Dinmeyen Yağmurun Efsanesi

232 24 59
                                    

İyilik tanrısı Ülgen'in Öfkesinden korunmaya çalışıyor dünya.

Hava şimşekleriyle kızgınlığını belirtiyor buralara.

Kimi zaman yıllarca yağmur yağmıştı topraklara,

Kşimi zaman ise tek bir damla bile verilmemişti adeta.

Ancak bir yer var ki orada,

Dinmeyen yağmur suları akar sonsuzluğa,

Dokuz dallı ağaç huzurunda.

Bu, şimdiki bana gerçekten uzak kalan bir anıydı.

Hikâyenin başlangıcı bundan 12 yıl öncesine gidiyor. Şu sıradan çiftlik evlerindendi evimiz. Hemen yanında, şimdi tam hatırlayamasam da güzel anılarımın olduğuna emin olduğum bir kulube vardı. Çoğunlukla kendi sebzelerimizi yetiştirdiğimiz içim kasaba merkezine nadiren giderdik.

Şimdi bunları neden anlatmak istedim, bilmiyorum. Belki sadece yad etmeyi seviyorum. Yine öyle bir gündü sanırım. Kış ayının merhametsiz bulutlarının gazabından sobanın baş ucuna çekilerek kurtulmuştum. Ateşin çıkardığı çıtırtılı ve hararetli sesi dinlerken babam dışarıdan elinde bir çuval getirip bana ve abime seslenmişti.

"Laphes, Aral buraya gelin."

"Getirdin mi?" Dedi annem.

Abimle birlikte ne olduğunu kontrol etmek için babamın yanına gitmiştik.

Çuvalın içinden onlarca kitap, ansiklopedi ve parşömen çıkmıştı. Annem bunları Paralı asker olarak çalışan halamdan istemişti. Kitapların içerikleri çoğunlukla eski şamanlar, efsaneler ve savaş kahramanlıkları ile doluydu. Bir süre resimlere göz gezdirmiştim. Her birisi ustaca tasarlanmış gibi görünen tonlarca melek resmi vardı.

Küçük kasabamızda -nedendir bilinmez- bir kadın olarak sadece annem okuma yazma biliyordu. Beni de oldukça katı kurallardan geçirirdi. O gün annem bize nasıl okuyup yazacağımızı öğretmişti.

Sonraki anım birkaç ay sonrasına ait. Kitapları karıştırıyorken gördüm kendimi. Sayfanın alt kısımında dokuz dalı ile gökyüzüne, dokuz kökü ile yeraltına tutunan bir ağaç çizimine denk geldim. Sayfanın üstünde Dinmeyen Yağmurun Efsanesi yazıyordu. Oldukça ilgimi çekmişti.

"Anne, dinmeyen yağmurun efsanesi de ne oluyor?" diye sormuştum.

Annem o sırada bulaşıkları yıkıyordu ve elleri ıslaktı. Sorduğum şey onun da ilgisini çekmiş olacak ki ellerini önlüğüne silip hızlıca yanıma geldi. Bana doğru eğildi ve suratında nazik bir gülümseme ile saçından önüne düşen bir tutamı kulağının arasına sıkıştırdı.

"Bu şaman atalarımızın bizlere anlattığı bir efsanedir. Hatırlar mısın bilmem ama yıldızları izlediğimiz o gecelerde bana gökyüzündeki boşluğu sormuştun." Birden durdu.

Yüzünde, en çok da gözlerinde hatırlamaktan hoşlandığı bir anıyı hatırlamış gibi bir ifade vardı.

"O boşluk gökteki kutsal yıldıza ait. Ülgen'in her gece seyre daldığı ve uğruna insan topraklarına bereket dağıttığı kutsal yıldız.

Kayıp YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin