14. BÖLÜM

10 1 3
                                    

(Emily)

Ertesi gün akşam yemeği için yemek salonuna ilerliyordum. İçeri girdiğimde çoğu kişinin çoktan gelmiş olduğunu fark ettim. Gözlerim ilk olarak Sam'i aradı. Bir kaç adam ile birlikte oturuyordu. Bana baktı ve hafifçe gülümsedi. Ona başımla selam verdikten sonra gözlerim gümüş saçları ve mas mavi gözleri aradı lakin aradığını bulamadı. Boş bir masaya oturdum. Hizmetçi kadın masayı doldurduktan sonra reçeli kızarmış ekmeye sürdüm. Fazla değil, daha elimdeki ekmek bitmeden kapı açıldı ve Dylan içeri girdi. Gülümseyerek yanıma geldi ve karşıma oturdu. Ekmekten bir ısırık daha alırken güldüm.

-Geç kaldın. 

Gülümsedi lakin bir açıklama yapmadı. Normalde basit bir açıklama olsa da neden geç kaldığını söylerdi. Ayrıca içeri girdiğinde nefes nefeseydi ve üzerinde hafif bir kan kokusu vardı. Üstünde ki kıyafetlerin tamamen siyah olmasını ve kılıcının kınında olduğunu düşününce...alçak bir ses ile sordum.

-Yaran var mı?

Elindeki ekmekle ilgilenmeyi bırakıp bana baktı.

-...Sırtımda uzun bir kılıç yarası var.

-Yarana baktırmalısın.

-Biliyorum lakin sence kaç kişi benim yara aldığımı duyduğumda bana şüphesiz güvenir.

İç çektim.

-Ama ben biliyorum, yemekten sonra yarana bakacağım.

-Gerek yok.

-Şu grupta yeteneğine güvendiğim yalnızca sen varsın. Olası bir saldırıda bana lazımsın.

Yediğim ekmeği bitirdim ve ellerimi silktim kalktım.

-Odana gidiyorum, gelirken bandaj ve merhem getir. 

Yemek salonundan çıkıp Dylan'ın odasına ilerledim. Odayı bulmam pek sürmedi. Tam içeri gireceğimde koridorun sonunda bir adamın gülme sesi geldi.

-Gruba "bu" iş için geldiğini biliyordum ama en azından bizden saklarsın diye düşünmüştüm.

Cevap vermediğimde adam cesaretlenmiş olmalı ki yanıma doğru ilerledi. Adımlar tam arkamdan geçerken yavaşladı ve kısın bir kulağımda yankılandı.

-Fahişe.

Sinirle dişlerimi sıktım ve elimi hançerime atıp arkamı döndüm. Hançerim boğazına derin, ince lakin temiz ve kusursuz bir çizik attı. Adam boğazını tuttu ve yere, dizlerinin üzerine çöktü. Bir kaç saniye sonra ortalık kan gölüne döndü ve adam son kez nefes verip yere düştü.  Cebimdeki bezi çıkartıp  hançerimi temizledim.  Elbet bir hizmetçi gelip cesedi temizlerdi bu yüzden ceseti öylece bırakıp Dylan'ın odasına girdim.

***

Kapı açıldığında yatakta oturup hançerimde kalan kanı temizliyordum.

-O adamı sen mi öldürdün.

-Evet.

Dylan kapıyı kapattı ve yatağa oturdu.

-Hesap sormayacak mısın?

-Hesap verecek misin ki?

-Hayır.

Dylan üzerindeki pelerini ve gömleği çıkarttığında acele ile sarılmış bandaj yere düştü.

-Kötü bir yara, izi kalacak.

Bir parça pamuğa alkol döktüm.

-Yakacak.

Başı ile onayladığında alkollü pamuğu yaraya bastırdığımda omuzları kasıldı.

-Derin bir nefes verdi.

-Bir kaç araştırma için şatoya gitmiştim lakin dönüşte bir grup şövalyeye denk geldim.

-Küçük bir grubun seni yaralayabileceğini sanmıyorum. Kaç kişilerdi?

-Otuz iki.

Pamuğu tekrar bastırdığımda dişlerinin arasında keskin ve hızlı bir nefes aldı.

-Yüzünü gören var mı?

-Hayır. Zaten ormandaydık, gören herkesi öldürdüm.

-Güzel.

Pamuğu çöpe attım.

-Sırt üzeri uzan, dikiş atmam gerek.

Başı ile onayladı ve göğsünün üzerine uzandı. İlk yardım çantasında iğne ve iplik aldım. 

-Anestezi için ilacımız yok, dayanabilecek misin?

-Evet.

Dikişe başladığımızda düşündüğümden çok daha sakin davrandı. Canı acıyordu, buna emindim. Yine de küçük iniltiler dışında bir ses vermedi. Uzun bir kesik olduğundan dikiş beklediğimden uzun sürmüştü. Tüm yara kapandığında ipliği koparttım.

-Tekrar otur, bandajı saracağım.

-Hm hm.

Dylan yatağa oturduğunda tüm gövdesini bandaj ile sardım.

-Teşekkür ederim.

Gömleğini tekrar giyerken bende gitmek için ayağa kalktım. 

-Neden şatodaydın?

-...Git ve dinlen Emily. Yakında büyük bir görevin olacak.





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 19, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAELAND'IN GÖLGELERİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin