(Emily)
İçeri girdiğimizde tüm üyeler bize döndü. Genel olarak herkes iri yarı, kaba ve iğrenç insanlara benziyorlardı. Kilisenin içi ise dışı gibi oldukça eskiydi. Herkes yan yan bakarken en sonunda biri bağırdı.
-Bir kadının burada ne işi var?! Bize sadece ayak bağı olacak!
-Hey! Bu-
Sam'in sözünü kesip güldüm.
-Seni ayak bağı yapmayan yeteneğin ne peki?
Adam karşıma geçti.
-Burada yeni olduğun için sana acıyacağımızı sanma. Bilmiyorsun ama suçluların dünyası oldukça acımasız ve-
Daha fazla onu dinlemeye dayanamadığımı fark ettiğimde dizlerinin arkasına orta şiddette bir tekme atıp onu dizlerinin üzerine düşürdüm. Göğsüne tekme atıp yere düşürdüğümde elini ezdim. Acı ile bağırdı, ayakkabımın altı minik ama sivri çiviler ile kaplıydı.
-Tekrar et, ne dedin?
Cevap gelmediğinde elini daha da ezdim.
-Konuş!
-Özür dilerim!
-Bu kadar yeter!
Ben dahil herkes sese döndü. Arka kapıdan gri ve hafif uzun saçlı , mavi gözlü biri girmişti. Herkes acele ile sağda ve solda sıra oldu. Adam yanıma geldi. Nereden baksan benden on beş santim uzundu. Benim bir yetmiş olmamı saymıyorum bile.
-Onun adına özür dilerim, kendisi oldukça ahlaksız.
Ayağımı çektiğimde adam hızla sıraya girdi.
-Çok hızlı özür diledi. Bırak işkenceyi üç kuruş para için tüm bilgilerinizi satar.
-Maalesef bu doğru. Bizimle çalışacak kişi bulmakta oldukça zorlanıyoruz o yüzden bu tarz insanları alıp ayak işi yaptırmak zorunda kalıyorum.
Sesi nazik ama özgüvenliydi. Elini uzattı.
-Dylan Honest, Saeland'ın gölgesinin kurucusuyum.
Elimi uzattım ve sıktım.
-Emily Gomez.
Gülümsedi.
-Teklifimi dinlemek için gelmene çok sevindim.
-Açıkçası meraklandım. Hakkında oldukça fazla şey duydum, teklifi geri çevirmek aptallık olurdu.
-Her şeyi detaylıca konuşmak istiyorum ama ondan önce bir akşam yemeyi yemeyi teklif ediyorum. Uzun bir yoldan geldin, eminim açsındır.
-Kulağa kötü gelmiyor.
-Bana bir dakika verin lütfen.
Dylan kalabalığa döndü. Sert ve otoriter sesi ile tek bir kelime söyledi.
-Dağılın.
Kalabalık bir anda dağıldığında Sam, Dylan ve ben kaldık. Dylan Sam'e döndü ve diğerine kıyasla daha yumuşak bir sesle konuştu.
-Dinlen Sam, çok çalıştın.
Sam sağ elini göğsüne koydu ve saygısını göstermek için biraz eğildi.
-Teşekkür ederim, izninizle.
Sam'de gittiğinde ikimizde tek kaldık. Nasıl bilmiyorum ama herkesin üzerinde mükemmel bir otorite kurmuştu.
-Bu taraftan lütfen.
Dylan aşağı kata inan taş merdivenlerin olduğu bir kapıyı açtı.
-Önden buyurun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAELAND'IN GÖLGELERİNDE
ActionO her şeyini kaybetmişti. Annesini, babasını, arkadaşlarını, yaşama sevincini, insanlara olan güvenini, umudunu. Onu ayakta tutan tek bir şey vardı. Hala ilk günkü gibi canını yakan, onu geceleri göz yaşlarına boğan olay. Bir gece ansızın öldürülen...