:) (20)

13 3 0
                                    

Yine yeniden bir gün. yeni bir sabah.

Güneşli havanın verdiği enerjiyle uyanmıştım bugün hiçbir şey keyfimi kaçıramaz şu an

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneşli havanın verdiği enerjiyle uyanmıştım bugün hiçbir şey keyfimi kaçıramaz şu an. Kahvemi yudumlarken bir yandan da dinleniyordum. İhaleyi almıştık. Onun için hazırlıklar devam ediyordu ve epey yorucuydu. Gözümün ucuyla gecenin odasına baktım. Son günlerde endişeli ve yorgun bir hali vardı. Gittikçe birbirimize ısınıyorduk ve sanırım ona güvenmeye başlamıştım. Bir zamandan sonra akışına bırakmak lazımdı. Ayaklarım beni ona yönlendirdi. Kapıyı tıklattım. "Gel" tebessüm ederek girdim içeri. Sırf bahanem olsun diye dosyaları bıraktım. "İncelemeniz gereken dosyalar var karan bey onay geçmem lazım" dosyaları incelerken deli cesaretiyle "yemeğe gidecektim bende.." dedim ve sorarcasına kaşımı kaldırdım. Piç gülüşü yerleşti suratına. "Bu bir çıkma teklifi mi yeşim hanım?" Yüzüme sahte bir sırıtış yerleştirdim. "Hayır yemek teklifi" .. "her neyse.." diyip çıktım odadan
çantamı alıp çıkıyordum ki biri belimden tuttu. Tabi ki gece karan. "Ne oldu gece bey acıktınız galiba?" "Yaa ne demezsin karnım zil çalıyor" dudağımın kenarı kıvrıldı.

Güzel bir yemeğin ardından kahvelerimizi içiyorduk.
Gecenin telefonu çaldı.
"Evet?"
"Nerdesiniz"
"Geliyorum"
Telefonu tutan elleri gerilmişti. Kaşlarımı çattım. "Bir şey mi oldu gece?" "Hayır ufak bir işim var sen şirkete geçersin" dedi "peki" dedim somurtkan bir şekilde bana hiçbir şey anlatmıyordu. Ne yaptığından nelerle uğraştığında bihaberdim ve bu artık canımı sıkmaya başlamıştı. Daha ne olduğumuz bile belli değildi. Sinirden köpürüyordum. Düşüncelerimin ardı arkası kesilmiyordu. Bildirim sesi gelmesiyle telefonu elime aldım.
"Az kaldı.." kimden olduğu belliydi. O anki sinirimle cevap verdim
"Anca boş tehditler savurursun. Sen busun işte!"
"Görüşmeyeli cesaretlenmişsin küçük kadınım hoş! Fakat altımda yalvardığın günleri unutma.." iğrenç!
Tek kelimeyle iğrenç gözlerimden bir damla yaş düşerken midem bulandı. Tuvalete koştum ne yediysem çıkarttım. Nefesim kesildi. Midemde bir şey kalmamıştı ama hala öğürüyordum.
En son durduğumda yere çöktüm. Ellerim bacaklarım titriyordu kafamı tuvalettin kabinine yasladım. Nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Oturduğum yerden kalktım. Lavaboya ellerimi koyup biraz bekledim ağzımı yüzümü yıkarken aynaya baktım. Yüzüm bembeyazdı. Hala midem bulanıyordu. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Geceyi aradım.. aradım fakat meşgul çalıyordu. Tamam sakin ol nefes al geçicek diye kendime telkinler verdim tekrar yüzümü yıkadım. Biraz olsun zihnim açılmıştı. Hızla hesabı ödeyip cafenin arka kapısından çıktım arabama binip sürmeye başladım. Fakat midem çok bulanıyordu. Arabayı kenara çekip tekrar kusmaya başladım. Bacaklarım artık beni taşımıyordu. Çaresizlikle ağlamaya başladım. Nefes nefese asfaltta aciz bir şekilde duruyordum. Şansıma tek bir araba bile geçmiyordu. Geceyi tekrar aradım ama yine meşguldü sanırım bu hayatta hep yalnız olacaktım. Bayılacağımı hissettim bir an bacaklarım çok titriyordu. Arkamda bir araba asfalt yolu ağlatarak durdu. Sonunda biri halime acıdı. yardıma geldi diye sevinirken duyduğum sesle şaşkınlıkla kafamı kaldırdım. "Afra!" Donup kalmıştım tepki veremiyordum yanıma eğilip yüzümdeki saçları çekti yüzümü iki elinin arasına alıp "iyi misin" ben hala yüzüne bakıyor tepki veremiyordum. Artık tüm vücudum titriyordu. "Bir şey söyle afra" diyerek beni sarstı benim ise gözlerim karanlığa çoktan gömülmüştü...


Zorlukla araladım gözlerimi doğruldum karşımdaki koltukta arası görmemle kalbim son hızıyla atmaya başladı. Kafamı inanmaz gibi sağa sola salladım "ne işim var benim burda" diyip hızlıca ayağa kalktım. Kalkmamla başımın dönmesi bir oldu aras yakaladı beni midem hala inadına yapıyormuş gibi bulanıyordu. onu var gücümle ittirdim. "Dokunma bana" sesim yorgun ve çatallı çıkıyordu. Arasın burda olmasını şu an onun yanında olmamı dahi algılayamıyordum kapıya doğru ağır adımlarla yürürken midemi tutup durdum. "Kusucam sanırım" aras belimden tutup hızlıca tuvalete götürdü yere çöküp öğürmeye başladım fakat mide sıvısından başka hiçbir şey çıkmıyordu. Mideme kramp girmesiyle iki büklüm oldum aras telaşla yanıma çöktü "afra!" Ben acıdan inlerken ona cevap veremiyordum. "Hay sikeyim" canım çok yanıyordu sanki biri midemi tutup eliyle sıkıyordu. Aras kucağına alıp götürmeye başladı. Gözümü dahi açamıyor sadece inliyordum. Arabanın ön koltuğuna bırakıp koltuğu geriye çekti. İnlemelerim küçük çaplı çığlığa dönüşürken arabanın sarsıntısı midemi daha çok bulandırıyordu. Gözümü zorlukla açıp arasa baktım. Pür dikkat yolu izliyordu. Kafasını çevirip bana baktığında gözlerinde saf endişe gördüm. "Dayan geldik sayılır uyumamaya çalış afra konuş benimle" ağzımı açmadım. Frene basarken bir eliyle de belimden tuttu aras. Hızlıca arabadan beni çıkartıp hastaneye koştu. Son hatırladığım ise pis elleriyle saçımı okşadığıydı...

PALYAÇONUN GÖZYAŞLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin