İyi Mi Kötü Mü?

37 5 0
                                    

Kafam çok karışmıştı ama şunu biliyordum ki anneannem bir nedenden dolayı olanları benden saklıyordu ve eğer öğrendiğimi fark ederse hafızamı silmek için çok uğraşacaktı. Düşselinde ne kadar kalacaklarını bilmiyordum. Bu yüzden ne olur ne olmaz diye olanları hatırlamak için daha hızlı bi yol olan ses kaydını seçtim. Umut'a yapacağımız şeyi anlattıktan sonra ses kaydına şu ana kadar gördüğüm ve duyduğum her şeyi kaydettikten sonra bunu Umut'un telefonuna da gönderdim ne olur ne olmaz diye.
Tam acaba şifrelerimizi değiştirsek mi acaba diye konuşurken aşağıdan konuşma sesleri geldi. Parmak ucunda merdivene yaklaştık ve dinlemeye çalıştık.

Anneannem
-Albus böyle bir şey mümkün olamaz, Lily ile James bir çocuğu böylesine saklayamaz. Bunu başkaları da illaki biliyordur. Sirius-

Dumbledore
-Bildiğin gibi Azkaban'daki ruh emiciler dinlemeyi çok sevmiyor.

Anneannem
-Peter-

Dumbledore
-Peter'ın ağzı maalesef parmağında değildi.

Anneannem
-Remus-

Dumbledore
-Remus malum probleminden dolayı saklanıyor ve onu şimdilik rahatsız etmek gibi niyetim yok.

Anneannem
-Her ne olursa olsun bu saklanamaz.

Dumbledore
-Peki, ya sen?

Anneannem
-Ne, ben?

Dumbledore
-Sen de saklayacak mısın?

Anneannem
-Albus, kehanetleri biliyorsun.

Dumbledore
-Evet ama kehanetlerin her zaman gerçekleşmeyeceğini de biliyorum.

Artık bu kadarı fazlaydı neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Benden içimden geleni yaptım ve koşarak aşağı kata inip salona daldım.

***

Umut
-Bu konuda gerçekten emin misin?

Ferzan
-Sonuna kadar! Hafızamı silip sonrasında da beni merakta bırakamaz.

Umut
-Belki de sadece seni korumak içindir.

Elimi omzuna koydum.

Ferzan
-Kırk yılın başında kalbini kullandığın için mutluyum. Ama yine de şu anda kendi sağlığın için susmanı öneriyorum.

Bavulumu kapattım ve bir sapından Umut, bir sapından ben tutarak aşağı indirdik. Ne olduğunu tam hatırlamasam da ertesi gün kendime geldiğimde hem benim başucumda hem de Dumbledore'un adını saydığı kişilerin elinde zarf vardı. Sabah uyanır uyanmaz aşağı inmiş ve bizim tayfayla ailelerini salonda oturur bulmuştum. Benim salona girdiğimi görünce sustular. Anneannemin ben salona girdiğimden itibaren hafızamdaki herşeyi sildiğinin farkındaydım ama öfkemi sessiz yaşadım. Buzdolabına gittim, domatesimi, kaşarımı ve ekmeğimi aldıktan sonra dışarı çıktım. Ardından arkamdan koşan ayak sesleri duydum. Yanıma geldiler ama hiçbir şekilde konuşmadan beni takip ettiler. Parka geldiğimizde çardağa oturdum, tabi onlarda. Yerden bir taş alarak kaşar peynirinin paketini açtıktan sonra parmaklarımla parça parça kopararak ağzıma attım. Bir yandan ekmeği bir yandan domatesi ısırırken kimse birşey demiyordu. En sonunda ellerimi fıskiyede yıkayıp tekrar çardağa oturduğumda söze Buğra başladı.

Buğra
-Olanları duyar duymaz gelmek istedik fakat ailelerimiz bize neler olduğunu açıklamaları gerektiğini düşündü.

Berra
-Eğer gerçekten bir Potter isen bu iyi birşey mi olur, kötü birşey mi?

Kaşar peyniri paketimi ve ekmeğimin geri kalanını orada bırakarak hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Kızdığım için değil bunun cevabını ben de bilmediğim için böyle davranmıştım ve açıkçası cevaptan korkuyordum. Eve geldiğimde kapı ziline durmadan basmaya başladım. En sonunda Gülten Teyze (Buğra'nın annesi) kapıyı açtığında ne kadar sinirli olursam olayım ayakkabılarımı çıkartarak girdim içeri. Salondaki herkes benim hışımla içeri girmeme baktı. Yere herkesin beni görebileceği bir yere oturdum.

Ferzan
-Bana her şeyi anlatmak zorundasınız. Ya da ben, bavulum ve adını Muhammed koyacağım kara baykuşum yazın bile gelmemek üzere İngiltere'ye go go.

Anneannem
-Sana bir şey söylemeyeceğim söylemiştim.

Ferzan
-Üzgünüm, hafızamı sildiğin için hatırlamıyorum.

Bir anda yüzünde kızgın bir ifade belirdi ardından üzüntüye dönüştü.

Ahmet Amca (Berra'nın Babası)
-Daha siz okumayı bile sökmemişken size Harry Potter izletmeye başlamıştık. Sonrasında beğensenizde beğenmesenizde size kitaplarını aldık zorla okuttuk. Sizi hazırlamaya çalıştık.

Ferzan
-Anlamıyorum.

Deniz Amca (Umut'un Babası)
-Çok uzun yıllar önce daha Sybill çocukken kofti bir büyücü suç işledi. Sybill'i kaçırmış muggle işkence yöntemleriyle kehanetler öğrenmek istemişti. Amacı büyücülerin sır perdesini aralayarak onlara zorluk çıkartmaktı. Kehanetlerin hepsini hikaye şekline getirdi ve insanların buna inanacağı umuduyla bu kitapları sattı.
Hiç kimse bunun gerçek olduğunu bilmiyordu, bizler dışında. Dumbledore bu kişiyi buldu ve hafızasını sildi. Yani J. K. Rowling şu anda kofti olduğunu bilmeden Harry Potter kitaplarının yazarı olarak yaşıyor. Kehanetlerin ise kendi hayal ürünü olan düşünceler olduğunu sanıyor.

Ferzan
-İyi de Harry Potter 20. yüzyılın hikayesi.

Esma Teyze (Beren'in Annesi)
-Büyücü kanı ilk kez çıktığında zaman kavramı başlamıştı.

Ferzan
-Nası yani?

Ümit Amca (Beren'in Babası)
-Yani İsa'nın doğumundan sonra sayılmaya başladı günler büyücüler için. Şu anda muggle lara göre yıl 2019 olsa da büyücülere göre 1997.

Ferzan
-Felsefe Taşı'nın ilk basım yılı.

Salonda anneannem dışında herkes kafasıyla onayladı beni.

Ferzan
-O zaman eğer ben Hogwarts'a gidersem Harry Potter olaylarını mı yaşayacağım üstelik Harry Potter'ın kardeşi olarak?

Sesizlik oldu. İçeri girdiğini fark etmediğim arkadaşlarım da dahil kimse ne kafa salladı ne de konuştu. Ardından hiç beklemediğim bir ses yanıt verdi bana.

..........
-Evet, evet öyle.

Dolaptaki Kız [Harry Potter]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin