18. Bölüm

5.2K 529 1.3K
                                    

Chris;

Anahtarı kapıya soktuktan sonra hemen odama geçip kendimi yatağımın üzerine attım. Tatlı suratı aklımdan gitmiyordu. Virüs gibi bulaşmış, çıkmıyordu zihnimden.

Hayatımda ilk defa böyle bir şey hissediyordum. Heyecan gibiydi, ama tam olarak öyle söylenemezdi. Daha çok kalbim sızlıyordu. Bu duyguyu tanımlayabilecek bir cümle yoktu henüz.

Yatakta deniz yıldızı pozisyonunda boş boş uzanırken birkaç dakika sonra Felix odaya geldi. "Hyung, shifting mi yapmaya çalışıyorsun?" dedi gülerek.

"Evet katil civciv. Sensiz rahat bir hayata shifting yapacağım." dedim gözlerimi kapatarak.

"Çok kötüsün hyung." dedikten sonra gelip koluma vurdu. Ardından yatağın ucuna oturup konuştu, "Anlat bakalım, nedir derdin?"

"O kadar belli oluyor mu ya."

"Hemde fazlasıyla." demesinden sonra oturur pozisyona gelip anlatmaya başladım, "Sanırım abin aşık oldu."

Gözleri şokla açılırken şaşkınca dudaklarını araladı, "Ne? Aşk mı? Senin gibi bir dağ öküzünden hiç beklemezdim."

"Terbiyesiz." dedim şakasına. Lix ise gülümseyerek, "Ee, kimmiş bu şanslı kız?" dedikten sonra birkaç saniye durup söyleyip söylememek için düşündüm.

O benim kardeşimdi. Ne olursa olsun her şeyi bilmek onun hakkıydı.

"Lix... o bir erkek." Dediğim şeyin ardından hiç beklemediğim bir tepki vermişti. "Salla, kimmiş sen onu söyle." Yargılamayacağını biliyordum ama bu kadar da umursamaması garibime gitmişti. Anlaşılan onu doğru yetiştirmişim.

"Garip gelebilir, ama hiç tanımadığım birine ilk görüşte aşık oldum. Yolda giderken tatlı bir oğlanla çarpıştım. O da söylemeye başladı. Sonra adını öğrendim, Kim Seungmin" derken farkında olmadan gülümsediğimi fark ettim.

"Onu bir daha nasıl göreceksin ki?"

"Bilmiyorum, ama ne yapıp ne edip onu tekrardan bulacağım." dedim. Gözlerimi tekrardan küçük civcivime çevirdiğimde moralinin bozulduğunu fark ettim. Adeta bütün neşesi yok olmuştu birden. Endişeyle sordum, "Felix neyin var?"

"Onu benden daha çok sevmeyeceksin değil mi?" demesiyle kendimi tutamayıp büyük bir kahkaha attım. Çocukken de böyleydi. Eskiden arkadaşlarımın kardeşleriyle ilgilendiğim zaman küsüp bir kenara geçerdi. Ama bana olan sevgisinden asla küs kalamazdık.

"Sen benim her şeyimsin civcivim. Bütün varım da, yokum da sensin." diyip sarı saçlarını okşadım. Kafasındaki elimi ittirip, "civciv deme bana!" dedi çatık kaşlarıyla.

...

Bir Ay Sonra...

Hyunjin;

Şoförüme ilerideki markette durmasını söyledikten sonra arabadan indim.

"Evin ihtiyaçlarını alıp geliyorum." diye haber verdim gitmeden önce. Ardından yeni yapılmış olan büyük markete girdim. O sırada durup evde nelerin eksik olduğunu düşündüm.

Evet, kesinlikle süt almalıydım. Kaç gündür kahvemi sütsüz içmekten sinirlerim bozulmuştu.

Köşeden bir alışveriş arabası alıp görevli kadına sütlerin hangi reyonda olduğunu sordum. Eliyle ileriyi işaret ederek, "Şu ileride, sol da efendim." dedi. Başımı sallayarak teşekkür ettikten sonra tarif ettiği yere ilerledim.

Sola döndüğüm an, en üst reyondaki mısır gevreğine ulaşmaya çalışan Felix'i görmüştüm. İstemsizce bir gülümse yerleşmişti dudaklarıma. Hazır yakalamışken biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi herhalde.

Gangsta | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin