Duyuru

58 9 0
                                    

Merhaba, Arkadaşlar; öncelikle yeni bölüm bekleyenlerden özür dilerim.


Çoğunluğunu genç arkadaşların oluşturduğu bu sitede sizlerle olmanın benim için farklı bir duygu olduğunu bilmenizi isterim. Bu duygu yoğunluğunu sizlere dilim döndüğünce aktarmaya çalışacağım, çünkü burada olmak kendi kendime bazı değerleri sorgulamama neden oldu.


Siteye üye olduğum bir hafta sürenin sonunda, birçok genç arkadaşımın emek harcayarak ortaya koyduğu ürünleri kitap haline dönüştürmek istediğine şahit olmakla birlikte, dile getirmeseler de bunun hayalini kurduklarını görebiliyorum ve bunun en doğal hakları olduğuna inanıyorum. Lakin bir noktayı atlıyor olmamız beni üzüyor. Yazma eylemiyle yeterince haşır neşir olan ve yayınevlerini araştıran arkadaşlarım, bir hikayeyi hayata geçirmenin ne kadar kolay olduğunu öğrenmişlerdir. Günümüz Türkiye'sinde bu işlerin katkı paylı, yani para karşılığında olabildiği gibi yazarların ikna kabiliyetiyle de (ortaya koydukları ürünle ve ya sahip oldukları okur kitlesiyle) olabilmektedir. Peki ya sonrası? İşte asıl sorun bu noktada başlıyor, kitabınızı okura ulaştırmak!


Bilmenizi istediğim, bana göre iyi ve ya kötü kitap yoktur. Bize hitap eden ve ya etmeyen kitap vardır. Çünkü saatlerce emek harcanıp, ortaya konulan bir ürünün hiçbir zaman değersiz ve ya önemsiz olduğunu düşünmedim. Aynı şekilde Siyah Beyaz ve Gri romanı hiç kalem ele alınmadan 6-7 ay kurgu sürecinin ardından, bir yıl geceli gündüzlü yazma serüveniyle ortaya çıktı. Bu noktada sizlere hitap edip etmediğini bilmiyorum, ama bir haftalık süre sonunda, size hitap eden veya etmeyen basılmış bir romana karşı duyulan ilgisizliğin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Ön yargı...


O zamanlarda 8. sınıf öğrencisi olan çok kıymetli bir kardeşim; onların romanı okuması ve beni okula davet etmesiyle gerçekleştirdiğimiz bir tanıtımda bana şu soruyu sordu: "Yusuf abi, hayatında hiç dönüm noktası oldu mu?" Şaşırdım kaldım, belli bir süre cevap bile veremedim. Sonra "oldu tabi" dedim, "bu romanı yazmak benim için en büyük dönüm noktası..." Daha çocuk yaşında olsa da kendimi tutamadım ve devam ettim. "Peki, senin oldu mu?" Yüzü kızarır gibi oldu ve "senin romanını okumak, abi" dedi. Öğretmeni ise hemen atıldı, "daha önce hiç kitap okumuyordu, artık sizin romanınızdan sonra kitap okumaya başladı."


Bütün bunları size anlatmamın sebebi; o değerli kardeşimin gözlerindeki umut ve ışıktır. Sizden ricam, ön yargıyla yaklaşmayın; bu tür okurların bir yerlerde biz yazma eylemiyle uğraşan insanları beklediğine inanıyorum. Lakin bizlerin onlara ulaşması, mevcut siz değerli arkadaşların göstereceği ilgi ve alaka ile olacaktır.


Son olarak; bir romanın size hitap edip etmediğini ise ancak onu okuyarak anlayabilirsiniz. Belki sizin için değersiz olan, başkaları için değerli olacaktır. Lütfen desteğinizi esirgemeyip, yorumlarınız ve oylamalarınızla bizlerin çabasına ortak olunuz.


Sevgi ve saygıyla,


Yusuf ŞAŞMAZ


SİYAH BEYAZ ve GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin