Gürültülü sessizlik...(15)

25 3 0
                                    

YEŞİM AFRA İLTER

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YEŞİM AFRA İLTER...

Birden bire bir soru sormuştu "hem sevgilin üzülür sonra" kaşlarımı çattım "ne sevgilisi" "evinde kaldığın hatta sabaha kadar onun altında olduğun sevgilin" gözlerimi büyüttün elim benden istemsiz gecenin yanağına gitti sert bir tokat attım ittirdim "senden iğreniyorum" hızlıca kapıya doğru adımladım kulpu indiremedim aşağılık herif kapıyı kilitlemişti döndüğümde boynundaki damarlari belli olmuştu ve yumruğunu sıkıyordu "aç şu kapıyı" diye tısladım "gece uzun" "bana bak gece karan eğlencenin sırası değil aç şu kapıyı dedim sana!!!" Sinirden ellerim titriyordu en sonunda "sen...sen nasıl bana bu şekilde bir muamele yaparsın bu ne cüret!!" "Sabaha kadar naptınız lan ozaman içerde" kafamı salladım "o benim arkadaşımdı ayrıca sabaha kadar onunla değil kardeşiyle oturdum hatta ben sana şuan neden açıklama yapıyorum onuda bilmiyorum" biraz bekleyip "hem sanane istediğimin altına girerim girmem sana ne!" Hızla yaklaşıp "nedemek istediğimin altına girerim lan ben varya öldürürüm lan öldürürüm" "bırak" çektim kolumu "aç şu kapıyı" "bu gece burdasın hiçbir yere gidemezsin" tek kaşımı kaldırdım "allah allah elbet beni bırakcaksın gece karan ozaman ilk uçakla dünyanın ta öbür ucuna gidicem anladın mı" "buyur seni engelleyen yok ama dönüp dolaşıp bu salonda benim kollarıma geri dönüceksin" kaşlarımı çattım sinirle inledim. Ayakkabıları çıkarıp koltuğa oturdum. Pekala madem öyle bende sabaha kadar bu şekilde beklerdim hava aydınlanır aydınlanmaz giderdim. "E tabi sen şimdi camı kırar falan kaçarsın" diyip güldü. Tebessüm ettim. Yanıma gelip oturdu ellerimden bir dost edasıyla tuttu. "Bak afra eğer bu gece o şerefsizin bildiği bir mekana gidersen sana bir şey yapabilir ben sadece senin iyiliğini düşünüyorum" böyle deyince birazcık anladım geceyi kafamı eğdim "ben alışık değilim böyle şeylere ayrıca bana bir şey olmazdı kendi başımın çaresine bakabilirdim" "bakardın ama olsun tedbirden zarar gelmez değil mi" kafamı salladım. Hissettiklerimi gözden geçirirsek eğer boşlukta ve çaresiz hissediyordum. Bu olanlar çok saçma geliyordu bana bir dizinin içinde gibi hissediyordum. Hayattı işte bu nezaman ne olacağını bilemiyorduk. Oyüzden hiçbir şeyi fazla kafaya takmamak akışına bırakmak lazım bu herzaman böyle oldu şimdide böyle olacaktı. Hayatıma devam edecektim. Bu işten ayrılıp kendi tasarımlarımı oluşturacaktım. "Gece?" Bana baktı "ben işten ayrılmak istiyorum" "olmaz" kafamı eğdim "bak gerçekten zaten rakipmişsiniz ben onunla yüzyüze gelmek istemiyorum bir daha" gözlerimi tek bir noktaya sabitledi. "Gidecekmisin burdan" dedi kafamı sallayıp "hayır" dedim "sadece çalışmak istemiyorum" yüzüme baktı ikimizde korneamızda bulunan o perdeyi indirmiştik. "Olmaz ayrılamazsın" kafamı yana yatırdım. "Neden" "çünkü... çünkü olmaz işte" omuzlarımı düşürdüm. "Anlayamıyorum" "Afra bunu diyeceğim aklıma gelmezdi. Ama özür dilerim" kaşlarımı çattım. "Ne için" "seni üzen her şey için daha önce seni bulmadığım için gelip seni kurtarmadığım için" kafamı eğdim. Omuzlarımdan tutup sarıldı. Tepki vermedim. Saçlarımı okşadı. "Özür dilerim" diye fısıldadı bir kaç kere ben de o şekilde uykuya daldım.

Gözlerimi bir yatak odasında açmıştım yaptığım topuz tamamen bozulmuştu büyük ihtimalle makyajımda akmış bir haldeydi üstüne baktım kıyafetim yana kaydığı için her yerim meydandaydı kafamı kaldırdığımda gece yatağın yanındaki koltukta oturuyordu. "Uyuya kaldın" direkt banyoya doğru ilerledim gerçekten kötü bir haldeydim yüzümü temizleyip saçımı elimle düzelttim. Yatağa oturdum tekrar yanıma geldi. "İyimisin" "evet" birbirimize bakarken aklımdan tonla şey geçti daha önce aşık olmadığım sevgiyi tatmadığım geldi. Kalbime bir sızı girdi. "Ben teşekkür ederim eğer...eğer sen olmasaydın..." "konu kapandı yeşim afra ilter" "ve bu iyiliğin bir bedeli var onuda unutma" dedi sırıtarak güldüm.  Evden çıktım. Hay arabam! Arkamı döndüğümde gece kollarınu birleştirmiş kapıya yaslanmış bana bakıyordu. "Arabam nerde" gözleriyle yan tarafı işaret edince oraya baktım arabam ordaydı. Binip ev sürdüm bu iş bugün bitecekti. Ablamı arayıp eşyalarını toplamasını gelince anlatacağımı söyledim. Ablamı tanıyordum sorgusuz benimle gelirdi o olmadan yapamazdım zaten bir daha. Eve gelip duş aldım valizimi hazırladım. Annemin haberi yoktu. Tatile çıktığımızı söyleyecektim. Aşağıya inip annemin yanına gittim. "Anne?" "Kızım" deyip sarıldı. Gülümsedim. "Şey anne ben yani biz ablamla bir tatile çıkacağız yani merak etme bizi." "Nasıl kızım ya baban o izin vermez ki" "onuda ben düşüniyim annem boşver sen bunları bak ne diycem" cebimden annem için açtırdığım kartı çıkardım. "Bu ne kızım" "anne bak al bunu babam senden parayı alır diye" "kızım ne gerek var" "anne lütfen bak al bunu sakla babama varme sakın tamam mı...bak anne ben bu parayı alın terimle kazandım. Sırf bizim için senin için ablam için...istediğin gibi kullan olurmu annem sen bana bunca zaman baktın büyüttün bu benim boynumun borcu"
"Kızıım" gözleri dolmuştu gülümsedim. "Bak kendine harcayacaksın söz ver bana tamam mı" kafasını sallayıp sarıldı. Sıra babama gelmişti. Ablamın yanına çıkıp tatile gideceğimizi söyledim. Biraz uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Babam gelmişti aşağıya indim. "Ooo hayırdır yeşim eve gelmeye vakit bulmuşsun ne oldu ev mi bulamadın" "merak etme fazla durmayacağım biz ablamla gidiyoruz" "nereye!" Sert sert baktım. "Tatile" "hayır gitmiyorsunuz olmaz öyle şey" "izin almadım BABA" arkamı dönüp gidiyordum kolumdan tuttu. "Sen nereye gidiyorsan defol git ablan kalıyor" kolumu sertçe çektim. "Bak baba tekrar söylüyorum ben o her gün dövdüğün küçük kız değilim ablamda öyle ben büyüdüm anlıyormusun istediğim yere giderim istediğim kişiyi götürürüm" yukarı çıkıp "abla hadi gidiyoruz" "yeşim ablacım gitmesemiydik babam..." "abla gidiyoruz babamı dert etme" kafasını salladı. Annemi öptüm yola çıktık "ayh ablacım böyle apar topar çıktık ya sorması ayıp nereye gidiyoruz biz" bak onu düşünmedim işte "şey orasını henüz düşünmedim" "ah yeşim ah nedemek düşünmedim kızım" "of abla önemli kısım o değil şuan bilet bulabilecekmiyiz" ablam kafasını olumsuzca salladı gülümsedim. "Madem öyle sen söyle nereye gidelim tatil boyunca patron sensin" güldü. "Aslında şey izmire gidelimmi yeşim hep oraya gitmek istemişimdir" "ozamaaann ilk durağımızz izmiiirr" diye bağırdım kahkaha ata ata havalimanına geldik. Şansımıza bilet vardı tabi dört saat sonra bizde saat gelene kadar cafede oturduk muhabbet ettik. "Ayhh yeşim off otobüsle gidemezmiydik ki" "ablaaa yoksa senin uçak korkun mu var" "ayh yok ne korkusu boşu boşuna masraf oldu". Güldüm. Karşıdan gelen bir adet gece karanı görmemle yerimde zıpladım "abla sen bekle ben geliyorum" diyip gecenin yanına gittim "ne işiniz var sizin burda" "nereye!" Kaşlarımı çattım. "Sizi ilgilendirmez" öyle bir baktı ki bir an koşasım geldi. Cebimdeki bileti aldı allah aşkına nerden gördü onu "demek izmir he" "evet izmir" deyip bileti aldım.  "Yeşim gitmek zorunda değilsin -gerçi seni burda tutmasını bilirdimde neyse- kimse sana bir şey yapamaz bunu biliyorsun değil mi" kafamı eğdim "bitti mi" "şimdiden uyarıyım izmirden yurtdışına çıkmayı düşünüyorsan unut öyle bir şey olmayacak" güzel fikirmiş aslında yapabilirdim. "İyi fikir aslında" "yeşim!" "Hoşcakalın GECE KARAN"
Gülümseyerek ablamın yanına gittim. Ablama gece karanı anlattım.....

İzmire geldiğimizde bir otele yerleştik. ablam için mükemmel bir tatil benim içinse düşünmem için zamandı bu bir hafta. Ablama oteli gezdirdim. Nereye gitmek istediğini söyledi. Ona göre bir gezi planı yaptım. Ablam otelin içindeki alışveriş merkezinde gezeceğini söyleyince bende dinlenmek için odama çıktım. Duş aldıktan sonra uyudum.

GECE KARAN...

İstanbulun ayak uçlarımda olduğu odamda gökyüzünü izliyorum ve maviliğinin verdiği bu huzuru bulamıyorum. Gökyüzünden çaldığı bu huzuru gökyüzünde bile bulamıyorum. Sonra kafamı eğiyorum. KARMAŞA... İstanbulun sessiz karmaşası, baktıkça içine çeken gürültülü bir sessizlik. Ve yine onun ağzından çıkan kelimelerin gürültülü sessizliğini bulamıyorum. Ayaklarım beni istanbulun ıssız ormanlarına götürüyor... Masmavi gökyüzünde bir karartı. Başımı kaldırıyorum. Yüzüme düşen gökyüzünün öfkeli damlaları sonrasında gelen toprak kokusu... ağaçlara çiçeklere sarılıp uyutulmuşcasına olan kokusunu bulamıyorum. Topraktan çaldığı bu kokuyu toprakta bile bulamıyorum...

Ayaklarım benden bağımsız yürüyordu bu boş sokaklarda. Düşüncelerim, hayallerim ve öfkem birleşip beynimi ele geçirdiği şu saatlerde yanına birde acı ve özlem eklendi sebepsiz... neyin acısıydı bu? Ya da neyin özlemi? Sonra bir heyecan kalbimin hızlanması... bütün bu duyguları bir anda yaşatan neydi peki? Nefes alamıyor gibiydim ateşten bir duvar örülmüş onun içinde hapsolmuştum sanki yanımda bir kova su vardı ama dokunamıyordum. Dokunsam devrilecekti ve beni kül edecekti alev alev yanan ateş...

PALYAÇONUN GÖZYAŞLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin