(Laura)
Eve girmiş ve kapıyı defalarca kilitlemiştim. Mutfak musluğundan bir bardak su doldurdum ve yavaşça içtim.
-Sorun yok, sorun yok. güvendeyim.
-Hadi ya?
Korkuyla dondum ve bardağı tezgaha bıraktım. Sırtımdan soğuk terler akarken yüzüme şaşkın bir ifade yerleştirip arkamı döndüm.
-Emily! Tanrıya şükür iyisin!
Benden biraz uzaktaki Emily'e yaklaştım ve sarıldım.
-Çok özür dilerim! O an ki korku ile-
Elini saçlarıma atıp okşadı.
-Sorun yok, anlıyorum.
Güldüm. O gerçeken bir aptaldı. Her zaman bana çok güveniyordu. Timsah göz yaşlarımı sildim.
-Hadi bir şeyler yiyelim ve-
-Ama umarım...
Keskin bir acı. Bağırmaya çalıştım ama sesim çıkmadı. Elimi boğazıma attım, tamamen kandı.
-Sende beni anlarsın.
Emily beni nıraktığında yere düştüm ve kıvrandım. Bana üstten baktı. Yüzünde tek bir ifade bile yoktu. Zevk, hüzün, korku. öfke...hiç biri. Titrememe engel olamadım.
-Bunca zaman bana kasıtlı yaptığın her hatayı ve zorbalığı görmezden geldim. Değişeceğine inanmak istedim ama sanırım boşu boşuna katlanmışım.
Omuzlarını silkti, son derece umursamazdı. Onun benim tanıdığım Emily olmasına imkan yoktu. Emily tatlı, saf ve benim için endişelen biriydi. Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi bana döndü.
-Bu arada bana genelde Emily demezler...
Sırıttı ve sır verir gibi işaret parmağını dudaklarının üzerine koydu.
-Daha çok Baykuş olarak bilinirim.
Gözlerim irice açıldı. Her gün insanların konuştuğu, benim ölümüne korktuğum ve suçluların arasında en çok korkulan kişi...tam karşımdaydı. Kanımın donduğunu hissettim. O kapıya doğru ilerlerken iki adam içeri girdi. Emily...Hayır, baykuş birinin omzunu hafifçe pat patladı ve evden çıkmadan önce bana omzunun üstünden bakıp güldü.
-İyi eğlenceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAELAND'IN GÖLGELERİNDE
AksiyonO her şeyini kaybetmişti. Annesini, babasını, arkadaşlarını, yaşama sevincini, insanlara olan güvenini, umudunu. Onu ayakta tutan tek bir şey vardı. Hala ilk günkü gibi canını yakan, onu geceleri göz yaşlarına boğan olay. Bir gece ansızın öldürülen...