BÖLÜM 6 - KAYIP

33 4 0
                                    

1 saat öncesine kadar yorgunluktan gözlerimi bile zor açıyordum. Şimdi ise düşünmekten gözüme uyku girmiyordu. Kaza yapmıştım bir sürü masraf olacaktı. Zaten şu sıralar geçmişten kalan borçlarımı ödemekle uğraşıyordum bu yüzden aldığım maaşla zar zor geçinebiliyordum. Üstüne de Mahir Bey bugün ki 2 karşılaşmamızda da ters ters davranıp moralimi yeterince bozmuştu.

Buna hoşlanmak denir miydi bilmiyorum ama oldukça yakışıklıydı bu yüzden ondan etkileniyor gibiydim. Sanırım bu kadar kafama takma sebebim de buydu.

-------

Saat kaçta uyuyakalmıştım bilmiyorum ama uyandığımda öğlen olmak üzereydi. Ben duş alıp kendime gelene kadar kızlar çoktan sofrayı hazırlamışlardı.

Bol muhabbet eşliğinde kahvaltı yaparken çalan zile şaşırmıştım. Benim evime şuan evde bulunan ikiliden başka kimse gelmezdi. Masadan kalkmaya hazırlanan Duygu'yu elimle durdurdum.

Önce kapının deliğinden bakmıştım. Aylin miydi o? Pazar günü bu saatte?

Kapıyı açtığımda Aylin'in yalnız olmadığını gördüm.

"Savaş? Hoşgeldin." diyerek Savaş'ı kucağıma almıştım. Aylin oldukça tedirgin duruyordu. Savaş ise ağlamış gibiydi.

"Aylin Hanım hoşgeldiniz. Buyrun lütfen dışarısı soğuk üşümeyin."

Teşekkür ederek içeri girmişti.

"Aç mısınız? Biz de kahvaltı yapıyorduk. Buyrun eşlik edin lütfen."

"Savaş bugün hiçbir şey yemedi. Ben de öyle."

Aylin'in söylediğinden sonra Temmuz masadan kalkarak Aylin ve Savaş için tabak, çatal ve bardak getirmişti. Savaşı sandalyelerden birine bırakırken Aylin'in bana kaş göz yaptığını görünce Savaş'ın yanında konuşmak istemediğini anlamıştım.

"Savaşcım montunu ver bana asayım. Aylin hanım buyrun siz de askılığı göstereyim." Aklıma başka bir bahane gelmemişti.

Aylin Hanım'ı antreye getirmiştim. Gelir gelmez anlatmaya başlamıştı.

"Dün gece Savaş uyuduktan sonra Mahir Bey evden çıkmış bir daha da dönemiş. Savaş evde tek tabii evdeki korumalar başa çıkamamışlar beni aradılar. Savaş ağlayıp duruyordu. Ben de sizi aradım ama ulaşamadım. Daha sonra evdeki korumalar da teker teker gitmeye başladı. Murat bana Savaş'ı güvenli bir yere götürmemi ve beklememi söyledi. Biz hastaneye gidecektik aslında ama Savaş bu sefer yolda huzursuzluk edip 'anne' diye ağlamaya başlayınca hastaneden sizin adresinizi alarak onu buraya getirdim. Bana karşı çok uzak değil ama onunla sizin kadar iletişim kuramıyorum. Kusura bakmayın rahatsızlık verdim ama eğer istemezseniz Savaş'ı götürebilirim."

"Yok yok canım olur mu öyle şey. Gelin kahvaltı yapalım hiç rahatsız hissetmeyin."

"Misafiriniz de varmış. Kusura bakmayın tekrar."

"Onlar benim ailem, misafirim değil hiç problem yok. Bize de değişiklik oldu böyle hem."

Muhabbetli ve az da olsa neşeli başlayan kahvaltımız oldukça sessiz devam ediyordu. Ben zaten Savaş ile ilgileniyordum. Pek iyi gözükmüyordu. Konuşmasa bile genelde neşeli bir çocuktu ama şuan o neşeden eser kalmamıştı.

Elimdeki çatalı salatalığa batırıp Savaş'a uzatmıştım. Şuana kadar verdiğim her şeyi yemişti ama şimdi uzattığımı reddediyordu.

"Doydun mu?"

Kafasını aşağı yukarı sallayarak beni onaylamıştı.

"O zaman Temmuz ablan sana banyonun yerini göstersin sen de ellerini yıkayıp gel." Dediğimde masadan hemen kalkmıştı.

BATAN GEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin