▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎MAHİR'İN ANLATIMI ▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
Deniz hastaneden geldikten sonra sadece Savaş ile ilgilenip uyumuştu. Belki tavrını hakediyordum ama bu durumu umursamamam gerekiyordu. Onunla ilgilenip vakit geçirdikçe amacımdan sapmaya başlamıştım. Çalışanlarımın bana olan saygısı bile azalmıştı. Eski Mahir olup işleri düzene sokmam, ailemin ve işimin güvenliğini sağlamam gerekiyordu.
Bir çocuğum daha olacaktı. Bu düşünce beynimin içinde dolanıp duruyor uyumama engel oluyordu. Evet Savaş'a baba olabilmiştim ama bir yenisi daha eklenince ona yetebilecek miydim? Buna dair oldukça büyük endişelerim vardı. Deniz ise oldukça rahattı ve bu beni çok sinir ediyordu. Onunla evlenmem doğru bir karar değildi. Başlarda bu oyuna kendimi kaptırmıştım şimdi ise pişmanlığım her gün, her saat kendini belli ediyordu. Savaş'ın sorumluluğunun altında bile ezilirken bir hatta iki kişinin daha sorumluluğunu alacak olmak beni çıkmaza sokuyor gibiydi.
Düşüncelerimin arasında daldığım uykudan sabaha karşı uyanmıştım. Uyanmamın sebebi aşağıdan gelen tıkırtılar olmuştu. Gözümü komidinin üzerindeki saate kaydırdığımda henüz sabahın beşi olduğunu görmüştüm. Ağır hareketlerle yataktan kalkıp merdivene yöneldim.
"Sabah sabah ne yapıyorsun Deniz?"
"Ne yapıyormuş gibi görünüyorum?"
Benim aksime oldukça yüksek ve sert çıkan bir sesle konuşmuştu. Üzerini giyinmiş kapıdan çıkmak üzereyken bulmuştum onu.
"Nereye gidiyorsun?"
"Bahçede yürüyeceğim biraz."
"Daha hava bile aydınlanmadı."
"Ne olmuş?"
"Daha düzelmedin bile Deniz. Önce iyileş sonra nerde yürüyeceksen yürü. Senin için söylüyorum."
Bana cevap vermeden kapıyı açıp dışarı çıktı. Daha gün bile doğmadan beni sinir etmeyi yine başarmıştı. Odama çıkıp hırkamı ve sigaramı alarak ben de dışarı çıktıp. Kapının hemen yanındaki bahçe koltuğuna oturup bir sigara yaktım. Deniz'i şuan göremiyordum. Muhtelemen arka taraftaydı. Gözüm dış kapıya iliştiğinde korumaları görememiştim. Hızla oturduğum yerden kalkıp kapıya yöneldim.
Dışarda durması gereken iki korumanın birini uyurken diğerini de telefonuyla uğraşırken görmeyi beklemiyordum. Kulübenin camına tıklattığımda gözü telefonda olan sarışın korumayla gözgöze gelmiştik. Beni görmesiyle yerinden sıçrayıp uyuyan arkadaşını sertçe dürtmüştü. Elimle dışarı çıkmalarını sağlamak için bir hareket yapıp birkaç adım geriledim.
"Ben size uyuyun, telefonla oynayın diye mi dünyanın parasını veriyorum?"
Bütün vücudumu kaplayan sinire rağmen oldukça sakin sormuştum.
"Özür dilerim Mahir Bey bir daha asla tekrarlanmayacak."
"Benim karım şuan bahçede ve siz iki avanak bunun farkında bile değilsiniz. Ona şuan herhangi bir şey olsaydı özrünüz yeterli olur muydu?"
Sakinliğimi korumakta zorlandığım için dişlerimi sıkarak konuşmaya başlamıştım.
"Haklısınız Mahir Bey."
Kafalarını yerden kaldırıp yüzüme bakamıyorlardı. Bir şey söylemeden Deniz'e bakınmak için arka bahçeye doğru ilerlemeye başladım. Neyse ki buradaki korumalar yerindeydi. Ama o iki şerefsizin bir daha çalışmasına müsade etmeyecektim. Korumalardan birine yaklaşıp Deniz'i sormuştum. Garajda olduğunu duyduğumda garipsemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAN GEMİ
ChickLit"Bu koca şehrin kaldırımları, çıkmaz sokakları beni hiç istemedi." Bazı bölümlerde +18 sahneler olacaktır.