BÖLÜM 11 - Şov..

17 4 0
                                    

Uzun zaman sonra işe gelmek bana iyi gelmişti. Karşımda duran çocuğa bakmak kendime olan saygımı arttırıyordu. Ahmet'le yaklaşık 4 aydır bir tedavi süreci içerisindeydik ve oldukça da ilerleme kaydetmiştik. İlk zamanlardaki halini hatırlayınca içten bir şekilde gülümsemiştim.

"Artık gidebilirsin Ahmet. İki hafta sonra yine gel olur mu? Gelmediğin zaman özlüyorum seni."

"Bence gelmesem de olur artık iyileştim hem annemi de üzmüyorum."

Tedavi sürecinin sonuna yaklaşmış olsak da buraya gelmekten artık pek hoşlanmıyordu. Normal hayatının keyfini çıkartmak istediğini söylemişti. Çok aksi bir çocuktu. Karşındakinin ne söylediğini umursamaz sürekli bilinçli olarak çevresine zarar verirdi. Bu sebeple pek arkadaş da edinemiyordu. Ama artık bunları beraber aşmış, böyle davranmasına sebep olan olaylara çözümler bulmuştuk. Şimdi o aksiliği pek gün yüzüne çıkmıyordu. Hatta şaşırtıcı derecede yaşından bile olgun davranıyordu.

"Birazcık daha buraya gelmen gerekecek ama söz veriyorum çok uzun sürmeyecek."

"Peki madem. Gelirim o zaman."

Onu yolcu edip masama tekrar dönmüştüm. Bugün leyla gibiydim. Ne de olsa 1 ay sonra evlenecektim. Bu düşünce bana bir hayalden bile daha uzakken şimdi bununla karşı karşıyaydım. Henüz Duygu ve Temmuzla bu konuyu konuşmamıştık. Cebimdeki telefonu çıkararak Temmuz'u aradım. Kısa bir süre çaldıktan sonra cevaplamıştı.

'Efendim kuşum'

'Bu akşam bana gelsene size anlatmam gereken şeyler var. Duygu ile de konuşacağım birazdan.'

'Ay noldu ki.'

'Gel işte konuşacağız diyorum ya.'

'Ben gelmesem de burdan anlatsan olmaz mı? Bu akşam üniversiteden birkaç arkadaşla buluşacaktık.'

Yine aynısını yapıyordu. Yüzümdeki mutlu ifade beni terketmişti.

'Tamam o zaman başka zaman konuşuruz.'

'Tamam balım benim hazırlanmam gerekiyor sonra görüşürüz.'

Bir şey söylemeden telefonu kapatmıştım. Her zaman böyleydi zaten. Sadece kötü gün dostuydum Temmuz için. Ben onu ve Duygu'yu herkesten önde tutsam da onun hiç önceliği olmamıştım. Artık canımı acıtmıyordu bile. Bıçaklandığımda bile sadece ilk gün hastaneye gelmiş beni görmeden gitmişti. Ona rağmen taburcu olduktan sonra sadece bir kere mesaj atıp iyi misin demişti. Duygu da ondan farksızdı. Aramamıştı bile. Mesajla yetinmişti. Duygu'nun yaptığı daha çok canımı yakıyordu. Onunla evlerimiz de çok yakındı. Aynı yerde çalışıyorduk. Bu sabah kısaca selamlaşmıştık. Nasıl olduğumu bile sormamıştı.

Yemek molası saati gelmişti. Odamdan çıkıp sekreter masasına baktım. Duygu ve Tuğçe yoktu. Bir ihtimal yemek molasında yanıma gelir demiştim ama sanırım niyeti yoktu. İçeri girerek askılıktaki kabanımı aldım. Yemekhaneye gitmek için olduğum bloktan çıkıp başka bir bloğa gitmem gerekiyordu ve hava oldukça soğuktu. Kabanımı giyip unuttuğum eşyam var mı diye kontrol edip odamdan ayrıldım. Ağır adımlarla yemekhaneye doğru ilerlemeye başladım.

-----

Yemeğimi alıp boş masalardan birine oturmuştum. Yaklaşık 10 dakikadır yemekle bakışıyordum hiç iştahım yoktu. Beni sevindiren bir olayı hevesle en yakın arkadaşlarımla paylaşmak istemiştim ama hevesim kursağımda kalmıştı. Masadan telefonu alıp Duygu'yu aradım. Hemen cevaplamıştı.

"Nerdesin?"

"Yemekhanedeyim yemek yiyoruz Tuğçe ile. Sen nerdesin?"

"Ben de."

BATAN GEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin