42. "Kaybetme korkusu"

10.1K 319 46
                                    

YAZARIN ANLATIMI İLE

Yalçın'ın silah sesinden sonra. Herkes bir kaç saniye durdu.

Kurşunun kime isabet ettiği belli değildi.

"Ah!" Diyerek pamirin kollarına yığıldı kırca.

Kurşun kırcanın karnına gelmişti.

Pamir sağ eli ile Kırcayı hem tutup hemde kendine çekerken bir silah sesi daha duydu.

Pamirin gözleri haddinden fazla büyüyerek, tekrar kırcaya baktı.
Ama bu sefer vurulan kırca değil.

Yalçındı.

Tam göğsünden tek kurşunla vurulmuştu.

"Oğlum!" Diye bir ses yankılandı.
Bu pamirin babasıydı. Hapisten kaçmıştı hatırlarsanız.
Pamir kafasını çevirdiğinde yalçın yere yığıldı.

"Baba!" Dedi Kırcayı kucağına aldığında Pamir. Ona öfkeliydi,kinliydi ama bu hislerini şimdi belli etmek için uygun bir zaman değildi.
"Arabaya bin" diyerek şoför koltuğuna yöneldi babası.

Babasının adı, Doğandı.

Doğan sarsılmaz.

Hemen pamir kucağındaki kırca ile arka koltuğa geçtiğinde araba çalıştı. Babası kenardan dönerek Yalçın'ın ölü bedeninin yanından yola saptı.

Doğan, Behzattan öğrenmişti yerlerini. 

"Kırcam, aç gözünü."
Dedi Pamir elini kırcanın soğuyan yanağına koyarak.
" gidemezsin" dedi.
"Çocuğumun annesi olmuşken,bana ihanet etmediğini anlamışken, gidemezsin" dedi.
Kırcadan bir tepki bekliyordu. En ufak bi kıpırtı. En ufak bi nefes. En ufak bi belirti.

Ama Pamirin gözlerinde yalan olmadığı gibi, kırcanında nabzı yoktu.

Kırca yalan dolan olmadan, bu sefer gerçekten ölmüşmüydü?

(...)

Hastaneye vardıklarında kırca amiliyathaneye alındı.
Babasî bilgilerini verirken Pamir ise kapının önünde yere çökmüş bir şekilde oturuyordu.

Yine burda bekliyordu. Yine Kırcanın amiliyattan çıkmasını bekliyordum.

Bir sefer bu korkuyu tatmıştı.

Kaybetme korkusunu.

Bir daha yaşamak istemiyordu. Ya Kırcayı kazanacaktı yada onunla ölecekti. Bu kesindi.

Peki siz düşünün,
Düşünün, çok sevdiğiniz, tırnağına zarar gelse ortalığı yıkacağınız birini düşünün...

Düşünün lütfen şuan.

Şimdide onu cenazesinde olduğunuzu.

Nasıl bir his.

Korkunç. Öyle değil mi?

Siz düşünmekle kalırken, Pamir bu korkuyu iki sefer tatmıştı.

Fakat şimdi sadece Kırcayı değil. Bebeğini kaybetmektende korkuyordu.

Pamirin önceliği ne olursa olsun kırcaydı. Bebek mi bir daha olurdu. Ama kırca gittiğinde bir daha geri gelmezdi.

Bir süre sonra babası yanına gelince, Pamirin yanına çöktü. aslında gelip gelmemek arasında kararsızdı oğlunun ne tepki vereceğini kestiremiyordu.
Koridorda sadece ikisinin nefes sesleri vardı. İkiside ne konusacağıni nereden başlayacağını bilmiyordu.

"Oğlum" dedi Doğan. Sessizliği bozarak.
Fakat Pamir burda değildi. Evet belki bedenen burdaydı ama ruhu, içerdeydi.

Hayır, ruhu kırcanın yanında değildi. Onun ruhu kırcaydı.

Pamir yavaşça ruhsuz gözlerle babasına baktı.

O sert, dimdik duran,her gün asker traşı olan adam gitmiş, yerine yüzü kırışmış saçlarına aklar düşmüş bir adam gelmişti.
"Özür dilerim" dedi yıllar sonra ilk defa babası haksızlığını kabul ederek.

Ama bu özrün bir etkisi yoktu.

"Dile" dedi pamir sakince.
"Yaptıklarını geri alabiliyorsan dile" dedi. Babasıni severdi ama o sevgi tohumunu 6 yıl önce bir kutuya koyup zihninin en derinine atmıstı.
"Keşke" dedi Doğan.
"Yapabilseydi-"
"Bir şeyi değiştirmeyecek" diye sözünü kesti Pamir. Konuşmasına izin vermedi.
"Senin yüzünden karım ve çocuğum içeride" dedi. Başını amiliyathanenin kapısına çevirdi.
"Eğer özür dileyerek zamanı geri alabiliyorsan dile, eğer keşke diyerek yaptıklarını telafi edebiliyorsa söyle ama bunların hiç birini yapamayacaksan, git" dedi. İçindeki nefret kafesinden çıkıp vücuduna nüfuz ederken babasınin gözünün içine bakıp,
"Yoksa ben seni geldiğin yer geri sokarım" dedi.
Babası başını öne eğdi.

Eğecekti, yaptıklarınin bedeli omuzlarına ağır gelmişti.
Başı eğilmişti.

Pamir dediklerinde haklıydı. Fakat babasınin durumunda kendide olsa aynı şeyi yapardı. Sonuçta kırca bundan korkupda Yalçın'ın yanına gitmedi mi?

Ne olursa olsun, Pamirin gözünde Doğan asla iyi bir baba figürü çizmemişti. Bundan sonrada pek çizebileceği söylenemezdi.

MAFYANIN İNCİR ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin