(Emily)
-Yani artık benim eğitmenim sensin.
Dolaptan kıyafet çıkartırken yatağımda oturan Sam'e cevap verdim.
-Evet, kaldırabilecek misin?
-Umarım.
-Güzel, git ve hazırlan.
-Ne için?
-Dylanı dinlemedin mi? Hep beraber ava gidecekmişiz.
-Ah, doğru.
Sam ayağa kalkıp kapıya giderken söyledim.
-İki geyik.
-Anlamadım.
-En az iki geyik avlayacaksın.
-İki geyik biraz zor-
-Daha başlamadan pes mi ediyorsun?
Kısa bir nefes aldı.
-Hayır, yapacağım.
-Güzel. Avda buluşuruz.
-Peki.
Sam odadan çıktığında üzerime siyah bir tulum giydim. Av eşyalarımı alıp kilisenin avlusuna ilerledim. Herkes ne avlayacağını konuşuyordu.
-Emily.
Yan tarafa döndüğümde Dylan yanıma geldi ve gülümsedi.
-Ava hazır mısın?
-Evet.
Etrafa bakındım.
-Şu iksi...
Bakışlarımla en uzaktaki iki adamı işaret ettim.
-Evet?
-Yeniler mi?
-Hm hm...Burada nerdeyse kırk kişiyiz. Onları olduca hızlı fark ettin.
-Belki...
Av başladığında iç çektim.
-Bir sorun mu var?
-Hm?
Dylana döndüm.
-Hayır, iyiyim. Sadece bir rüya gördüm.
Avlanacağım yönü seçtim ve ilerlemeye başladım. Dylan bir adım arkamdan geliyordu.
-Bir rüya? Ne hakkındaydı?
Ormanın iyice derin kısımlarına geldiğimde yayımı hazırladım.
-Bu neden seni ilgilendirsin ki?
Dylan da kendi okunu hazırladı.
-Uzunca bir süre beraber çalışacağız. Aramızın soğuk olmaması için ufak bir sohbetin kimseye zararı olmamalı.
Bizden yaklaşık elli metre uzakta olan geyiğe nişan aldım. Dylan nişan aldığım yere baktı.
-Onu burada vuramazsın, çok fazla ağaç var.
Çektiğim oku bıraktığımda geyik acı ile inledi ve yere düştü.
-Sohbet edecek başka birini bul.
Avladığım geyiğin yanına doğru giderken Dylan arkamdan sordu.
-Ailen hakkında değil mi?
Kaşlarımı çattım ve arkamı döndüm. Aramızdaki bir metreyi iki hızlı adımla kapattım ve boynuna bıçağı dayadım.
-Haddini bil.
Teslim olur gibi ellerini kaldırdı ve güldü.
-Affedersin.
Alaycı tavrı ile iyice sinirlendim. Bıçağımı çektim ve arkamı dönüp ilerledim. Peşimden geliyordu. Geyiğin üstündeki okumu aldım.
-Yardım edeyim.
Geyiğin ön ve arka ayaklarından tutup boynuma attım.
-Ne için?
-...Boş ver.
Yaklaşık yarım saat sonra kilisenin avlusunda toplandık. Dylan herkesin onu görebileceği bir yere geçti.
-Emekleriniz için teşekkürler. Lütfen sırayla avladıklarınızı getirin ve birinciyi seçelim.
Yanımda duran Sam'e bakmadan söyledim.
-Birinciyi seçmek sadece gereksiz bir ego yarışına sebep olacak.
-Evet.
Herkes sırayla avlarını bırakırken grubumuzun en iri yarı adamı ortaya bir geyik bıraktı ve iğrenç bir gurur ile gülüp yerine döndü.
-Sam Loyers, sıra sende.
Sam bir geyik ve bir domuz ile öne çıktı. Dylan hafif bir ıslık çaldı.
-Sanırım birinciliği kaptırdı.
Diğer adam homurdandı ama bir şey demedi.
-Ve son olarak Emily Gomez.
Elimdeki iki tavşan ile ortaya gittiğimde gülüşmeler başladı. Arkalardan geldiğini fark ettiğim bir ses bağırdı.
-Bir kadından da bu beklenirdi.
Gülüşmeler artarken grubumuzdan iki adam ellerinde oldukça büyük bir çuvalla yanıma geldi.
-Nereye bırakalım?
-Buraya koyabilirsiniz, teşekkürler.
Çuval gürültü ile yere düşüp açıldığında tüm sesler kesildi. Dylan yüksek bir ses ile duyurdu.
-Yedi geyik, beş domuz ve iki tavşan ile bu ayın birincisi Emily Gomez!
Yerime geçerken benimle dalga geçen adamın omzunu sıvazlayıp güldüm.
-Bir kadından da bu beklenirdi değil mi?
Sam'in yanına gittiğimde gülümsedi. Tanrım, nasıl bu kadar enerjik olabiliyordu.
-Tebrik eder-
Kafasının arkasına vurdum.
-Bu ne içindi?!
-İki geyik dedim. Bir geyik bir de domuz değil.
-Özür dilerim.
-...Sorun yok. Bir dahakine eminim başarırsın.
Saçlarını karıştırdım.
-Yarından itibaren antrenman başlıyor. Ona göre kendini hazırla.
-Anladım.
Dylan ellerini iki kez çırptı ve güldü.
-Hadi bu bereketli günü bir ziyafet ile kutlayalım!
Herkes mutluluk ile haykırdığında hafifçe güldüm.
-Galiba burada eğleneceğim.
![](https://img.wattpad.com/cover/334173154-288-k648583.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAELAND'IN GÖLGELERİNDE
AcciónO her şeyini kaybetmişti. Annesini, babasını, arkadaşlarını, yaşama sevincini, insanlara olan güvenini, umudunu. Onu ayakta tutan tek bir şey vardı. Hala ilk günkü gibi canını yakan, onu geceleri göz yaşlarına boğan olay. Bir gece ansızın öldürülen...