1.2

174 20 20
                                    

"Sözümü tuttum, beni babamla görüştür." Hawks ile karşı karşıya geldiğimiz çatıda çatık kaşları ile üzerime doğru yürüdü. Hedefinin ne olduğundan emin olmadığım için bir adım geriye attım.

Nereye bakarsam bakayım sürekli onun yüz ifadesi ve o anlar gözümün önünden gitmiyordu bir türlü. Ruhumun o sözde dedikleri acıyı çektiğini hissedemiyordum bile. Bomboş bir alanda, tek başıma sadece bir umut kurtarılmayı beklemiştim sanki. Ama lanet olsun ki bu şaşalı, lüks yaşamı özendiren bu düzende zavallı ruhlar kullanılmaya mahkumdu, bunu tekrar hatırlatmıştı hayat.

"Neler olduğunu... Öğrendim." Yutkundum. Biliyordu. Bu yüzden acıyan gözlerle bana ilerliyordu. "Sana söz veriyorum, bunu ona ödeteceğiz." Elini omzuma koyduğunda kaşlarımı çattım. Boşa verilen sözlerden ibaretti bunlar. "Kes sesini. Kendi işimi kendim görürüm. Aptal yardımına ihtiyacım yok, sözünü tut yeter." Omzumu okşayan baş parmağı yavaşladı, eliyle omzumu sıkı sıkı kavrayıp beni kendine çekti.

Sarılıyordu.

"Daha on altı yaşındasın," dedi. "Orada olamadığım için özür dilerim." Saçlarımı okşayacağı anda karnına attığım tekme ile geriye savruldu. "Unutma Keigo. Ben zayıf değilim. Sözünü tut, beni babama götür." Karnını tuttuğu için hafifçe kambur olan belini dikleştirdi. "Pekala.."

*
*
*

Tartarus'a geldiğimizde gergince babamın tutulduğu hücreye ilerledim. Tüm eli kolu bağlı, tamamiyle kör nokta bırakmaksızın onu izleyen kameralar arasında bembeyaz bir odadaydı. Cama elimi koyduğumda sanırım sesten dolayı başını kaldırdı. "Akumu?"

"Baba," dedim sadece. Dolan gözlerimi tutmakla meşguldüm. Onu çıkarmak için yaptığım planların sürekli ertelenmek zorunda kalması yüzünden pişmanlık duyuyordum. "Neden buradasın sen? Annen nasıl?" Yutkundum. "Mirasını devam ettiriyorum, annemi en son altı ay önce gördüm." Şaşkınlık içinde bana bakarken yutkundum. Umarım onu hayal kırıklığına uğratmamışımdır. "Sen nasılsın? Uykusuz görünüyorsun."

Bu beni gülümsetti. "Beni boşver. Ben... İyi olacağım. Seni gördüm ya, bir şeyim kalmadı." İçeri giren Hawks ile derin bir nefes verdim. "Zamanınız doldu. Gitmemiz gerek." Babamın gözlerinin içine gülümseyebildim sadece. Özgür olmasa bile iyiydi, bu yeterliydi.

Tartarus'tan çıktığımızda Hawks ile küçük bir uçuş ardından beni çatıya bıraktı. Oradan ayrılacakken bana seslendi. "Bir şey soracağım." Ona dönmeden durdum. "Neden Dabi ile oradaydın, o saatte ne işin vardı onunla?"

"Seni ilgilendirmez."

*
*
*

Mart'ın Başları - 8 ay sonrası

*
*
*

Ortalıkta görünmemek sandığımdan daha zordu. En azından on altı yaşında birisi olarak reşit olduğuma inandırdığım daire sahibime aylık ödediğim kira ve şişen karnım dışında her şey iyiydi.

Neler olduğunu sorarsanız... Bir süre bu kaostan uzaklaşmaya karar vermiştim. İstemeden de olsa hamile kalmış olmamla zaten işime devam edemeyecek olmam bir yana Dabi'nin hamileliğimi öğrenmesi durumunda her şey başa saracak gibi hissetmiştim. Zaten Nisan ayı cehennem gibi geçeceği için... Sıkıntı büyüktü, anlayacağınız.

Şişen karnındaki masum ruhun azraili olmaktansa annesi olmayı seçmiştim. Belki aptalcaydı fakat... Bilmiyorum, o gün yaşadığım anıları belki onunla silebilirdim zihnimden. Emin değilim. Sadece bizi bekleyen o kabus dolu aylar için tek hazırlığım mühimmat ve bebek beziydi. Beni korkutan şey, doğumumu nasıl yapacak olmamdı. Acıyı hissetmemek, doğum sancısını hissetmemek demekti. Sancım olsa bile doğum kanalına bebeğim girse bile vücudum onu geri itecekti. Rejenerasyon, bedenimi genç tutuyordu, uzuvlarımı koruyordu ama bebeğim için bir kafesten farksızdı.

Fakat bütün bu yaşananlar ardında ulaştığım istihbaratlar yüzünden korkuyordum. Kıyametin birinci adımı olacak olan büyük operasyona bir ay kalmıştı neredeyse.

Kapımın çalınması ile irkildim. Kim olabilirdi. Dabi? Hayır. O olmasın, lütfen. O olmamalı.

Kapıya ilerlediğimde delikten baktım.

Eh?

Anne!

Kapıyı açtığım gibi annemle karşılaşmak benim için mutluluk verici olsa da arkasındaki sima ile yutkundum. Endeavor ile gelmişti. "Akumu..." Annem gözyaşları arasında bana sarıldığında Endeavor içeri adımlandı. Beni mi tutuklayacaktı? Hayır, buna izin veremezdim. "Öldüğünü sandım!" Annem omzumda ağlarken kapıyı kapattım. "Senin ne işin var burada? Ne istiyorsun?" Annem bana döndü, "Sen... Sen hamilesin!" Annem beni incelerken Endeavor'un bana bakışlarında acıma hissettim.

Pf, kendi oğlunun bana tecavüz ettiği gerçeği ile yüzleşse ne olurdu acaba?

"Bu hale gelmeni beklemiyordum." Alayla göz devirdim. "Doğru, gırtlağını falan kesmemi beklerdin benden." Annem beni susturmak istese de ona döndüm. "Neden annemi buraya getirdin? Onu tehlikeye atıyorsun, bir numara!" Endeavor'un yüzündeki yara izi Shoto'yu anımsattı bana. "Ben... Ben istedim, çünkü..." Annemin titreyen sesi arasında ona sarıldım ve oturttum. "Altı ay önce karaciğer kanseri teşhisi konuldu. Uygun bir donör bulunamadı. Bende Todoroki-san'dan seni görmek için ricada bulundum."

Ne?

"Anne -" Beni susturdu ve sarıldı. "Canım benim... Biliyorum. Fakat mümkün değil. Sadece senden tek bir isteğim var." Annem yüzümden gözyaşlarımı silerken gülümsedi. "Endeavor'un yanında olmanı ve masum insanları korumanı istiyorum. Senin ne kadar nazik bir kız olduğunu biliyorum."

Anne, böyle söyleme.

"Anne, yardım edebilirim sana! Ciğerimi verebilirim!" Endeavor'un omzumu tutmasıyla annem ayağa kalktı. "Senden bir kahraman olmanı istemiyorum. Masumları korumanı istiyorum. O nazik ruhunu incetenin kim olduğunu söylemeni istiyorum. Yalan söyleme, anneler her şeyi bilir."

Anneler her şeyi bilir, ha?

"Akumu, işlediğin cinayetlerin yargılanması bir yana Hawks ile olan iletişimin ile Hawks sana kefil olabileceğini söyledi." Endeavor'a döndüm. "Eğer kabul edersen, seni U.A'ye All Might'ın gözetiminde tutmak istiyoruz. Bebeğin doğana kadar gizli tutulacaksın."

Bunu neden yapıyorlardı?

"Bunu neden yapıyorsun, Endeavor?" Annem elimi sıkı sıkı tutarken saçlarımı okşamaya başladı, "Toya'nın kaybından sonra... Sana haksızlık ettim. Hem, senin öldürdüğün kahramanların LOV'a hizmet ettiği düşünülürse, bir kahraman değil hainleri öldürdün." Yutkundum. Bu doğruydu. Ama bana neden böyle bir ayrıcalık tanıyorlardı? "Hawks'ın söylediğine göre harekete geçmek için gün sayıyorlar. Aramızda seni de görmek güzel olur."

Ne diyecektim şimdi? Kabul etmeli miydim ki?

~•~

Ohhh, double fuck!

Ee, naber? Ben iyiyim, kitabın finalini fln değiştirdim, hepsi bu :*

悪夢 - Villain Y/N × BnhaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin