"Ne teklifi? Ve efendim demedin hayret.""Seni bir yere götürsem rahatsız olur musun?" Aradaki resmiyet kalktı ve bir yere gidelim mi diye soruyor. Kesin bir bokluk çıkacak. Hem kaç gün olduda ona güvenicektim ki. Belki beni öldürüp ormana falan atacaktı. Bilmiyordum. Olabilirdi.
"Neden seninle bir yere gelmemi istiyorsun? Hiç güven vermiyorsun nedense. Belki öldüreceksin beni." Ki öldürmek istese çoktan öldürmez miydi. Günümüzde yapılan o kadar kadın cinayetlerinden dolayı kimseye tamı tamına güvenemez oldu insan." Belki kimse görmeden gömeceksin beni. Belki bana dokunmay-"
"Yeter tamam! Abartma sende Esen. Daha güvenli bir ortamda konuşmamız gerekiyor o yüzden izin istiyorum senden. Eğer istemezsende zorla götürecek halim yok seni." Ama ben şimdi merakta ederim. Adamın bu kadar önemli diye nitelediği ne olabilirdi ki.
"İyi tamam. Gidelim o zaman."
................................
"Neresi burası?" Bir çeşit ev gibi bir yere gelmiştik. Ama etrafında eve benzer binalar yoktu. Hem ormanınlık alanın içinde olduğundan biraz tedirgin olmadım değil.
"İçeri geçelim konuşuruz." Arabadan inip eve yürüdük. Etrafta hafifce ses çıkaran kuş seslerinden başka rahatsız eden bir şey yoktu. Kapıya geldiğimizde bir kaç kelime söyledi. O sırada da üstünde asker üniformaları olan bir adam açmıştı kapıyı. Noluyor şuan burda.
"Geç içeriye." Kibarlığına göz devirip içeri geçtim. O da bir kaç defa etrafı kontrol ettikten sonra arkamdan geldi. Etrafı incelemek amacıyla gözlerimi gezdirirken koltukta duran kişiyle yavaş ilerleyen adımlarımı durdurdum. Şuan kanlı canlı karşımda müstakbel kayınbabam vardı. Bir de olmazsa olmazı oğlu. Daha günün stresini atlatmadan üstüne birde bunu hiç katlanamazdım.
"Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz! O günde söyledim bu evliliğin olmayacağını. Birde bize çalışan korumayı kendi tarafınıza geçmişsiniz."dedim Ali'ye dönerek. Kaç para vermişlerdi acaba beni buraya getirmek için." Sana da bravo cidden. Çok önemli bir konuymuş. Ne yapıcaksınız? Zorla nikah mı kıyacaksınız şuan? Arkadaki kapıdan imam çıksa şaşırmam artık!"
"Haklısın tabi böyle bir tanışma oldu ama-"
"Ama mı? Ya bir gidin kardeşim işinize. Ben gidiyorum. Sizde artık kendinize yakışır daha güzel, daha efendi, en azından ailesi tarafından istenen bir kız bulup" elimle yanında oturan oğlunu gösterdim."oğlunuzla evlendirebilirsiniz. Allah'a emanet diyeceğim de sizin Allah'a bile saygınız yoktur." Kim bilir o maddelerle kaç çocuğun, gencin hayatını çalmışlardı. Vicdansızlar!
Arkamı dönüp gitmeye hazırlanırken gelen sesle durdum. Anladım ki kolay kolay çıkış yok bana burada.
"Oyun oynayacağız!"
"Kovalamaca falan mı? İnan şuan hiç modumla değilim."
"Hayır o kadar basit bir oyun oynamayacağız. Bu binlerce kişinin hatta belki sayamadığım kadar insanın hayatını kurtarabileceğin bir oyun." İşte şimdi ilgimi çekmişti. Ayakta duran askerleri eş geçip tek kişilik koltuğa geçtim.
"Kartları az daha açalım."
"Baban bir uyuşturucu satıcısı biliyorsun çünkü onları gizli gizli dinledin." Kafamı hızla Ali'ye çevirdim. Vay anam vay. Kimlere güvenip iş yapıyoruz.
"Ee yani?" Biliyordum diye beni öldürmezlerdi heralde. Yani inşallah.
"Tek uyuşturucu satsa yine iyi. Aynı zamanda da yasa dışı yollardan bir silah kaçakçısı. Buda onu öbür insanlara göre ve nâm olarak üstün kılıyor. Ve karşında da düşündüğün gibi bir ortaklık falan yok. Yani sadece Selim öyle sanıyor. "