13.

1.2K 163 189
                                    



bölüme başlamadan önce sizden istediğim bir şey var. biraz da olsa hyunjin'in tarafından bakın ve durumu ona göre değerlendirin. minho'nun tarafından bakmak kolay olanı biliyorum ama hyunjin'e de bakalım biraz olur mu<3

keyifli okumalar.

Neredeyse canımı yakarak vücudumu kurularken boşlukta gibiydim. Telefonumun zil sesini duyuyordum ama cevap vermek için harekete geçemiyordum. Kafamda düşünceler cirit atarken kendimi kötü hissediyordum.

Hızlıca, asılı temiz kıyafetleri giydim ve kabinden çıktım. Saçlarımı da kuruturken çantamdan telefonu aldım ve Jinhyeong'ın cevapsız aramalarında gezdirdim gözlerimi. Dört cevapsız arama öylece dururken benim için geldiğini anlamıştım. Gözlerimi yumdum ve telefonu tekrar çantaya attım.

Kendimi iğrenç biri gibi hissediyordum

Öyleydim de zaten.

Henüz yeni duş aldığımdan bir titreme bedenimi sardığında üstüme hırkamı giydim. Çantamı kapatıp sırtıma aldım, elimdeki kirli havluları da sonra yıkatmak adına dolabına fırlattım. Beni dışarıda beklediğini bildiğim erkek arkadaşım için soyunma odasından çıktım ve akademinin salonuna doğru yürüdüm. Jinhyeong genelde beni burada beklerdi. Tahmin ettiğim gibi elinde telefonla, kafasındaki şapka ve basketboldan yeni döndüğü belli olan kıyafetlerle oturuyordu.

Yanına adımladım. "Jinhyeong," diye seslendim. Göz göze geldiğimizde gülümsedi ve ayaklandı. Telefonu cebine atıp yanıma geldi.

"Sevgilim," dedi.

"Sevgilim." dedim.

Bunu kendime hatırlatmak için söylemiştim.

Eli elimi bulduğunda birlikte akademiden çıktık. "Nasıl geçti günün?" dedi ilgiyle.

"İyiydi." dedim. Gülümseyen yüzünü bozmamak için gülümsedim ben de. "Senin nasıldı?"

"Yorucuydu, tabii şu an kalmadı bir şey."

Kalbimde bir sızı dolaştığında yanağımın içini ısırdım.

"Yemek yemedin değil mi, yemek yemeye gidiyoruz?" dedi. Başımı sallayarak onayladım. Keyifle gülümseyip önüne döndü. Durgunluğumu fark etmiş gibiydi. Ben gözümü ondan çekemiyordum. Zihnime bir şeyler kanıtlamak, anlaşılmayanı anlatmak istiyordum sanki.

"Jinhyeong." dedim.

"Efendim sevgilim?"

Esmer teninde, burnundaki bende, dolgun dudaklarında gezindi gözüm. Yakışıklıydı, onunla tanıştığım ilk andan beri bundan etkileniyordum. Kibardı, eğlenceliydi. İlgili bir sevgiliydi. Jinhyeong benim için çok şey ifade etmişti iki ayda. Benden hoşlandığını söylediği ilk an, sevgili olmaya karar verdiğimiz o akşam, maç sonunda herkesin ortasında çekip sarıldığı ve alnıma öpücük kondurduğu gibi güzel anlar vardı aklımda hep.

"Seni seviyorum." dedim.

Gülümsedi. En çok gülümsediği an etkileniyordum ondan. "Ben de seni seviyorum da ne oldu durup dururken."

15 dozen roses, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin