Bölüm 1

716 54 20
                                    

BÖLÜM 1

2009


İçimde derin bir sıkıntı...

Geceleyin görülen korkunç bir rüyanın, ertesi gün veya onu takip eden günlerde, gerçeğe yakın, uzak, genellikle; tezat tekerrürü...

Bu yaşıma kadar korktuğum soyut gerçeklerden birisi; hislerim, hissettiklerim... Öleceğini bilen ve ölümü bekleyen bir insan gibi...

İç çatışmalarım doruğa ulaşmış, kendimi teselli etmeye çalışıyor, içimdeki sıkıntının kötü bir olayla tekerrüründen korkuyordum. Çünkü çoğu kez şahit olup, bire bir yaşadığım bu hislerim kötü bir olayla sonuçlanmıştı.

İçim daralıyor, bulutlarla kavgalı güneşin, yeryüzüne yersiz ulaşma çabasıyla, basık, karanlık, bir o kadar bunaltıcı; kimi insanın ruhunu daraltan, benimse, ilk damlanın düşmesini sabırsızlıkla bekleyen; küçük bir çocuk gibi kendimden geçtiğim, evrenin mistik tabiat olayları, yersiz ve anlamsızdı.

Çevreden gelecek herhangi bir tehlikeye karşı, bütün almaçlarımı açmış ve gardımı almış bir durumda, yakın dostum Eren ile birlikte, uzun koridorda ikinci derse girmek için yürüyorduk.

"Bir şey mi oldu? Geldiğinden beri yüzün sapsarı!"

"Bilmiyorum. İçimde bir sıkıntı var, ondan herhalde."

"Nasıl yani?"

Omuzlarımı silkerek, "Sebepsiz bir sıkıntı işte..."

"İstersen elini yüzünü yıka."

Ne olduğu belli olmayan bir durumla ve henüz ortada bir şey yokken, insanları galeyana getirmek istemiyordum. İçinde bulunduğum karamsarlıktan, biraz daha sıyrılmış gibi davranarak, "Hayır! Ben iyiyim." dedim ve hazır bahaneyle Eren'i geçiştirdim. "Hem derse geç kalıyoruz."

Eren de fazla üstelemedi, "Ders arasında yoktun!" diyerek konuyu değiştirdi. "Kantine baktım nereye gittin?"

Konuşmak istemiyordum ama sorusunu yanıtladım.

"Biraz işim vardı, Kenan Hoca'nın yanına uğradım."

Saat altı kırkı gösterdiğinde, kendi aralarında kaynaşan örgencilerle birlikte yansıtımdan çıkan görüntünün, daha rahat görünebilmesi için, yarı aydınlanmış sınıfta Yusuf Hoca yerini almıştı.

"Omurgalı ve Omurgasız Hayvanlar Sistematiği" dersimizi veren ve aynı zamanda fakültemizin dekanlığını yürüten Prof. Dr. Yusuf Ayvaz, yoklamayı her zaman kendisi yapar ve buna özen gösterirdi. Onun için, dersin devamlı bir şekilde takip edilmesi; "Ders derste öğrenilir." mantığını destekleyen bir görüştü. Nitekim bu görüş benim de aklıma yatmıyor değildi, fakat her derse de katılmak pek hoşuma gitmiyordu. Sezon boyunca derse devam edenler, hiç kaçırmayanlar ara sınav notuna on puan eklenerek ödüllendirilirdi. Hocamızın bu taktiği sayesinde, "Omurgalı ve Omurgasız Hayvanlar Sistematiği" dersine katılmayan öğrenci sayısı çok az olur; yüzde beş veya yüzde onla sınırlı kalırdı. Bu tarz yoklama; herkesin isminin tek tek okunması, bazı sınıflarda hocalar ve öğrenciler için ayrı bir sıkıntıydı. Yetmiş kişinin ismi tek tek okunuyor; dakikalar birbirini izliyordu. Bizim sınıfımızda ise mevcudun azlığı, bu sorunu ortadan kaldırmıştı.

Arkadaşlarım için yoklama esnasında, benim bilgisayar ve yansıtımı hazırlamam alışılagelmiş bir durumdu. Bazen ders başlamadan önce hazırlar, bazense hocamız yoklama yaparken bu görevi yerine getirirdim.

SİYAH BEYAZ ve GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin