İyi okumalar:) xxx
..............................................
İki grupta belirlenilen lokantaya gittik. Hinata çok konuşkandı ama Kageyama da bir o kadar sessizdi.
Herkes karışık oturmuştu. Karnım buraya gelene kadar guruldayıp durmuştu.
Tsukishima: Canavar mı besliyorsun yanında?
Yine alaycı bir gülümseme. Bu herif niye böyleydi ya?
-Ya sen her şeye maydanoz gibi burnunu mu sokacaksın?
Daichi-san'a döndüm.
-Daichi-san bu çocuk sizin takımda ne yapıyor ya? Uğraşılmaz bunla.
Daichi: Genellikle Suga hallediyor.
Suga-san sırıtarak bana baktı. Eee yani grubun mommysi.
Hinata:Di mi di mi Y/N?
Gülümsedim. Karnım guruldadı.
-Ne zaman yemek gelicek ya?
Kageyama önündeki atıştırmalık paketini bana uzattı.
Kageyama: Bundan yiyebilirsin.
-Teşekkür ederim.
Paketten bir bisküvi aldım. Tadı biraz yavan gibi olsa da güzeldi.
Yemeklerimiz on-on beş dakika geçmeden gelmişti. Herkes yemeklerine gömülmüştü.
. . .
Yemekler bitip herkes ayrılmıştı. Ama şuan ben Kageyama ile yürüyordum. Nedeen?!
Kageyama: Bugün için özür dilerim.
-Önemli değil. Yıkarım olur biter.
Kageyama: Anladım.
Birlikte yürümeye devam ettik. Hava kararmış ve hafiften serinlemişti. Yıldızlar hafiften belirginleşiyordu.
Evimin önüne gelmiştim.
-Ben burada ayrılıyorum. İyi akşamlar.
Kageyama: Sana da.
Diyerek evimin bahçesine girdim o da yanımızdaki evin bahçesine girdi. Ben daha önce bu çocuğu neden görmemiştim ki? Salak ben. Çevrendekilere dikkat etmen gerektiğimi Ren bana her zaman hatırlatıyordu. Sanırım yine rezil olmuştum.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde doğrudan odama gidip eşyalarımı bıraktım. Duşumu alıp üstüme rahat bir şeyler giydim. Çalışma masamın kenarında Duran gitarımı alıp tellerini ayarladıktan sonra notaları çıkartıp çalmaya başladım. En iyi rahatlama ve kafa dağıtma yöntemiydi benim için.
...
Annemler daha gelmemişti ve canım sıkılmıştı. Voleybol topumu alıp bahçeye çıktım. Yanımda kimse olmadığı için duvar ile alıştırma yaptım ilk başta. Ardından etrafıma bir kaç hedef koydum ve onlara atmaya çalıştım ama çok sinir bozucuydu.
?:Bende katılabilir miyim?
Tam sinirimi çıkarmak için yere koyduğum şişeyi tekmeleyecekken arkadan gelen sesle bir an irkildim. Arkamı döndüm.
Kageyama?
-Ah... merhaba. Tabii olur.
Gülümsedim ve yanıma gelmesini bekledim.
Kageyama: Ne yapmaya çalışıyorsun?
-Belli değil mi? Hedefleri vurmaya çalışıyorum.
Kageyama: Her gün bunu deniyorsun ama her seferinde de çıldırıyorsun.
-çok sinir bozucu- Bir dakika sen beni mi izliyorsun?!
Kageyama: Odamın camı bu kısma bakıyor. Hem ben komşularımı tanıyorum. Senin beni tanımaman çok kaba değil mi?
-Konu ne ara buraya geldi. Hem bence kaba değil.
Kageyama:...
-Sana neden Kral deniyo?
Kageyama: Konuşmak istediğim bir konu değil. Antrenmanına geri dön.
- Hani bana katılacaktın?
Kageyama: Sütüm daha bitmedi.
Elindeki sütü daha yeni fark etmiştim. Omuz silktim ve antrenmanıma geri döndüm.
''Y/N''
Bahçe kapısından annemlerin sesi geliyordu.
-Arka taraftayım!
Annem: Tamam canım.
Şişelerin çoğunu devirdim. Ama sinirlerimde çok bozulmuştu. AVM'lerdeki makinalarla oynarsında bir türlü oyuncağı kapamazsın ya onun gibi bir şeydi bu. Tabii sorun bendeydi o ayrı konu.
Kageyama: Sakin vur şu topa.
Dediğini yaptım.
-Böyle mi?
Kageyama: Bence böyle daha iyi.
-Gerçi senin toplarında çok sert. Yani bunu bana söylemen biraz komik kaçıyor. Suga-san'ın pasları çok daha yumuşak. Gerçi bana o nasıl atmam gerektiğini söylemişti ama ben kendi bildiğimi okudum. Ahahaha
Kageyama: Sormadığım soruları da cevapladın.
-Şey evet. Ben böyleyim. Canım sıkılınca kendi kendime konuşurum. Çok takılma.
Kageyama: Delisin yani.
-Bir kaç tahtam eksik olabilir ama deli değilim. En azından şimdilik.
Bir yandan konuşup bir yandan da topu atmaya devam ediyordum.
Kageyama: Yavaş at yavaş. Hedefin bir insanmış gibi düşün. Ona göre at.
-Öyle yapıyorum zaten! Top inat ediyor!
Kageyama: Boke...
. . .