremezdim. Zaten birimizi etkiliyordu, diğerimizin güçlü kalması lazımdı. Kedi gibi sırnaşıp yanağımı koluna sürttüm. Normalde böyle temasları sevmezdim ama o Minho'ydu, ondan asla rahatsız olmazdım.

"Kusacağım, uzaklaş biraz." dediğinde güldüm ve omuz silkerek daha çok yaklaştım. Sırıtarak kolunu kollarım arasından kurtardı ve kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Başım omzunu bulduğunda biraz eğilip saçlarım üstüne bir öpücük kondurdu. "Şımarık böcek."

"Ya," dedim ve omzundan başımı kaldırdım. Küçükken birbirimize hakaret etmezdik ama o çok sinirlendiğinde bana böcek derdi. Böcekleri sevmez ve korkardım. Bu yüzden küçüklükten beri böcek diye seslenirdi bana. "Sensin böcek of." dedim.

15 dozen roses, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin