5. BÖLÜM 🌸

142 18 20
                                    

AYBARS'IN AĞZINDAN

Bu hayatta hiçbir şey görmemeyi, hiçbir şeye doymamayı dilerdim, her şeyi vaktinde yaşayıp, vaktinde görmeyi dilerdim... Ama artık olan olmuş, yaşanan da yaşanmıştı. Geri dönüşü yoktu.

Bazı engellerle erken karşılaştım ama aştım, bazı zorluklar kendimden büyük geldi ama onları da aştım. Hayatta bazı şeyler sana verilir, şanslı olduğunu düşünürsün. Bazılarıysa senden alınır, şanssız olduğunu düşünürsün... Önüne ise asla geçemezsin. Oluruna bırakmaktan başka öteye gidemezsin. Çünkü kaderini asla kendin çizemezsin...

Ben yüreğimi bazen bir odaya sığdıramıyorum. Bazen de kendimi çok güçsüz hissediyorum, hissetmek zorunda bırakılıyorum ama ne kadar güçlü olduğumu da biliyorum. Dipteyim sanıyorum ama zorlukları yıkıp geçtiğimde ve o zorluklardan dimdik çıktığımda arkamda kimsenin olmayaşına sadece gülüp geçiyorum.

Ve şunun da farkındayım ki, ben kendimle daha mutlu, daha iç içeyim. Ki olması gereken de buydu zaten.

Fakat şu an yanımda, ve hatta dizlerimin dibinde oturan kadın kadar beni rahatsız eden hiçbir şey yoktu. Bu kadın adeta benim mutluluğumun üzerine gölge düşürüyordu. Kendimle bir türlü yalnız kalamıyor, ve maalesef ki bu kadından da kurtulamıyordum.

Tabi şimdilik.

"Sevgilim." diyen kadının kendisi gibi rahatsız edici sesini duyunca bütün düşüncelerimden sıyrıldım. İfadesiz gözlerle ona bakmaya başladım. O ise ellerini yanaklarıma koymuş, sanırım cilveli olduğunu düşündüğü bakışlarla bana bakıyordu. Ben etkilenmek yerine, daha fazla tiksiniyordum, görmüyordu. İnadına görmüyordu.

"Sen iyi misin?"

Değilim. Hiç iyi değilim. Sen yanımda olmaya devam ettikçe de iyi olamayacağım.

"Sen artık gitsen iyi olur. Malum, benim çalışmam gerekiyor ve çok yoğunum." sesim de bakışlarım gibi duygusuz çıkmıştı ama buna rağmen gülümsemeye çalıştım. Başarabiliyor muydum, orası meçhuldü.

Ona baktığında yüzü düşer gibi oldu. Umursamadım.

"Tamam, pekala." diyerek ayağa kalktı. Ardından bana bakarak tekrar gülümsemeye başladı. "Bu akşam bir şeyler yapalım mı?"

Gözlerimi devirdim. Bu kadın gerçekten ruh hastasıydı. Onu istemediğimi biliyordu. Bunun farkındaydı. O zaman neydi bu gereksiz ısrarı?

"Bana böyle kabul etmeyeceğimi bildiğin tekliflerle gelmemeni daha kaç kere söyleyeceğim sana?" çatılan kaşlarımla Kamelya'ya bakıyordum. O ise hiç istifini bozmadan, "biz nişanlıyız Azat. Bunu sende benim kadar..." diye konuşuyordu ki, cümlesinin arasında duyduğum bir detayla birlikte sesimi yükselttiğimde sözleri yarıda kesildi.

"Bana bir daha o isimle hitap etme diye seni defalarca uyardım!" işaret parmağımı da ona doğru sallıyordum. Bunlar inadına mı yapıyordu bunu? Benim adım Aybars'tı. İsmimin önüne konulan o lanet isim benim umrumda bile değildi. Ama ısrarla onunla sesleniyorlardı bana. Sevmediğimi, hatta o isimden nefret ettiğimi bildikleri halde. Bunu defalarca yüzlerine karşı da söylediğim halde...

Kapımın üzerinde bile yazmıyordu o. Sadece 'Aybars Saraçoğlu' yazıyordu. Hatta kimliğimde bile öyleydi. Sırf bu yüzden değiştirmiş, o ismi silmiştim nüfusumdan. Hâlâ neyin ısrarıydı bu anlamıyordum gerçekten.

Benim bağırmamla birlikte yerinden korkuyla sıçramıştı. Şu an ise o bakışları sadece korkuya yönelikti. Ben hâlâ öfkeyle ona bakıyordum.

SADECE SEN (İntikam Değişimi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin