Sihir!?

26 4 0
                                    

Ferzan
-Yani sen şimdi gerçek hayatta büyü diye bir şey var diyorsun?

Anneannem
-Kızım kaç kere daha anlatayım! Evet.

Umut kulağıma eğildi.

Umut (fısıldayarak)
-Annemlerde bu kadar saçma şaka beklerdim de, Necla Teyzeden beklemezdim.

Buğra
-Ama biz sinemaya gidecektik.

Onur Amca (Buğra'nın Babası)
-Oğlum hayatını etkileyecek bir şey söylüyoruz.

Ferzan
-Evet, biraz ciddi ol. Ebeveynlerimiz hayatlarında ilk kez şaka yapmaya çalışıyor.

Berra
-Bence şu an şaka yapmıyorlar.

Ferzan
-Hı?

Anneannem
-Bu gerçekten ciddi bir konu.

Umut
-Kanıt olmadan peki buna nasıl inanmamızı bekleyebilirsiniz.

Ferzan
-Haklı...

Tam Umut ile aynı fikirde olduğumu söyleyecektim ki çok yüksek bir ses ile salonun ortasında yoktan yere bir adam belirdi. Gözlerim istemsizce kararırken nedense bu anı daha önce yaşamışım gibi hissettim ve yere kapaklandım.

***

Anneanne Necla Baştuğ'nun Ağzından

Obliviate büyüsünü yaptıktan sonra asamı yavaşça indirdim. İleride bundan pişman olacağımı biliyordum ama Ferzan hatırlamayacak olsa bile ben onun hayatını yalanlarla devam etirmesine izin verirsem hayatım boyunca pişman olacağımı biliyordum.

Necla
-Albus onu tüm tehlikelerden uzak tutabileceğine inanıyor musun?

Dumbledore
-Maalesef geleceği göremiyorum Mrs. Baştuğ. Ama size elimden geleni yapacağıma söz verebilirim.

Necla
-Esma çocukların anılarını aldıktan sonra hafızalarını sildiğin den emin ol. Birbirlerinizin hafızasını da sadece kabaca kalacak şekilde sildiğinizden emin olun.

Ahmet
-Necla Teyze emin misin?

Necla
-Ona daha fazla yalan söyleyemem Ahmet. Büyük ihtimalle pişman olacağım fakat en azından onu bir süre mutlu görebilirim.

Cisimlenme sesini duyduğumda arkama döndüm.

Necla
-Severus seni tekrar görmek ne güzel.

Severus
-Sizi görmekte öyle Mrs. Baştuğ.

Severus elini cebine atarak iki büyük deri torba çıkarttı. Dünyanın geleceğinin bu torbalara bağlı olması hem komik hem de acınasıydı. Deri torbaları aldıktan sonra asamı cebimden çıkartarak havaya kaldırdım.

Necla
-İzninle.

Severus
-Ne zaman hazırsanız.

Necla
-Obliviate.

Son zamanlarda bu büyüyü çok kullanıyordum. Bana Ferzan ile ilk Harry Potter filmlerini izlediğimiz zamanı hatırlatmıştı. Hermione ailesinin hafızasını sildiğinde gözleri dolmuştu. "Ağlayacak mısın kız?" diye onu güldürmeye çalıştığımda gülümsemiş ve gözlerini silmişti.

Severus gittikten sonra derin bir nefes alarak Ferzan'ın odasını temizlemeye gittim. Anahtarlığından çoraplarına kadar her şeyi Harry Potter'lıydı. Sanki sevilecek başka şey yokmuş gibi... Her şeyi topladığımda odanın yarısı boşalmıştı. Tüm eşyaları değiştirerek yerlerine koymak yaklaşık 3 saat sürmüştü. Allah'tan benimki camış gibi uyuyordu da rahat rahat hallettim. Benim içinde kolay değildi. Her şeyi bilmek ama hiçbir şeyi engelleyememek. Bu kadar büyük bir yükü taşımalarına izin veremezdim.

Anılarını değiştirmek ve çocuklara sihri nasıl açıklayacağımızı düşünmek ise en zor kısımlarda biriydi. Zaten bundan sonra kolay bir kısım olacak mı o da tartışılırdı.

İlk cadı olduğumu öğrendiğim zamanı düşündüm. Herkes dışarıda Quiditch maçı izlerken tuvalete saklanıp ağladığım veya büyü çalıştığım zamanları. Kız kardeşlerim ailemin piyangolarıydı. Doğru düzgün süpürgeye bile binemeyen bir kızı ne yapsınlar ki. Benim tek koruyucum abimdi, onu da kaybedince... Neyse o günlere gitmenin manası yok zaten.

 Peki ya sırlar odası? Bizim dönemimizde bile bu kadar zarar veren bir yaratık seçilmiş kişinin okula gittiği bir dönemde?! Acaba Ferzan'ı okula göndermemek için çok mu geç? Ben bunları düşünüp bulaşıkları yıkarken benimki çoktan uyanmıştı.

Ferzan'ın Ağzından

Ferzan
-Anneanne karnım aç, bi de saat kaç?.. Aaa bak kafiye oldu.

Anneannem
-Hadi geç otur. Tüm gün zaten uyudun, bir işe yaramadın. Bari başımı arıtma.

Ferzan
-Yaa kırk yılın başında saat 1'de kalktım diye de yapılmaz ki bu.

Anneannem
-O saat pili bitmiş belli ki gerizekalı torunum benim. Hadi git elini yüzünü yıka. Gözünü ovuştura ovuştura ağzınla yer değiştirecek birazdan. Hoş çok bişey değişmez ikisi de bi açılıp bi kapanıyor. Guguklu saat mübarek.

Oturduğum sandalyeden kalkarak banyoya girdim. Saatlerdir uyumuş olsam da yine de çok yorgun hissediyordum. Tam elimi yüzümü kurularken ev telefonu çaldı.

Anneannem
-Ferzan!

Ferzan
-Efendim?

Anneannem
-Ferzan!

Ferzan
-Tamam, baktım!

Oturma odasına giderek ahizeyi kaldırdım.

Ferzan
-Kimsin?

Umut
-Hadi gelsene, seni bekliyoruz.

Ferzan
-Neye?

Umut
-E sinemaya gitcez dedik ya. Unuttun mu?

Hafızamı yokladım. Hayır, hatırlamıyordum ama bu çok da şaşıralacak bir şey değildi. İstemezsem hatırlamam.

Ferzan
-Yoo, ne unutması yolu yarıladım. Oradayım birazdan.

Umut
-......

Ferzan
-....... "Ev" telefonu.

Umut
-Yaaa.

Ferzan
-Tamam iki dakikaya oradayım.

Ahizeyi yerleştirip merdivenlere koşuyordum ki telefon tekrar çaldı.

Umut
-Aşağıdaki bakkalın oradayız.

Kendi kendime mantıklı diye düşündüm. Nerede olduğu bilmediğim bir buluşmaya gitmek mantıksız olurdu. Sonra dizilerde bunların hata olduğunu düşünmeye başlayarak bir düşünseline kapılaraktana hazırlanmaya başladım.

Tam ağzıma iki tane poğaçayı nasıl sıkıştırdığıma anlam vermeyerek evden çıkıyordum ki bizimkilerin ve ana, babalarının bizim eve doğru geldiğini gördüm.

Dolaptaki Kız [Harry Potter]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin