Yıldızlar Göğe Aittir

39 6 30
                                    

Eski bir akşamdan kalmanın bir çocuğun sabahına bırakabileceği belki de en kötü şey bu olabilirdi. Odanın içinde insanın beynine işleyecek kadar kötü bir çöp kokusu vardı. Evin en uzak köşesinde, tuvaletin hemen yanındaydı. İnsanlardan önce köpeklerin sesini duyabileceğiniz tarzdaydı hatta belki. Evin kalanından bağımsız bir biçimde yıkıntı gibi. Yine de kendilerine göre kutsal bir iyilik yaparak odanın ortasına bir tane yatak atabilmişlerdi. Tabi küçük ve dünyadan bihaber olan bir kız çocuğu için yatak yataktır. Kullanılmaktan sararmış olması pek bir şey ifade etmez.

Bir evde kalıyordu belki, ancak o sanki açlıktan ölmek üzere olan bir sokak çocuğu gibi görünüyordu. Küçük bedenine kıyasla devasa kalan sarı -ki asıl renginin bu olmadığı çok uzaktan bakan rastgele herhangi birisi için bile çok net ve belliydi- bir elbise vardı üzerinde. Sadece hayatta kalmaya çalışmak için çok küçüktü. Anlamsız ve boş bakışlarını yıkıntı odanın içerisinde gezdirdi. 

Sesler geliyordu.

Sesler kötüydü.

Çünkü sesler gelecek olan dayağın habercisiydi.

Çünkü sesler korkutuyordu onu. Yattığı yerden kalktı ve acemi adımlarını korka korka ve aceleyle yatağın yanına sürükledi. Kafasını incecik kollarının arasına aldı, çömeldi ve gelecek olan canavardan kendince saklanmaya çalıştı. Üşümüyordu ama küçük bedeni delicesine titriyordu. Korku tüm varlığını sarmalamışken dikkati kapının sertçe çarpılmasının bıraktığı sese yöneldi. Canavarın ağzından bir şarkı dökülüyor, her bir hecesini yanlış söylüyor, mısraları atlıyor ve âlâsından detone oluyordu. Muhtemelen eşi koluna girmiş, onu odasına sürüklemeye çalışıyordu. 

"Yıldzlağğdııır gökteeeğ pağrlayaağn,"

"Yeter bu kadar! Bağırmasana be adam!"

"Kadzzınnnn..! Senn baa emir veremezsşınn." Söyledikleri zar zor anlaşılıyordu. Attığı her adım zemini titretiyor ve zemin her titreyince çocuk daha da korkuyordu. 

"Ömrümü yedin! Keşke o sızdığın köşede ölseydin de kurtulsaydım." Daha sonrasında bir tokat sesi ile beraber kadının çığlıkları yükseldi. Sonra tekrardan hakaretler ve bir kapı çarpması daha. Ama adımlar kesilmiyordu. Adım sesleri kesilmiyor, aksine artıyordu. Küçük kızın odasına doğru. Odanın kapısı o kadar sert açılmıştı ki neredeyse kırılacaktı. 

"Fahişe!" 

Doğruca kızın yatağına yöneldi. Betonun üzerine çömelmiş bir şekilde saklanmaya çalışan küçük kızı kolundan yakaladı ve havaya kaldırdı...

***

"Ah!" Uyuyordum. Bir rüyaydı bu gördüklerim ama rüyadan da öteydi. Üzerimden yorganı atıp eteğimi toplayıp bacağımdaki o güne ait olan yara izine baktım ve elimi üzerinde gezdirdim. Üç parmak kadar büyüklüğe sahip bir doğum lekesi gibi duruyordu. 

Acımıyordu artık. Acıyordu. 

Sadece bir yara izi. Değildi. 

Derin bir nefes aldım ve sakinliğimi tekrar elde ettiğimde çevremi süzdüm. Boris'in evinde, bana ayrılan odadaydım. Yatağı handaki yatağa kıyasla eski ve rahatsız edici olmasına rağmen sorun edilecek kadar da kötü değildi. Yıllar boyunca hiç kullanılmamış gibi duruyordu. Zaten sorun edecek bir konumum yoktu. Pencereden dışarıya baktım. 

Dışarıda aydınlık olan tek şey yıldızlardı. Hala güneş doğmamıştı anlaşılan. Odanın içinde dinginlik ve huzur verecek bir sıcaklık bulutu vardı sanki. Beni içine çekiyordu bir nevi. Yatağım beni çağırıyordu adeta ve bedenim biraz daha uyumak için kendi kendini yatağa sürükleyecek gibiydi. Ancak ben yorgun hissetmiyordum. Odanın içindeki karanlık korkutucu değil, aksine huzurluydu ve belki de bunun sebebi odayı biliyor olmamdı. İnsanlar karanlıktan değil, karşılaşacakları şeyi görememekten korkardı. Ancak bu odada karşılaşacağım şeyler belliydi. Kapısını kilitlediğim odanın içi, handakinden farklıydı elbet. İçerisinde askılık ve yataktan ayrı olarak büyük bir kıyafet dolabı, boy aynası ve bir makyaj masası, ayriyeten duvarın neredeyse yarısını kaplayacak kadar büyük bir tablo. Şaşırmıştım. Dün de aynı odada kalmama rağmen bazı şeyler yeni sorularını ve belki be sorunlarını şimdi getiriyordu. Boris yalnız yaşıyor olmalıydı ancak burada  ona ait olmadığına emin olduğum bir makyaj masası vardı. Gaz lambasını yaktım ve masayı incelemeye koyuldum. 

Kayıp YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin