26. Bölüm

4.1K 461 485
                                    

Medya çok güzel değil mi...

Felix;

Stresle ellerimle oynarken çalmaya cesaret edemediğim kapının önünde duruyordum. İlk defa abimle konuşacağım için bu kadar gergin hissediyordum. Çünkü onunla daha önceden hiç böyle bir konu hakkında konuşmamıştım.

Önünde beklediğim eski kapıyı inceledikten sonra dışarıdan eve baktım. Eski püskü, tahtadan bir yerdi. Neden konuşmak istediğimi söylediğim zaman buraya çağırdığı hakkında bir fikrim yoktu. Tek bildiğim artık kapıyı çalmam gerektiğiydi.

Kapıyı tıklattıktan sonra bir süre bekledim. Ardından eski olmasından kaynaklı çıkardığı gıcırtılı sesle birlikte açılmıştı.

"Hoş geldin Lix." dedi Chris hyung.

"Hoş buldum." diye karşılık vermemin ardından içeri geçmem için eliyle işaret etti. İlk başta tereddüt etsemde en sonunda girmiştim. İçerideki keskin rutubet kokusu gözlerimi bile yaşartacak derecedeydi. Neden buradayız?

"Ee miniğim, konuşmak istediğin konu nedir bakalım?" Dedi ellerini göğüsünde birleştirdikten sonra.

Derin bir nefes alıp gergince dudaklarımı araladım, "Önemli bir şey söyleyeceğim. Fakat sinirlenmek yok."

Biraz düşünüp konuştu, "Söz veremem."

"Peki öyleyse ben gide-" derken elimden tutup beni durdurdu. "Şaka yapıyorum. Abin sana hiç kızar mı Felix?"

"Doğru.." diyip başımı salladım.

"Ee dökül öyleyse."

Tam konuşacakken durdum. Söylemek istediğim şey, Hyunjin'le birlikte olduğumuzdu. Fakat böyle aniden söylersem iyi şeyler olmayacağı kesindi. Bu yüzden, "Şey... hiç Minho'yla barışmayı düşündün mü?" diye sordum.

Saniyesinde kaşları çatarak yanıtladı, "Bunun için mi geldin Felix?"

"Sadece cevapla." dedim.

Durdu ve bir iç çekti, "Hayır Felix? Bunu sana daha kaç defa söylemem gerek. Minho bizim en büyük düşmanımız."

Bir şey diyemedim. Sadece hafifçe başımı salladım. Keşke şu inadından vazgeçsen hyung. Nereye kadar böyle devam edebilirsin ki.

"Aslında sana söylemek istediğim başka bir şey var." dedim ve yavaşça dudaklarımı araladım, "Hyung biz Hyunjin'le-"

Birden kapının hışımla açılmasıyla şoka girmiştim.

Bu...

Jisung:

Kafamdaki zonklamayla görüşüm yavaşça geri gelmişti. Gözlerim açılır açılmaz kendimi bir arabanın arka koltuğunda, elim kolum bağlı bir şekilde uzanırken buldum. Neredeyim ben böyle?

Olduğu yerde duran arabada benden başka kimse yoktu. Biri beni buraya tıkmıştı adeta. İyide kim böyle bir şeyi yapar ki.

Bekle.

Hayır.

Lütfen hatırladıklarım bir hayal olsun.

Bunun arkasında bir iş olmalı. Changbin böyle bir şeyi asla yapmaz. Yıllardır onu tanıyorum. O benim can dostum, dert ortağım ve zor zamanımda neşe kaynağımdan başkası olamaz. Beni sırtımdan bıçaklayamaz!

Çığlık atmaya çalıştım, fakat etrafta birisinin olma ihtimaline karşı cesaret edememiştim. O sırada gözümden bir damla yaş süzülüp gitmişti. Korkuyorum. Böylesine elim kolum bağlı başıma geleceklerden habersizce duruyordum.

Gangsta | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin