Step

130 26 5
                                    

Kabulleniş bir hayat felsefesiydi...

Özgürlüğünü kaybetmek temeline dayandırılan bir felsefeydi.

Bazılarına şüphesiz bu zavallıca gelebilirdi.

Ama geyşalar için bu mecburiyetten kabul ettikleri bir durumdan başka bir şey değildi.

Yıllar özgürlüğün tatlı kırıntılarını alıp götürürken tek düze yaşama odaklanmaları kaçınılmazdı.

Yağmur sağanağa dönüştü.

Ellerine dokunan ve geride uyuşuk bir ıslaklık bırakan yağmur damlaları onun gibiydi, özgürdü.

Düşmekten korkmuyorlardı.

Ama o korkuyordu...

Ne yapacağını bilemediği için korkuyordu.

Nasıl hissedeceğini bilemediği için korkuyordu.

Artık o ev yoktu gözlerinin önünde...

Kaşlarını çattı.

Oraya ne zamandan beri 'ev' yakıştırmasını yapıyordu ki?

Yeni yeni tadını aldığı bu özgürlük hissini onun elinden yıllarca alan o 'ev' ona hapishane gibi gelmeye başlamıştı.

"Demek buradasın..."

O kadar derin düşüncelere dalmıştı ki şiddetli bir şekilde irkildi.

Onu himayesine alan adamı ne zaman görse içinde tedbirli olması gereken yanı alarma geçiyordu ve zor sakinleşiyordu.

Arkasını döndü.

Adamın bakışları yumuşaktı.

"Üzgünüm...Seni korkutmak istememiştim."

Bakışlarındaki yumuşaklığa karşılık vermeye çalıştı ama bunu yapmak onu yalancı yapardı.

Kurumuş dudaklarını ıslattı.

"K-korkmadım."

Fısıltısı yağmurlu havayı deldi ve adamın kulaklarında uğuldadı.

Başını salladı.

"Sana katılabilir miyim?"

Görüşmeyeli 1 ay olmuştu belki...

Bu teklifin onu rahatsız etmesini bekledi ama hiçbir şey olmadı.

İçindeki o tedbirli kısma rağmen bu adamın ona zarar vermeyeceği ortadaydı.

Ellerini birbirine kavuşturdu ve sıktı.

Kendisini aldığı o günden beri onu kırsalda bir eve yerleştirmişti.

Yanına verdiği 2 hizmetli evin tüm işlerini yapıyordu.

Bu yaşam onun için yabancı olsa bile ses çıkarmadan uyum sağlamayı öğrenmişti.

En sonunda birazcık da olsun gevşemişti.

Başını salladı.

Kafasındaki düşünceyi yoklayıp sabitledi.

'Bu adam sana zarar vermez.'

Adam kadının bu uysal tepkisine karşı teşekkür etti ve evin verandasından beraber yağmuru izlemeye koyuldular.

Saniyeler dakikalara, dakikalar ise saatlere dönüştü...

Sanki zaman yağmuru izlerken durmuş gibiydi.

İkisi de hiç konuşmadı.

Sadece kafalarında dönüp duran her şeyi susturmanın ve biraz daha olsun rahatlamanın yollarını aradılar.

Kız içini sürekli yiyip bitiren ve kafasında dönüp duran o soruyu sormak için cesaretini topladı.

Başını adama doğru çevirdi ve adam farkında değilken onun yakışıklı, sert yüzünü inceledi.

Yumruğunu sıktı.

İçinde güç bela biriktirebildiği cesaret duygusunun ağır basmasına izin verdi.

"Ne-neden beni yanınıza aldınız?"

Adamın sorusu karşısında ona dönmesini ya da en azından ona yönelik yapacağı bir hamleyi beklemişti.

Ama adam gözlerini yağmurdan ayırmadı.

"Bunu ben de bilmiyorum. Ama seni ilk gördüğüm günden beri bir geyşa olamayacağını biliyordum diyelim."

Kadın kaşlarını kaldırdı.

Bu da ne demek oluyordu şimdi?

Kendini bildiği günden beri geyşa olarak yetiştiriliyordu.

Artık hayatının bir parçası olan bu durum karşısında bu adamın böyle bir yorumda bulunması hem onu üzmüş hem de tuhaf bir şekilde bağımsız hissettirmişti.

Ancak ona bu türden bir hayat şartları sunan adamın muhakkak ondan istediği bir şey vardı.

Bir kere daha esaretini umutsuzca topladı.

"Şimdi...N-ne olacak?"

Adam kadının ürkek sesine karşı sonsuzluktan gelen yağmurlara bakmakla yetindi.

Biliyordu...

Eğer isteseydi hareminden bir kadını yatağına alıp hemen çocuk sahibi olabilirdi.

Ancak, Japon Krallığı'nın bilinmeyen bir kısmı tamamen manipülatif ve karanlık bir kısımdan oluşuyordu.

Haremde olan her bir olay bir şekilde meclise ya da ailelere ulaşıyor, istenmeyen sonuçlara sebep olabiliyordu.

Genellikle acı bir tecrübeyle biten bu olayların sonunda hep suçlu kadın oluyordu.

Çünkü, bu adaletsiz ve yozlaşmış sistem, Kralın egemenliğinden sonra erkeğin egemenliğini kabul ederdi.

Kral bunun en başından beri farkında olsa da bazı şeylerin değiştirilmesi için ahlaki değerlerin kökünden sökülmesi gerektiğini de biliyordu.

Ve bu şu an için imkansızdı.

Kadının büyük bir dikkatle ona baktığını fark etti.

Kafasındaki toparladı.

Kelimelerini düzgünce seçmeye özen gösterdi, zira karşısındaki bu kadın ürkek bir tavşan gibi her olumsuz harekete duyarlıydı.

"Şu anda senin rahatlığından başka bir şey istemiyorum ama...Sadece ileride senden isteyeceğim şey karşısında bana güvenmeni diliyorum."

Sesi yağmurun yoğun şırıltısına karışırken adam kadına bakmak istemedi.

Çünkü ilk defa Kral olduğu için değil, bir insan olduğu için adım atıyordu hayatında...






Sasusaku ile kalın...

Sasusaku ile kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Goddess Of Liberty🗝️/Sasusaku Fanfiction [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin