Kalbimdeki kırıklar(12.bölüm)

30 4 0
                                    

"Allah kahretsin geç kaldım" "bill!!! Bill!"Hemen üstümü giydim rutin şeylerimi hızla yapıp aşağıya indim oturmuş kahvaltı yapıyorlardı "allahım neden bani kaldırmıyorsunuz geç kaldım işe öğlen oldu!!" "Ah üzgünüm işe gideceğini bilmiyordum yeşim"...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Allah kahretsin geç kaldım" "bill!!! Bill!"
Hemen üstümü giydim rutin şeylerimi hızla yapıp aşağıya indim oturmuş kahvaltı yapıyorlardı "allahım neden bani kaldırmıyorsunuz geç kaldım işe öğlen oldu!!" "Ah üzgünüm işe gideceğini bilmiyordum yeşim" "tamam bana bir çay koyarsan seni affederim" geceye mesaj atacaktım ama vazgeçip aradım bahçeye çıktım.
"Alo gece bey ben biraz geç kalacağımda uyuya kalmışım sıkıntı olur mu"
"Tabi bak keyfine sen hiç önemli değil şirketin mimarı benim dimi afra"
"Yani arkadaşım kaldırmamış bende biraz geç yatmıştım uyuya kalmışım kusura bakmayın"
"İyi afra çabuk ol" kapattığında kaşlarımı çattım yüzüm asıldı. Ne dengesiz bir herifti bu.  bill çayımı getirdi gülümsedim "teşekkürler bay moon" "ne demek ilter hanım" "ee layla nerde çıktımı" "ah evet bugün gidiyormusun" kafamı salladım "bir gün daha kalsaydın" "bill yapmam gerekenler var yani kalamam şirkette bir kaç sorun var onları halletmeye çalışıyorum söz daha sonra" deyip gülümsedim bill'e veda edip şirketin yolunu tuttum. Giderkende bir kaç parça kıyafet alıp giydim. Şirkete geldiğimde gece beyin odasına çıktım ilk
"Şey ben üzgünüm yani geç kaldığım için arkadaşımdaydım yani uyuya kalmışım"
"Artık gece ne yaptıysan" diye mırıldandı kaşlarımı çatıp "anlamadım?" "Diyorum ki o kişinin arkadaşın değilde sevgilin olmadığından eminmisin"
"Hayır o benim arkadaşım bill sevgilim değil de siz nerden çıkardınız bunu"
"Ne yani o senin sevgilin değilmiydi" cevap vermeden çıktım. salak! odama gidip çizimlerin son detaylarını her şeyini hazırlayıp gece beye vermeye gittim "ihale için benim açımdan her şey hazır" çizimlere bakarken telefonuma mesaj geldi.
"Hmm çizimlerini merak ettim doğrusu sakın o adama fazla yaklaşma yoksa bedelini ben ödemem küçük kadınım" ve altındada bizim fotoğrafımız vardı. Bir an telefona baka kaldım "kimdi o" diye sordu "hiç hiç kimse" "çizimleri beğendim sunumu sen yapacaksın. Hazırlan." Kafamı salladım hiç iyi değildim hiç odama gittim. Bir yaş süzüldü gözümden off afra off hep böyle ağlamak zorunda mısın bu huyumdan nefret ediyorum gözyaşlarımı sildim. Derken tekrar mesaj geldi bakmadım hatta telefonu duvara fırlattım "rahat bırak beni artık!!" Bıktım senden aras bıktım. Allahın manyağı! Sinirden ellerim ayaklarım titriyordu. Gerçekten çok zor sabrediyordum. Böyle alıp evire çevire eşşek sudan gelinceye kadar dövsem yine de rahatlamazdım. Gerçi yapmışlığım da vardı...

Yaş:18
"Siktir git ulan siktir git!" Arasa elime geleni fırlatıyordum. Yine de içim soğumuyordu. Hışımla yatağın kenarında duran beyzbol sopasını aldım. Ne olduğunu anlamasına izin vermeden sırtına sonrada bacaklarına geçirdim. İki elimle sopayı yatay şekilde tutuyordum. "Yeter!" Diyip bileklerimden tuttu. "Bu aksi hallerinde çok hoşuma gitti afra" dedi sırıtarak. "Boş boş konuşma" "seni özledim. Günlerdir yokum beni böyle mi karşılıyorsun" ellerimi çekmeye çalıştım fakat izin vermedi. "Özledim diyor hala ya! Ben sana bu eve adımını atmayacaksın demedim mi!" "Napayım senden uzak kalamıyorum" boynuma doğru uzandı. "Seni öldürürüm" diye tısladım fakat durmadı ve öpmeye başladı. Erkekliğine dizimi geçirdiğimde iki büklüm oldu. Fırsattan istifade sopayla bir kez daha sırtına vurdum. Afallamıştı. Saçlarından tutup yüzüne yumruğumu geçirdim. Ağzındaki kanı tükürürken "psikopat karı!" Dedi sonra güldü. "Estağfurullah o senin işin canım" bir kez daha tekme attım karnına. Acıyla inliyordu ve bir yandan da gülüyordu sonra psikopat ben oluyordum. Bir kez daha vuracaktım ki bacağımdan çekip yere düşürdü. Kafamı sert bir şekilde yere çarparken inledim. Hışımla üzerime çıktı. "Bırak ulan!" Kaşlarını olmaz der gibi kaldırdı. Kulağıma doğru eğildi. "Sakinleş yoksa sakinleştirmesini bilirim" "senin tehditten başka bildiğin bir şey yok dimi" dedim sıktığım dişlerimin arasından. Ne olduğunu anlamadan şırıngayı koluma sapladı. "Şerefsiz puşt" dedim hala başımın acısıyla inlerken. Yanağıma tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. "Napayım başka çare bırakmıyorsun" "uyandığımda belanı sikicem aras" dedim zorlukla. Bedenim daha fazla dayanamadı ve gözlerimi kapadım...

Şimdiki zaman:
Keşke onu orda öldürseydim döve döve. Şerefsiz!
Gidip telefonumu yerden aldım. En son "ağlama küçük kadınım. Hoşlanmadığımı biliyorsun." Yazmıştı. İçimdeki sinire engel olamayarak "sen dayak istiyorsun. Siktir git!" Yazdım.
"Onları bile özledim!" Allahım sen sabır ver. Kendimi parçalayacaktım sinirden. Odamın perdelerini sonuna kadar çektim. Camdan gördüğüm hareketlilik dikkatimi çekti. Dışarı çıktığımda gece birilerini azarlıyordu. "Böyle bir acemiliği nasıl yaparsınız" karşısındakilerde başlarını eğmiş susuyorlardı. Gece iki elini burun kemiğine götürüp sıktı. Sonra gözleri beni buldu. Yaklaştım. "Sorun ne" içlerinden bir tanesi "güvenlik sistemimize sızmışlar efendim" kaşlarımı çattım. Bunu yapmış olamazsın sinir hücresi. "Neyse ki hallettik tekrar güvenlik ağı oluşturuldu" olumlu şekilde kafamı salladım. Gece odasına girmişti çoktan. Odama geçerek telefonumu aldım.
-sinir hücresi aranıyor...
"Bunu sen mi yaptın?"
"Evet"
"neden"
"biraz bilgiye ihtiyacım vardı. Karana özel değil merak etme diğerlerine de aynısını yaptım. Fakat karandan hiçbir bilgi alamadım beni hemen ağlarından attılar"
"aferin ya yakalanırsan!" "Bebeğim sen benim yazılım gücümün farkında değilsin herhalde" "evi kurdun mu?"
"Evet istediğin zaman geçebilirsin ama kendine yeni bir ev daha tut. Kimse bilmesin orayı adresi gönderiyorum" "tamam" diyip telefonu kapattım. Şirket telefonundan aylin hanımı aradım. "Gel" içeri giren aylin hanıma çizimleri uzattım. "İşleme geçebilirsiniz gece beyden onay alıp" kafasını sallayıp yine kıvırta kıvırta çıktı. Bu kadın niye böyle yürüyor gerçekten. Bir gün kalçası çıkacak diye korkuyorum. Kapattığım perdeleri tekrar açtım içim daralmıştı. Ayaklarımdaki istanbulu izlerken derin bir nefes aldım.
Az kaldı...

PALYAÇONUN GÖZYAŞLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin