5. Bölüm: KIRMIZI ELBİSE

66 8 48
                                    

Biliyorum bölümü bir hafta geç paylaştım ve aranızda merakla bekleyenler vardı. O zaman ben lafı fazla uzatmak istemiyorum. Hepinize iyi okumalar canlarım.

Instagram hesabımızı takip etmeyi unutmayın

Hikayeye başlamadan önce oylamayı unutmayın

İg: biromrumsevda

∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞

Bugün günlerden 3 Nisan'dı. Abimlerdeydim. Yengem kahvaltıya çağırmıştı. Ama ben kahvaltı yapmaktan çok Umay'la oynuyordum. En son abimin kızgın bakışlarına mağruz kalınca hafif güldüm ve önüme döndüm. "Hadi bitanem kahvaltı yapalım sonra oyun oynayalım" dedim Umay'a bakarak.

Gülümsedi başını omuzuma kattı "Oyuy Öyyüm" dedi. Güldüm ve hafifçe yanağını ısırdım sonra ısırdığım yeri öptüm. Yüzünü buruşturmuştu. Çatalı aldım ve Umay'la beraber kahvaltı yaptık.

⁂ ⁂ ⁂

İki gündür Mihra ile konuşmuyorduk. Daha doğrusu konuşamıyorum çünkü nöbette çağrılmıştım acil olarak ve gece yarısı birden kalkıp gitmiştim. Hiç onu arayacak vaktim olmamıştı. Bir kaç saat önce hastaneden çıktığımda önce eve gittim duş alıp üstümü değiştirdim. Daha sonrasındaysa Alp'i arayıp Mihra'nın nerde olduğunu teyit ettim. Alp'teydi. Ona geleceğimi ve kapıyı Mihra'nın açmasını söylemiştim.

Eve varmıştım elimde koca bir buket zambak vardı. Çok severdi o zambakları gülümsedim kendi kendime. Kapıyı çaldım. Mihra açtı kapıyı. Gülümsemem yerini buruk bir gülümsemeye bırakmıştı. Bana bakıyordu. Yine yüzünde bir ifade okuyamadım. İfadesizce bakıyordu.

İçeri girecekti ki elini tuttum.

"Mihra bekle. Lütfen önce dinle bi. Gece yarısı acilden çağırdılar gitmek zorunda kaldım. Dünden beri hastanedeyim. Üç saat önce çıktım evde duş alıp buraya geldim gerçekten."

Cebimden telefonu çıkarttım ve Mihra'ya gösterdim. "Bak şarjım on. Telefonum kapalıydı. Şarjım bitmişti. Evde duş alırken şarja katabildim anca. Sana haber veremedim nolursun dinle beni."

Elimdeki buketi ona uzattım. "Dinlemezsen de en azından bunları al. Lütfen Mihra"

Bana bakıyordu yüz ifadesi biraz yumuşadı ancak hala ifadesizdi. Hiç birşey demeden ve buketi almadan içeri girdi. Yüz ifadem düştü bir anda. Hayal kırıklığına uğramıştım. Tamam haklıydı ancak... Seslice nefes verdim. Haklıydı, ancak yoktu. Birinden arayabilirdim. İçeri girdim ve kapıyı kapattım. Salona gittim. Salona girdiğimde kaşlarımı çattım. Birisi vardı ve Mihra'nın yanında oturuyordu. Üçlü koltukta oturuyorlardı bence ortalarına sığardım. Alp'e baktım kızgın bir şekilde sonra Mihra'ya baktım yanlarına gittim ikisinin ortasına oturdum. Adam yana kaymak zorunda kalmıştı. Bana ne? Beni ilgilendirmez! Mihra'ya baktım gülümsedim.

"Sevgilim buketini almayı unuttun elimde kaldı." Birşey diğcekti ancak buketi eline tutuşturunca diyemedi. Zorunlu olarakta buketi aldı.

Adam başını çevirdi ve bir Mihra'ya birde bana bakıyordu sonra hafif kaşlarını çatarak. "Bir sevgilin olduğunu söylemiştin?" Dedi.

Pardon hesap mı verecekti birde. Mihra'nın elini sıkıca ama onun canını acıtmıycak şekilde kavradım. "Pardon birde hesap mı verecektik?" Adamın yüzü düştü bas baya. Yavşak.

"Y-yok h-hayır. Yanlış anladınız" resmen kekeliyor bu.

"Neyi yanlış anladım?"

Alp'e baktı. "İzninle ben kalkim artık evde bekleyenler var zaten. Kahvaltı için teşekkürler her şey çok güzeldi"

BİR ÖMRÜM SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin