Impinge

161 28 8
                                    

Her şey kusursuz bir düzen içinde ilerliyordu.

Davetliler karşılanmış, içip sohbet edecekleri yere kadar eşlik edilmiş ve gönülleri hoş tutulmuştu.

Sorun olmayacaktı.

Sadece düzeni takip etmek yeterliydi.

Gözlerim yan tarafta saplarından asılmış yelpazelere takıldı.

Onların keyfi için hazırlanan yelpaze gösterisini izlerken İno ve diğer kıdemli geyşaların senkronizeleri karşısında büyülenmemek elde değildi.

Tsunade-sama'nın dediği gibi yüzümü ifadesiz tutmaya ve biten bardakları doldurmaya, boşalan çaydanlığı doldurmak için hamle yapmak dışında hiçbir şey yapmadım.

İno ve diğerleri davetlilerle konuşuyor, onlara hoşlarına gidecek şekilde davranıyorlardı.

İno'nun bana anlattıklarından sonra tüm bu olaylardan ne kadar iğrendiğimi onların sürekli gülen yüzlerine bakınca anladım.

Hep bir kalıba girmeye zorlanmışlardı.

Müşterinin istedikleri kalıba...

Ürperdim.

Yanımda oturan geyşalardan biri belli belirsiz kolumu dürttü ve çaydanlığı gözleriyle işaret etti.

Gözlerimi kırpıştırdım ve nazik hareketlerle yerimden kalkıp çaydanlığı aldım.

Masadaki laf karmaşasını bölmemeye dikkat ederek küçük ve hızlı adımlarla odadan çıktım ve mutfağa yöneldim.

Çaydanlığı minik masaya koydum ve yeni demlenen çayı elimin yanmamasına dikkat ederek sobadan aldım.

Çaydanlığın kapağını açtığım sırada sürgülü kapının tahta kirişlerine vurulmasıyla irkildim.

"Kusura bakmayın sizi korkutmak istememiştim."

Başımı mutfağın girişine çevirdiğimde orta yaşlı bir adam bana bakıyordu.

Galiba odadakilerden biriydi ama çok fazla kişiye servis yaptığım için yüzünü hatırlayamamıştım.

Çaydanlığı masaya bıraktım.

"Buyurun efendim. Ne istemiştiniz?"

Adam gözlerini benden ayırmadı ve sorum havada öylece kalırken beni süzdü.

Rahatsızca kıpırdandım.

Kimonom fazla gösterişli ve rahatsızdı.

Bu yüzden az hareket etmeye çalışıyordum.

Adam bana bakmayı sürdürdü.

Gerildim.

Terleyen avuç içlerime karşı hiçbir şey yapamadım.

"Lavabo...Nerede?"

Yüz ifademi sabit tutmaya çalıştım.

"Alt katta soldan ilk kapı, efendim."

Adam ağır çekimde başını salladı.

Arkasını dönüp gitmek için hamle yaptığında derin bir nefes aldım.

Ama adam gitmedi.

Arkasını döndü.

"Düşündüm de vazgeçtim."

Üstüme doğru gelmeye başlayınca ne yapacağımı bilemedim.

Geri geri yürüdüm.

Ama fazla gidemedim çünkü soba vardı.

Goddess Of Liberty🗝️/Sasusaku Fanfiction [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin