17. Bölüm

5.1K 520 746
                                    

Evimdeki ilk gecemdi ve gözüme asla uyku girmiyordu. Yaklaşık bir saattir boş boş tavanla bakışıyordum. Ne kadar yatakta sağa sola dönsem bile uyguladığım hiçbir metot işe yaramamıştı. Kendimi çok yalnız hissediyordum. Komidinin üzerinde duran telefonumdan saate baktım. Gece iki buçuktu. Minho'nun evindeyken bu saatte beşinci rüyamı görüyor olurdum. Sanırım yerimi yadırgıyorum.

Elime aldığım telefondan Whatsapp'a girip 'Bebeğim' diye kayıt ettiğim Minho'ya tıklayıp görüntülü aramaya bastım.

Acaba vaz mı geçsem diye düşünmeye kalmadan aramam cevaplanmıştı. Anladığım kadarıyla çalışma odasına oturan Minho, endişeyle bana bakıyordu. "Güzelim, bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Hayır, ne alaka?" dedim gülerek.

"Ne bileyim, bu saatte arayınca korktum. Peki neden aradın? Çoktan uyumuş olman lazımdı." dedi tek nefeste. Bir süre ne diyeceğimi düşündükten sonra yanıtladım, "Seni özledim. Uyku tutmuyor."

Yüzündeki endişenin yerini gülümseme alınca bende güldüm. Gülünce çok tatlı görünüyordu. Sanki otuz yaşına yaklaşmış bir adam değil de, küçük bir oğlan çocuğu gibiydi.

"Öyle mi? Demek küçük bebeğim beni özlemiş." dedi yaramazca tebessüm ederken. Bense aynı onun gibi yaramazca başımı salladım, "Bu yatak benim için çok büyük. Kalan boşluklar yalnız hissetmemi sağlıyor." dedim dudaklarımı büzerek.

"Jisung, saat çok geç. Artık uyumalısın. Sabah bol bol görüşürüz." dedi. Bu sefer gerçekten yüzüm düşmüştü. Ama haklıydı da. Şehirin yarısı bu saatte uyuyorken bir tek ikimiz ayaktaydık.

"Peki, iyi geceler."

"İyi geceler bebeğim." dedikten sonra aramayı kapattım. Uyuyabileceğimi hiç düşünmüyordum. Belki de bir şeyler izlersem uykum gelirdi. Bu şey korku filmi olsa güzel olurdu aslında.

Netflix'ten cinlerle ilgili bir korku filmi açıp izlemeye başladım. Büyük yatağın en sevdiğim yönü istediğim gibi yayılabilmem olmuştu. Özellikle bir şeyler izlerken bu çok iyi oluyordu.

Filmin ilerleyen dakikalarında gece gece yalnız başıma korku filmi izlemenin pek mantıklı bir fikir olmadığını idrak etmiştim. Fakat bunun için çok geçti. Canavarların aniden ekrana çıkmasıyla bağırmadan duramadım. Sesim öyle yüksek çıkmıştı ki, komşuların duymuş olma ihtimali çok yüksekti.

Filme ara vermeye karar verip yataktan kalktım. Karanlık koridorda ilerlerken nedensizce arkamda biri olduğunu düşünüp koşma gereği duydum. Düşüncesi bile ödümü koparıyordu.

En sonunda mutfağa ulaşıp ışığı açtıktan sonra kendime bir bardak su doldurdum. Bardağın tümünü içtikten sonra boş bardağı bulaşık makinesine koydum. Şimdi tekrar koridordan geçip odama gitmem lazımdı. Tamam Jisung. Alt tarafı bir koridor. Orada kimse yok. Sadece aptal bir film yüzünden korkuyorsun, o kadar.

Derin bir nefes alıp mutfağın ışığını kapattığım gibi odama koşmaya başladım. Tam koridorun ortasındayken kapının çalınmasıyla durdum. Tam kapıya doğru gidecekken hemen vazgeçtim. Ya kapının önünde hırsız veya katil varsa varsa! YA EVİMİ CİNLER BASTIYSA?!

Işık hızında koşarak odaya girip kapıyı kapattım ve battaniyeyi kafama kadar çektim. Umarım her kimse yanlış basmıştır ve geri gider.

Zil sesini bir kez daha duyduktan sonra telefonu elime alıp Minho'yu aradım. 'Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor' yanıtını duyduğum an korkum beş katına çıkmıştı. En ihtiyacımın olduğu zamanda da başıma gelene bak. Tanrım ölmek için çok gencim. Lütfen kapımdaki katil beni öldürmesin.

Gangsta | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin