1.3

165 20 11
                                    

"Recoverly Girl, senin doğumunu yönetecek. Ben ise senin özgünlüğünü sileceğim." Yutkundum. Aslen suç işlediğimi asla düşünüyorum -öldürdüğüm süslü kahramanlar için- fakat gene de haketmedikleri bir ecel verdiğim için suçlarımın silinmesi karşılığında beni U.A sığınağına almışlardı. Okulun en alt katındaydı. Herhalde cidden iyi hazırlık yapıyorlardı. Eraser Head bana talimat verirken bir yandan da tetikteydi. Fakat ona Eri'yi teslim edenin ben olduğumdan bir haberdi.

"Anladım yaşlı adam, sadece burada oturup hiçbir şey yapmayacağım. Gidebilirsin." Kirli sakalını kaşıdı ve onayladığı bir ses tonu ile başını salladı. Odadan çıktıktan sonra demir kapıyı, evet demir kapıyı üstüme kilitledi.

Sanırım bu kahramanlar beni fazla ciddiye almışa benziyorlar. Bu hoşuma gitse de bu muamele Tartarus Hapishanesi'nden farksızdı. Her ne ise, benim için önemli olan bebeğimdi. Gerçi o yaşlı kadın anne olmak için fazla erken davrandığımı düşünse de bu yükü nasıl sırtladığımı sadece o dolunay ve ben biliyordum. Benim felsefem bu kirli dünyadaki pisliklerden kurtulmaktı, bir masuma kıymak değildi. Ona bu kaderi layık göremedim. Eh, sonucu ne olursa olsun şuan doğumuma az kalmıştı.

Dabi'ye gelince...

Ona karşı hissettiklerim sadece bir... Hayranlık ve özlemden ibaretti. Bana o gözlerle bakarken bana öyle bakmamasını istiyordum. Yani, malumunuz. Onun oğlunu taşıyorum. Haberinin olmasına bile gerek yok, umursamayacak kadar gözünü kin bürümüş bir ruhtu o.

Onun hakkında bir şey düşünmek istemiyorum.

Kapı birden aralandığında içeri giren kızıl menü beni süzdü. Demir kapıyı kapattı, "Seni benim tarafımda görmek güzel." Şen şakrak girdiği odada sesi yankı yaparken oturduğum yerde kendimi düzelttim. Elimi karnıma destek verecek şekilde karnımın altına yerleştirdim. "Bu buraya öylece girebileceğin anlamına gelmiyor." Bana gülümsedi, "Her zamankinden huysuz ve asabisin. Aşerdin mi?"

Aşermeye falan vaktim yok.

"Bugün de havandasın. Ne istiyorsun?" Gülümsedi. Ciddileşen bakışları ile yatağıma, tam karşıma oturdu. "Şu muhteşem planları arasında olsam bile beni çok sıkı takip ediyorlar. Bu yüzden senden yardım istemeye geldim." Kaşlarım havalandı. İki numaranın benden yardım isteyebilecek kadar çaresiz duruma düşeceğini düşünmezdim. Önceki anlaşmalarımızı saymıyorum, onlar karşılıklıydı.

"Biliyorsundur, Lig'in güvenini kazanmak için beş numarayı öldürmüş gibi yapmıştım." Onu onayladım, Best Jeanist'i fena yaralamıştı gerçi. "Onunla ittihbarat toplamanı rica ediyorum. Her yerde gözün kulağın var, hain olan kişilere yapacağımız saldırının haberinin gitmemesi gerekiyor." Eh, mantığken bu doğruydu. "Peki, bende zaten belli bir liste vardı. Ama bana istediğim kaynakları sağlamanız gerekiyor." Hawks başını salladı. "Onu ben hallederim. All Might ile konuşurum." Gözü karnımda gezinirken mırıldandı. "Dabi'nin kulağına gitmiş."

"Giderse gitsin, umrumda değil," diye kestim sözünü. "Ondan sorumluluk almasını isteyen yok. Yüzünü görmek istemiyorum. Hatta mümkünse Twice ile yanında onu da eşekler cennetine gönderebilir-"

Elini karnımın üstüne koyduğunda yutkundum. "Üzgünüm." Eliyle karnımı okşadı, bu yaptığı pek hoşuma gitmese de onu durdurmadım. Eliyle hissettiği tekme ile irkildi. "Tekme mi attı?" Onu onayladığımda karnıma kapıya vurar gibi vurdu, "Selam küçük adam. Ben Keigo, sen?"

"Akio."

Başını kaldırdığında tekrar ettim. "Akio." Gülümsedi. "Memnun oldum Akio."

"Sen bana şu yeni mezun olan kahramanların olduğu dosyaları derleyip gönder. Hangi lise ve ortaokulda okuduklarını, yaşadıkları yerleri, rutinlerini, her şeylerini bilmek istiyorum." Mırıldandı. Daha da eğilip başını karnıma yasladığında derin bir nefes verdim. "Ne yapıyorsun?"

"Şşşt! Akio-kun ile sohbetimizi bölüyorsun."

Göz devirdim. Çenesinden onu kavrayıp onu kaldırdım. "Boşa çene çalma da bana istediklerimi getir. Bir daha da hücreme kapıyı çalmadan girme." Bana gülümsedi, "Çok naziksin." Ayağa kalktı. Önümde durduğunda başımı kaldırdım. "Taşıdığın yükün birazını bana da verebilirsin. En azından arkadaş olduğumuzu düşünüyorum."

Arkadaş mı?

Benim arkadaşım yok. Hele bir KFC menüsünden asla.

"Almam, kalsın." Saçlarımı karıştırıp odadan çıktığında odadaki sessizlik ve beyazlık beni boğmaya devam etti. İstediklerim gelene kadar sadece içimdeki parçanın hareketlerine odaklanmayı seçtim.

~•~

"Ah, o güzel gözlerin... Döndürüyor başımı, lütfen seni izlerken hoş gör bu telaşımı."

"Tut elimden gidelim, bu şehirde huzur yok, sıcak şarap içelim, ne de olsa vakit çok."

Batuhan Kordel - Sıcak Şarap

悪夢 - Villain Y/N × BnhaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin