1.1

182 19 41
                                    

Oh, bu çocuklar gelişmiş!

İster inanın, ister inanmayın fakat Toga denen o psikopatın bana attığı kazık yüzünden bu kahraman meraklılarının lisans sınavının tam ortasındaydım. Shiketsu Lisesi'nden bir kızın kılığında sınava girmişti. Eh, çabasını taktir etmek gerek. Fakat şu brokoli çocuğu sanırsam hoşlandığı kız ile kandırmaya çalışsa da başarılı olamamıştı. Her yanı açıkta öylece saklanmıştı. Karşısında beni gördüğüne sevinmiş gibi görünüyordu. "Akumu-chan!"

Kızın kılığından çıkıp çıplak vücudunu bana sardığı an sırtında hissettiği acı ile tısladı. "A-Akumu-chan!" Başını okşadım. Benliği yüzünden çektiği acıyı bir kenara bırakması gerekiyordu. "Üzgünüm fakat senin denklemden çıkman gerek Toga. Twice'a ancak böyle ulaşabilirim."

"Dedim ve öldü, ee?" Karşımdaki Toya bana hesap sorarken anlını karışladı. "Aklını cidden kaçırmışsın." Bu beni gülümsetti, "İzninle, gidip şantaj yapmam gereken bir kuş var." Kapıya ilerlerken kapının kolundaki anahtarın kaybolduğunu gördüm. Yutkundum. "Toya. Anahtar nerede?"

"Biliyor musun, aslında Toga'dan kurtulmanı konuşmak için çağırmadım seni." Üstüme yürüdü sırada gerildikçe gerildim. Çünkü Toya gibi bakmıyordu, gözlerine bir perde inmişti sanki. "O aptal kahraman ve ailesinin verdiği yemekte neden orada olduğunu konuşmak istiyorum." Kaşları çatık bir şekilde ellerini ondan kaçmamam için iki yana koymuştu. "Natsuo'ya beni anlatacaktın, değil mi!"

*
*
*

"S-sen!" Elindeki telefonu kurcalarken ona seslenmemle arkasını döndü. "Akumu-chan!" Kapşonumu indirdim, "Natsuo-san." Benden çekinmişti belli. "Sakin ol, sadece selam vermek istemiştim. Yemekten öyle çıktığını görünce endişelendim." Kaşlarını çattı, "Bizi mi dikizliyordun!" Elini enseme attım, bu doğruydu. Yani tam anlamıyla doğru değildi, sadece Hawks'tan gelen mesajı bu gerizekalı Endeavor'a teslim etmem gerekiyordu. Bir nevi kargoculuk.

"Toya yüzünden hala Endeavor'u suçluyorsun. Bu kabul edilebilir. Ama sence de tek suçlu baban mı?" Bana kızacağını anladığım an devam ettim. "Annenin de babanın da hataları var. En az senin kadar. Bunu aklından çıkarma."

*
*
*

"H-hayır!"

Tamamiyle beni yanlış anlamıştı!

"Hayır mı?" Hemen açıklama yapmaya çalıştım, "Babamla konuşmam için bana bir kitap gibi bir şey verdi, ne halt olduğunu kurcalamamı söyledi!" Kaşları havalandı ve gülümsedi. Geriye sendeledi ve kendi etrafında döndü. İçtiği şişeleri devirdiğinde yutkundum. "Öyle mi?" Tekrar yutkundum. İyi görünmüyordu. "Gerçekten."

Yerdeki şişeleri düzeltirken bir tanesini tuttu ve bana fırlattı. Şişe başımın sağ tarafında, duvara çarparak parçalandığında saplanan parçalardan akan kanla irkildim. Acıtmamıştı ama bana şişe fırlatması - "Senin o aşağılık ajanla çalıştığını anlamak için dahi olmaya gerek yok!" Boğazımı yakalamıştı!

Isınıyor. Boğazım. Isınıyor.

Benliğini kullanacak. Beni yakacak.

"Baksana, şu yenilenmeni durduran şey ne?" Bana sorduğu soruyla kanatlarını işaret ettim. "Zayıflığımız aynı. Hücrelerim yanarak ölürse eğer yenilenemez. Yanan kesimi kesersem yenilenmeye devam ederim."

Aklıma gelen anıyla gözlerimi yumdum. Acıtmıyordu, nefes aldırmıyordu ama o gözleri... İşte, her şeyi bitiren oydu.

Beni odanın öbür tarafına savurduğunda sendeledim. Bel çantam ve malzemelerim şifonyerin üzerindeydi. Ulaşmak için hareket etsem de bunu engelledi. Duvara savrulan sırtımı çarpıp yere düştüm. Ayakları ucunda zavallı bir halde, yakamdan yakaladığı gibi beni kendi hizasına getirdi. "Seni sevdiğimi falan mı düşündün sen?" Kaşları çatılı. İçtiği için abuk subuk konuşuyordu işte.

悪夢 - Villain Y/N × BnhaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin