10. Bölüm: YAVRU

32 4 16
                                    

Evvvet, yeniden hoşgeldiniz. Özlendiniz sevgili dostlarım. Eee kimler hatırlıyor final bölümünde neler olduğunu?? Hadi kitaba geçmeden önce sizlerle biraz sohbet edelim sevgili dostlar. Yorumlarınızı bekliyorum 😉

Bi dakika, bi dakika. Sizden ricam lütfen 2 saniyenizi ayırıp hikayemizi oylar mısınız sevgili okurlar. Sizin 2 saniyeniz benim için o kadar değerli ki, oylamayı unutmayın lütfen🙏🏻 Şimdiden teşekkürler sevgili okurlarım

İg: biromrumsevda

TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIIN.

∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞∞

2 ay sonra.

29 Mayıs'ın üzerinden tam 75 gün geçmişti. Yaz neredeyse bitmişti. Bugün 1 Eylüldü. İlk aylarda kendimi toparlamam her ne kadar zor olmuş olsa da pes etmeden devam ettim. Ona bunu yapanları eğlendirmiycektim. Tim komutanlığından alınmıştım. Asıl görevim olan istihbarata verilmişti yeniden. Ama istihbaratta beni sahaya göndermiyordu sadece ofiste oluyordum bilgisayar başında. Bu iyi mi kötü mü henüz çözemiyordum. Bazen dalıp gidiyordum. Aklım bembeyaz olmuş teninde kalıyordu. Bana son bakışında... Belki de göndermemeleri en iyi seçenekti. Bir kişiye daha benim yüzümden zarar gelmemeliydi. Gözlerim yavaşça sol parmağımdaki yüzüğe kaydı. Yüzüğü 75 gündür hiç çıkarmamıştım. Bu bana ondan kalan son şeydi.

Derin bir nefes alıp yataktan kalktım ve banyo'ya doğru ilerledim. İlk başlarda abimler beni her ne kadar yalnız bırakmak istemese de son birkaç haftadır tek kalıyordum. Birilerinin olması kafamı daha çok bulandırıyordu çünkü. Banyo'ya girdim elimi yüzümü yıkadım ve bir havluyla kurulayın. Banyodan çıkıp yeniden odama geçtim ve makyaj aynasına doğru ilerledim. Hayır makyaj yapmıyordum ama adı buydu. Koltuğa oturdum ve saçlarımda ki tokayı çıkardım. Saçlarım yine kabarmıştı. Alp gittiğinden beri saçlarımın kıvırcık olmasını sevmiyordum. Biraz köpük alıp saçlarıma yedirdim ardından da saçımı ikiye ayırıp ördüm ve uçlarına toka bağladım. Ardından ayağa kalkıp dolabıma gittim. Asker kıyafetim, rütbem, görev kıyafetim, Alpin eşyaları. Hepsi buradaydı. Ama ben formamdan uzaklaştırılmıştım.

Bana bakan siyah kot pantolonumu ve siyah boğazlı kazağımı alıp üzerime geçirdim. Ardından da siyah deri ceketimi alarak üzerime giyindim. Dolabımı kapattım. Sırt çantamın içini kontrol edip fermuarlarını kapattım ve tek omuzuma asarak odadan çıktım mutfağa gittiğimde yine hiç birşey yoktu. Kapıya gittim ve kenarda duran montumu üzerime giyinip kısa botlarını aldım ve giyindim. Evden çıkıp kapımı kitledikten sonra aşağıya inip arabama bindim ve apartmanın otoparkından çıktım. Ofise giderken yol kenarındaki bir pastanede durup bir kaç poğaça ve simit almıştım. Ofise gittiğimde değişik bir yoğunluk vardı. Evet daha öncede buraya geliyordum işlerim oluyordu. Ancak hiç böyle bir yoğunluk görmemiştim. Yoğunluktan çok herkes stresliydi. Odama geçerken karşılaştığım herkes yüzüme gerginlikle bakıyordu.

Odama geçip kapımı kapattığım da telefonumun ön kamersını açıp yüzüme baktım ardından telefonumu kapattım. Hayır yüzümde hiç birşey yoktu. Neyi vardı herkesin?

Çantamı ve elimdeki poşeti masama bırakıp montumu çıkardım ve askılığa astım. Koltuğuma oturdum ve çantamın içinden tabletimi çıkarıp önüme kattım ve bilgisayarımı açtım. Poşetteki poğaçalardan birini alıp yerken bilgisayarımın şifresini açtım. Ancak bir sorun vardı. Şifre yanlış diyordu. Ben şifre değiştirmedim! Telefonumu aldım diğerlerinden birini arıycaktım ancak kapım çalındı ve cevap beklenmeden odama girildi. Komutanım gelmişti. Elimdeki poğaçayı bırakıp ayağa kalktım.

"Bilgisayarım açılmıyor. Şifre yanlış diyor. Bir sorun mu var?"

"Hayır bir sorun yok. Şifreni ben değiştirdim. Bugün bilgisayarı kullanmıycaksın Ömrüm."

BİR ÖMRÜM SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin