Rüzgar sertçe eserken hiç bir şövalye karanlıkta ilerleyen Baykuşu fark etmemişti. O gölgeler ile birleşmiş, varlığını tamamen gizlemişti. etrafa baktı, girişi koruyan on şövalye vardı. Derin bir nefes aldı ve elindeki misinayı gerdi. en uzak ve en ıssız yerde nöbet tutan şövalyenin arkasına sessizce koştu ve misinayı boynuna dolayıp sıktı. sadece yirmi saniye, yirmi saniye süren kısa bir direnmenin ardından adam yere yığıldı. aynı şeyi tekrar tekrar yaptı, ta ki girişteki tek canlı kişi kendisi olasıya kadar. misinayı tekrar topladı ve belinde ki kemere astı. Kapşonunu ve eldivenlerini düzetti, sağ eline aldığı hançeri kontrol etti ve sarayın krokisini düşündü. Rotasını belirledi ve gözlerini açıp gecenin karanlığı ile bir oldu. Koridorların karanlık köşelerinden ilerleyen kadını hiç bir hizmetçi, soylu, şövalye yada köle boğazları bir hançer ile parçalanasıya kadar fark etmedi. Baykuş tüm Soliest ailesinin içeride olduğunu odanın kapısının önündeydi. Elindeki hançeri kemerine astı ve sırtında asılı olan kılıftan kılıcını çekti. Kapıyı bir tekme ile açtığında dört kişiden oluşan Soliest ailesi ona döndü. Kraliçe, prens ve prenses daha ne olduğunu anlamadan kafalarını kaybetmişlerdi bile. Kral korku ile sandalyeden düştüğünde kadın ona yaklaştı. Kılıcındaki kanı savururken konuşmaya başladı.
-Size bir hikaye anlatayım mı bay Soliest?
Kral ile arasında tek engel olan sandalyeyi tekmeledi.
-Bir zamanlar ailesi ölüp üzerinde yüklü bir miktar borç kalan bir kız varmış. O kız borcu ödemek için bu sarayda hizmetçi olarak çalışmaya başlamış.
Kral yandaki tabancaya ulaşmaya çalıştığında kadın kılıcı kralın eline sapladı ve onu acı ile bağırttı.
-Ne istiyorsun benden?! Para, şöhret, rahat bir yaşam ?! Ne istersen-
-Hey, sözümü bitirmedim...
Kral zorla yutkundu.
-Sence o kıza ne oldu ? Üzerine kalan borcu ödeyip rahat bir yaşam sürmüş müdür ? Ya da belki hala burada çalışıyordur?
Kılıcı sertçe geri çektiğinde kral kıvrandı.
-Hayır, hayır, hayır. o kız elli yedi yaşındaki kral tarafından taviz edildi. İşin ilginç tarafı ne biliuot musun? O kız sadece on iki yaşındaydı. Adını hatırlıyor musun o kızın?
Kısa bir sessizlik sonrası kadın histerik bir şekilde güldü ve bağırdı.
-Tabi ki hatırlamazsın! sonuçta umurunda olan tek şey para değil mi?
Kılıcı kralın göğsüne sapladı ve sakince konuştu.
-Emily...o kızın adı Emily Gomezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAELAND'IN GÖLGELERİNDE
AksiO her şeyini kaybetmişti. Annesini, babasını, arkadaşlarını, yaşama sevincini, insanlara olan güvenini, umudunu. Onu ayakta tutan tek bir şey vardı. Hala ilk günkü gibi canını yakan, onu geceleri göz yaşlarına boğan olay. Bir gece ansızın öldürülen...